Ancak bahsi geçen raporlar, Hizbullah’ın, İran ve Suriye’den elde edilen hava savunma sistemlerine sahip olduğunu ve Suriye’de mağlup edilen teröristlerin silah depolarından çok sayıda Stinger füze sistemi elde ettiği bilgisini de paylaşıyor.
Uluslararası İslami Kültür ve İletişim Kurumu Başkan Yardımcısı Abbas Hameyar, Havza haber ajansına İslam dünyasında yaşanan son gelişmeleri değerlendirdi. Daha önce Kuveyt, Katar ve Lübnan’ın Baalbek kentindeki İran konsolosluğunda kültür müsteşarı olarak da görev yapan Dr. Hameyar, 100 yıl önceki Sykes-Picot anlaşmasından sonra emperyalistlerin İslam ülkelerini bölmeyi yeniden gündemlerine aldığ
Ürdün'ü zor günler bekliyor… Ürdünlü liderlerin, Amerika ve İngiltere'nin planlarını kabul etme veya reddetme lüksüne sahip olduğunu düşünmüyorum. Bu gerginlik, Ürdün'ün istikrarı için Suriye'den gelen büyük bir tehdittir. Ayrıca, Suriye'nin de 28 yıl önceki Suriye olmadığını kabul etmek gerekiyor.
Hizbullah’ın Lübnan’dan İsrail’e fırlattığı füzeler de, Hamas’ın Gazze Şeridi’nden fırlattığı füzeler de, ipleri tutan güç olan İran’dan geliyor. Açık olayım: İsrail’in baş düşmanı İran’dır. İran’ın dini lideri Ali Hameney, birkaç ay önce İsrail’in nasıl yok edileceğini anlattığı bir kitap bile yazdı: “İsrail füze fırlatılacak alanlarla kuşatılmalıdır”.
Fakat emperyalizmin araçları olarak İslamcılara veya devlete işaret eden Mısırlılar ve Suriyeliler yanılıyor: İmparatorluk oportünisttir. Her ikisinden de fayda sağlamanın yollarını bilir.
Neden bölgesel-konfederal bir proje önermeye çalışmıyoruz? Dolayısıyla alternatif proje var aslında. Bunu küçük kapılarda önermek yerine yüksek sesle dillendirmek gerek. Silahlı çatışmalardan endişe duymuyorum. Bu anlamda bütün bölgede elimizi değil, parmağımızı koyduğumuz her yerde zafer kazandık.
Röportajın aşağıdaki kısmı, özel olarak “İslam Devleti”nin ortaya çıkışını ve bölge için oluşturduğu tehdide odaklanıyor.