Lübnanlı günlük gazete El-Akhbar, bir Hizbullah insansız hava aracının 26 Ekim'de İsrail işgal ordusu "Ölümcül Ok" manevrasını yürütürken ve alarm halinde olmasına rağmen, İşgal Altındaki Filistin hava sahasına girmeyi başardığını bildirdi.
Ancak bugün Suriye’de Baver-373 sisteminin yerleştirilmesiyle birlikte -Rus S-300 sistemine kıyasla daha gelişmiş olması ve Siyonistler ile Batılılar tarafından bilinmeyen yetenekleri dolayısıyla- Tel Aviv’in Suriye’de İran’ın varlığını engelleme çabalarının sonlandığı yorumu yapılabilir.
İsrail’in insansız uçağının düşürmek için kullanılan silahın modelinin teşhis edilememesi, İsrail rejimi hava kuvvetlerinin sahip olduğu gelişmiş askeri uçaklarla savaşması karşısında etkili ve caydırıcı bir unsur oldu. Bu uçakların Lübnan hava sahasında hedeflenmesi, ilgili taraflara Direniş güçlerinin hava savunma sistemlerine sahip olduğu ve uygun zamanda kullanacağı mesajını taşıyor.
Seyyid Seri, istihbarat gözlem operasyonu için Suudi Krallığı içerisindeki “şerefli ve özgür” kişilerin işbirliğine değindi. Bu, Şii azınlığın yoğun olduğu doğu bölgesindeki devrimci Şii hücrelerin de operasyona katıldığı anlamına mı geliyor?
Öncelikle, İran’ın askeri personelinin sayısı -aktif görevde ve yedekte olmak üzere- bir milyonun üzerinde olarak tahmin ediliyor. Eğer saldırılırsa, ABD ordusuyla sonuna kadar savaşacak, kadın ve erkek, politik inançlarının ne olduğu önemli olmaksızın 40 milyon daha ilave olacaktır.
Sahadaki bu bağlara değinen Hizbullah’a yakın kaynaklar, herhangi bir savaşın sadece Amerika ile İran arasında olmayacağı, ateşin otomatik olarak bölgeye yayılacağını vurguluyor. Bu nedenle Washington ve Tel Aviv, belki savaşı başlatabilir ancak sonrasında yaşanacakları asla kontrol altına alamayacak ve savaşı sonlandıramayacaktır.
Eğer Amerika’nın casus uçakları İran’ın nabzını ölçmek, bir askeri çatışmaya karşı hazırlık durumunu öğrenmek ya da gücünü test etmek için hava sahasını ihlal ettiyse, gerekenden fazlasıyla cevabını almıştır.