Sözün özü, “bir şey hiç yoktan iyidir” diye bu kadar az şeyi kabul etmeye hazır olmamız, düşmanı bizden daha fazla taviz koparmaya teşvik ediyor. Bu Siyonist dünyada bırakın aptal bir zayıfı, sadece zayıfın bile gözünün yaşına bakılmaz. Zafer kazanmak isteyen uluslar önce yenilgici liderlerinden kurtulmalıdır.
Bu, İbn Sînâ’nın sözüdür. Yani İmam Ali’nin diğer sahâbîlere, hatta diğer insanlara nispeti, makulün mahsusa nispeti gibidir. Makulün mahsusa ne nisbeti vardır? Mahsus göz önünde olan, zâhir olan şeydir. Gözle görülen, kulakla işitilen veya diğer duyu organlarıyla algılanandır. Fakat makul, mahsusa göre çok üstündür. Makul, akılla anlaşılabilecek bir şeydir.
Akıl kendini tanıdığı için diğer şeyleri de tanıyabiliyor. Akıl kendinin bilincinde olduğu için diğer şeylerin de bilincine varabiliyor. İzin verirseniz günümüzde hepimizin elinde olan bir şeyle örnek vereyim. Bilgisayar birçok şey bilir ancak bilgisayar kendisini tanımıyor. Bilgisayar kendisini tanımadığı için dünyayı da tanımıyor, siz bilgisayarla dünyayı tanıyorsunuz.
"Ben de sizin gibi onların da bazı darbeler aldıklarını duyuyorum! İşte gemileri hedef alınıyor ve havaya uçuyor! Bazen yangın çıktığını duyuyoruz. Bazen bir fabrikanın bir yerde patladığını, başka yerlerde başka şeyler olduğunu duyuyoruz filan. Eh bizim de Allah’ımız var sonuçta!"
Akıl sağlığınızı koruyun! Bu gemiye yapılacak herhangi bir saldırı, İsrail'i sona erdirecek savaşın başlangıcı olacaktır. Bu [saldırı] bir (İsrail) gaz platformuna (veya benzeri bir şeye) misillemeyle sonuçlanacak bir şey değil. Bunun başlangıcı olacağı şey…
Bu âyet-i kerimenin ışığında şunu söyleyebiliriz: Toplumu yönetme hakkı olanlar; peygamber, ondan sonra vasi (Rabbanî) ve ondan sonra da yeterli donanıma sahip adil bir fakihtir (ahbâr).
Hizbullah: The Philosophy of Power (2018) kitabının yazarı ve önde gelen Lübnanlı siyasi analist Nasır Kandil, haftalık çevrimiçi programının bir bölümünde, Hizbullah'ın lideri Seyyid Hasan Nasrallah'ın yakın zamanda yaptığı uzun bir röportajı ele aldı.