"İran İslam Devrimi, siyasi, ekonomik ve askeri egemenliğin yanı sıra kültürel egemenliği de hedefliyordu. Miraslarının ihtişamıyla uyanan ve Batı yörüngesinden kararlı bir şekilde çıkan İslam uluslarının hayaleti, İran modelinin yayılmasını önlemek için bir ‘çevreleme’ stratejisi başlatan yeni sömürgecileri dehşete düşürdü."
Nijerya’da 1994 yılından önce sayıları 5000’den az olan Şii nüfus, geçtiğimiz 15 yıl zarfında 7 milyonu aşmıştır. Geçmişte Şeyh Zekzeki'ye yakın olan Allame Şeyh Necah El-Tai gibi bazı kişiler ise, Nijeryalı Şiilerin sayısının 20 milyonu aştığını söylüyor.
Necef-Kerbela yürüyüşü diğer yürüyüşlere benzemiyor. Bazılarınca Cennete giden otoban olarak tanımlanıyor bu yol. Başkalarına göre de Kıyamet Günündeki nihai toplanmanın kostümlü provasına benziyor. Benzersiz bir tecrübe! Pek çoğu yalınayak olan tahmini 20-30 milyon ziyaretçi İmam Ali’nin şehri Necef’ten İmam Hüseyin’in şehri Kerbela’ya, 80 km boyunca yürüyor.
Kitlesel bir direniş ve fedakârlık ruhu ile aydınlanmış sömürülen halkların kaynaşma gücünün, eve dönmeye teşne askerlerden ve gözlerinde dolar işareti parlayan paralı savaşçılardan çok daha yüksek olduğu ispatlanmıştır.
Sekülarizm ve neo-liberalizm gibi Batılı “değerler”, geleneksel İslam toplumlarını zayıflatmak için pazarlanır. Bu tür fikirlerin yerleşiklik kazanması Müslüman ülkelere nüfuz etmeyi kolaylaştırır ve onları Batı’nın ekonomik ve siyasi sömürüsü için yumuşak hedefler haline getirir.
Bugün muhalefet, bölümlere ayrılmış durumda. Küresel kapitalizme karşı tutarlı bir kitle hareketine karşıt olarak, birbirinden ayrı “mesele yönelimli” protesto hareketleri (örneğin çevre, küreselleşme karşıtlığı, barış, kadın hakları, LGBT) teşvik ediliyor ve cömertçe finanse ediliyor.
Bütün bunların anlamı, Filistinlilerin bertaraf edilmesi ve İsraillilerin ödüllendirilmesi, önümüzdeki yıl içinde İran ile silahlı bir anlaşmazlık bekleyecek olmamız ve bunu takiben Rusya Gate sahnelenmeye devam ederken Moskova’ya karşı husumetin artmasıdır.