"İran İslam Devrimi, siyasi, ekonomik ve askeri egemenliğin yanı sıra kültürel egemenliği de hedefliyordu. Miraslarının ihtişamıyla uyanan ve Batı yörüngesinden kararlı bir şekilde çıkan İslam uluslarının hayaleti, İran modelinin yayılmasını önlemek için bir ‘çevreleme’ stratejisi başlatan yeni sömürgecileri dehşete düşürdü."
Şiiliğe yönelik mantık dışı Amerikan nefretinin temelinde, Şiiliğin özünde yer alan adaletsizliğe karşı direniş ruhu bulunuyor. Şiiliğin, Kerbela olayı ve İmam Hüseyin’in duruşunun izinde, ezileni korumayı ve savunmayı; ezenin karşısında durmayı esas alan tavrı, ABD ve Batılı egemen güçlerin tolere edebileceği bir şey değil.
İnsan kendini kavramla, tasvirle, tahayyülle hatta taakkul (akletme) yoluyla bilemez. İnsan felsefî ve matematikle ilgili kavramları, taakkul ile anlayabilir. Bazı şeyleri tahayyül, bazı şeyleri de duyularla anlayabiliriz. Ne duyusal ne muhayyel olan ve akletme ile de kavranamayan tek şey “ben”in kendisidir.
"Seyyid Ali Hamanei’yi hepimiz dinledik. Hamanei çok düzgün bir Arapçayla konuştu. Konuşmasında ne bir dilbilgisi eksiği ne de kelime hatası vardı. Arap liderlere bakın, hangisi Farsça konuşuyor? Hala bu adama Mecusi diyorlar! Mecusi olan Arapça mı konuşur? Mecusi Kur’an diliyle mi konuşur?"
1990'larda Fransız ve Cezayir gizli servisleri tarafından Cezayir'de Silahlı İslami Grup'un (Groupe Islamique Armé / GIA) yaratılışına şahitlik ettik. GIA, IŞİD Suriye'de ne yaptıysa Cezayir'de kesinlikle onu yaptı. Geniş çaplı katliamlar, tecavüzler ve benzeri şeyler İslam adına işlendi. IŞİD'in Ebu Bekir el-Bağdadisi gibi Şerif Gousmi, namı diğer Ebu Abdullah Ahmed adında sahte bir halifeleri vardı.
"Dolayısıyla Tahran bir gücü terör listesine eklediği zaman değişik bölgesel devletlerdeki müttefiklerine buna darbe indirme izni de veriyor demektir. Bu sonuçlar, Afganistan’daki Amerikan kuvvetlerinin ciddi güvenlik risklerine uğradıklarını gördüğümüz üzere şimdiden doğmaya başlamıştır.”
Washington’un politik sistemi askeri sert güce dayalıdır ve bu güç bugün Çin-Rus-İran saldırı kapasitesinin gerisine düşmüştür. Bu durum Avrasya ve partnerlerinin (Türkiye, Hindistan, Katar, Pakistan, Lübnan, Suriye, Libya, Mısır, Filipinler vs.) stratejik bağımsızlığının garantisidir. Renkli devrimlere gelince, buradaki üçkâğıtçılık gün ışığına çıkmıştır ve ülkeler bu türden saldırıları sonlandırırken onları kolayca tanımakta ve hızlıca harekete geçmektedirler, tıpkı 2014’te Hong Kong’da olduğu gibi.