1990'larda Fransız ve Cezayir gizli servisleri tarafından Cezayir'de Silahlı İslami Grup'un (Groupe Islamique Armé / GIA) yaratılışına şahitlik ettik. GIA, IŞİD Suriye'de ne yaptıysa Cezayir'de kesinlikle onu yaptı. Geniş çaplı katliamlar, tecavüzler ve benzeri şeyler İslam adına işlendi. IŞİD'in Ebu Bekir el-Bağdadisi gibi Şerif Gousmi, namı diğer Ebu Abdullah Ahmed adında sahte bir halifeleri vardı.
Mühendis, Saddam Hüseyin’in Kürtlere karşı düzenlediği Halepçe ve Enfal operasyonlarında şahsen yaralanmış. “1991’den sonra Kürdistan’ın kurtarıldığını görmekten” memnun olmuş ve “Kürdistan’da onları savunurken düşen şehitlerimiz var” diye vurguluyor; kendini de, liderleriyle iyi ilişkileri koruyan bir Kürt dostu olarak görüyor. Irak Ordusu ve HSB’lerin yanında İranlı danışmanlar aynı zamanda, “Daeş’in Erbil’i ele geçirmesini de engelledi.”
Washington'un Lübnan Hizbullahı komutanı Ali Musa Dakduk’u Amerika'ya götürmek yönündeki arzusunu dile getirdiğinde Hizbullah ABD yönetimine -Irak liderleri aracılığıyla- bir mesaj göndermiş; Dakduk’u Irak dışına çıkarmanın, başta Irak olmak üzere Ortadoğu’daki her ABD’li asker ve subayın rehine olarak alınabileceği anlamına geldiğini belirtmişti.
Hasan Sivri, Lübnanlı gazeteci ve Körfez uzmanı Ali Murad ile Suudi Arabistan’daki 15 Eylül Hareketini, Suud-Katar krizini ve Yemen'i konuştu.
“Ordu kuzey hududunda pazılarını şişirip askeri bir hamleyle Hizbullah’ın yenilgiye uğratılacağından söz ederken, retorik ile uygulama kabiliyeti arasındaki farkı biraz dengelemek için dönüp 2006 yılına (ÇN: İsrail’in 2006 yılında Lübnan’a saldırıda uğradığı yenilgi kastediliyor) bakmayı tavsiye ediyoruz.”
Direniş Ekseninin Irak’ta, Suriye’de ve hatta Lübnan’da teröre karşı savaşta kaydettiği ilerlemeden yola çıkarak yakın gelecekte meydana gelecek tek bir şeyi okumak mümkün: O da, Direniş Ekseni döneminin başlangıcı ve pratikte de "Ümmetin ortak çıkarlarını gerçekleştirme potansiyeline dayalı yeni bir Ortadoğu'nun doğuşudur."
Suudi Arabistan ile Katar arasında eskiye dayalı bir sınır ihtilafı var. Hatta Suudi Arabistan birkaç defa Katar’a saldırdı ve Katar’a ait toprak parçasını ele geçirdi. Katar’daki Al-i Sani ailesi, soyunun Vehhabiliğin kurucusu Şeyh Muhammed Abdulvehhab’a dayandığını söylüyor. Suudiler ise bunu reddediyor.