"Tecelli" için 101 adet haber bulundu

İbrahimî Dinânî: Feyz-i Kâşânî Söyleşileri (21): Ramazan Bayramına Niçin Fıtır Bayramı Denmiştir?

İbrahimî Dinânî: Feyz-i Kâşânî Söyleşileri (21): Ramazan Bayramına Niçin Fıtır Bayramı Denmiştir?

İnsanın fıtratı demek olan “akl”ın bir kapasitesi vardır. Aklın aslı ve özü, melekût âlemindedir. Melekût âlemdeki ilâhî akıl, hiçbir zaman hiçbir şeyle kirlenmez. Keza melekler âlemi de bu şekildedir. O akıl bu zaman, mekân ve tabiat âlemine indiğinde zamanın, mekânın, şehvetlerin ve heveslerin hüküm sürdüğü bir âlemi tecrübe etmiş ve doğal olarak bunlarla karışmış olur.

İbrahimî Dinânî: Feyz-i Kâşânî Söyleşileri (10): Hâlık ile Mahlûk Arasındaki İlişki; Âlemi Hakk’ın Aynasında Görüyoruz

İbrahimî Dinânî: Feyz-i Kâşânî Söyleşileri (10): Hâlık ile Mahlûk Arasındaki İlişki; Âlemi Hakk’ın Aynasında Görüyoruz

Allah’ı kavramlarla değil, zâtımız ve fıtratımızla bulduğumuzdan, âlemi de O’nun nurunun ışığında görmeye başlarız. Eğer Hakk’ın nuru olmasaydı, âlemi göremezdik. “Allah göklerin ve yerin nurudur.”

İbrahimî Dinânî: Feyz-i Kâşânî Söyleşileri (4): Hakk Kendisiyle Var Olan Varlığın Kendisidir

İbrahimî Dinânî: Feyz-i Kâşânî Söyleşileri (4): Hakk Kendisiyle Var Olan Varlığın Kendisidir

Burada gözleriniz “görme” görevini yerine getirmiştir, evet. Fakat o, gördüğünün sandalye olduğunu bilmemektedir. Gözün ardında, onun sandalye olduğuna hükmettiren bir şey var. İşte o, akıldır. Akıl, tüm duyuların ötesindedir. Eğer gözlerin ardındaki akıl olmasaydı, göz sadece görmüş olacaktı. Göz sadece görür, anlamları (me‘ânî) idrak etmez.

İbrahimî Dinânî: Feyz-i Kâşânî Söyleşileri (3): Allah'ın Zât'ının tasavvuru niçin mümkün değildir?

İbrahimî Dinânî: Feyz-i Kâşânî Söyleşileri (3): Allah'ın Zât'ının tasavvuru niçin mümkün değildir?

Esasında “Allahu Ekber” derken de O’nun neyden daha büyük olduğunu söylemiş oluyoruz? Dağlardan mı, yoksa galaksilerden mi daha büyük? Hayır, bunların hiçbiri kastedilmiyor. O, sizin tasavvurunuza gelen şeylerden daha büyük ve yücedir... Aksi takdirde, O’nun dağdan daha büyük olduğunu söylemek gülünç olurdu doğrusu. Bu ifadelerde hep tenzih vardır.

İbrahimî Dinânî: Feyz-i Kâşânî Söyleşileri (2): Vechullah ne demektir? / Velâyet, Risalet'in bâtınıdır

İbrahimî Dinânî: Feyz-i Kâşânî Söyleşileri (2): Vechullah ne demektir? / Velâyet, Risalet'in bâtınıdır

Peki, Allah’ın bir yüzü var mıdır? O’nun veçhi, âleme olan teveccühü/yönelişidir. Eğer, Hakk’ın, örneğin denize bir teveccühü (yönelim) olmasaydı, deniz, deniz olabilir miydi? Dolayısıyla tüm âlem, O’nun teveccühü olmaksızın, bir hiçtir. Eğer Hakk’ın inâyeti bir ân dahi âlemden yüz çevirecek olsa, bu âlem, âlem olamaz ve yokluğun karanlığında mahvolur. Hakk’ın inâyeti, O’nun veçhidir. Vech de teveccühten gelir. Bir şeye teveccüh etmek (yönelmek), kişinin yüzünü belli bir yere dönmesi demektir.

İbrahimî Dinânî: Feyz-i Kâşânî Söyleşileri (1): Feyz-i Kâşânî'yi tanıyalım

İbrahimî Dinânî: Feyz-i Kâşânî Söyleşileri (1): Feyz-i Kâşânî'yi tanıyalım

Ben de Gazzâlî'nin Şiî olduğuna inananlardanım, elbette ki ömrünün sonlarına doğru. Kendisi hakkında otuz yıl önce kaleme almış olduğum Gazzâlî’nin Bakışında Mantık ve Marifet adlı kitabımda birtakım delillere dayanarak onun Şiî olduğunu ispatlamıştım. Bunun en büyük delillerinden biri, kendisinin kaleme almış olduğu Sırru’l-Âlemeyn adlı kitabıdır. Zira Feyz-i Kâşânî de aynı kitaba dayanarak onun Şiî olduğunu söylüyor.

İbrahimî Dinânî: Nasîrüddîn Tûsî Söyleşileri (6): Tûsî’nin Düşüncesinde “Haz” ve “Acı”nın Tanımı

İbrahimî Dinânî: Nasîrüddîn Tûsî Söyleşileri (6): Tûsî’nin Düşüncesinde “Haz” ve “Acı”nın Tanımı

"Tüm algısal güçler (kuvve), beş duyu organı ve hatta bâtınî duyu organları – kısacası insandaki her şey – mutlak anlamda nefsin şuûnundan olup, onun kuvvelerindendir. Nefs-i nâtıka da huzûrun kendisidir. Biraz önce bahsettiğim epistemolojik problemin düğümü tam da burada çözülmektedir."