Hamas'ın Lübnan temsilcisi Ahmed Abdülhadi şu önemli bilgiyi vermişti: "Tünel fikri iki kişiden geldi. Birincisi şehit komutan İmad Muğniye, ikincisi ise Hacı Kasım Süleymani. General Süleymani Gazze'ye birden fazla kez gitti ve en başından beri Gazze'nin savunma stratejisinin geliştirilmesinde yer aldı."
Eğer bu perdeler kaldırılırsa o zaman hakikatler sizde zâhir olur. Yani “meâd” (son-dönüş yeri) aslında “mebde”ye (başlangıç) dönüşten başka bir şey değildir. ‘‘Son ne olacak’’ diye soruyorlar. Azizim son, başa dönmekten başka bir şey değildir. “İnna lillah ve inna ileyhi râciun.” (Allah’tanız ve yine O’na dönüyoruz.) Kıyamet, başlangıca dönüştür. Nereden geldiysen oraya geri döneceksin.
Daha sonra İmam Humeyni’yi ziyarete gittiler. İmam, bu adımı tebrik ederek Şehid Musavi’nin liderliğindeki heyete “Ben zaferi sizin alınlarınızda görüyorum” dedi. Seyyid Abbas Musavi her yerde ve her türlü yolla düşmana karşı savaşın zorunluluğuna dair fıkhi bir fetva ile Lübnan’a döndü.
Hz. Emîrü’l-Müminîn (a.s) Allah’ın kâmil bir velisidir, bir insan-ı kâmildir. O, tüm peygamberlerle sırlarında ve Hz. Hâtemü’l-Enbiyâ ile ise açıkta beraber olan bir kimsedir. Şu söz çok önemlidir: “Kuntu meal enbiyai sırren ve mea Muhammedin (s.a.a.) cehran.” (Ben (Hz. Ali) peygamberlerin sırrında idim, Muhammed (s.a.a.) ile açıkça zuhur ettim.)
Yani, her ne kadar Suriye’deki savaş yavaşlıyor olsa da, bu savaş her zaman daha büyük bölgesel savaşın (İslam topraklarının kalbinde bir Siyonist savaş) sadece bir cephesiydi. Bu savaş devam ediyor. Siyonist mevcudiyet tam manasıyla def edilene kadar ve ırkçı ideolojisi tarihin tozlu raflarındaki yerini alana kadar da bitmeyecek.
İdlib çatışmasını erteleme amaçlı ve Ankara’yı Moskova-Tahran-Şam çizgisine yaklaştırmayı ve Suriye’de daha yaygın bir savaşı engellemeyi hedefleyen Türkiye-Rusya anlaşması Şam hükümeti tarafından olumlu karşılandı ve İranlılarla pek çok istişarenin ardından gerçekleşti.
Elinizdeki makalede bu konuda varid olan hadislerden bazıları incelenecek ve Masum İmamların (a.s.) isimlerinin Kur’ân’da bulunmamasının hikmetleri açıklanmaya çalışılacaktır.