Al-Monitor için haber yapan Yemenli gazeteci Mareb al-Ward, Çin'in Yemen büyükelçilerinin Ensarullah'ın temsilcileriyle düzenli olarak görüştüğünü ve Çinli görevlilerin örgütten 1962 devrimcilerinin halefi olarak bahsettiğini belirtti.
"Suudi yöneticisi ise İran'a karşı farklı bir yol izledi. Maskat'ta, Umman hükümdarı Sultan Heysem Bin Tarık'tan, Suudi Arabistan'ın Yemen'de içine gömüldüğü bitmeyen iç savaşı da sona erdirecek bir anlaşma umuduyla, Riyad ve Tahran arasında arabuluculuk yapmasını istedi."
Ben “Ey müminlerin emiri! Benim kalabalık bir ailem var, daha fazla ver” dedim. Ömer "Şimdilik bu kadar yeter; benden sonra birisi hilâfete ulaşacak, akrabalığını gözetecek ve ihtiyacını giderecektir; bu sır aramızda kalsın” dedi. Said der ki: Ömer'in hilâfetinden sonra onun tayin etmiş olduğu şûrâyla Osman hilâfete ulaştı. Osman, hilâfetinin ilk gönlerinden itibaren benim rızamı kazandı ve isteğimi çok güzel bir şekilde yerine getirdi.
Raporlar, Suudi Arabistan'ın Yemen'deki savaşına 300 milyar doların üzerinde para harcadığını gösteriyor. Altı yıl sonra, sadece Marib'in bu yolu kapatmasıyla, sağlam bir yenilginin eşiğinde. Marib, yakında bu savaşı sona erdiren şartları ve belki de bildiğimiz şekliyle Suudi güç projeksiyonunun sonunu dikte edecek şehir olacak.
Üçüncü karine ise; insanlık tarihinde harikulâde ve eşsiz bir hakikat olup, bir soyda birbiri ardınca ve muhaliflerinin dahi, kendilerinin ilim, ahlâk ve ibadetteki azametlerini kabul ettiği on iki yüce şahsiyetin zuhur etmiş olmasıdır. Bugüne dek istinad edilmemiş bu üçüncü karinenin varlığı, ilk iki müjdenin şahsa münhasır gerçek misdakının ortaya çıkmasını sağlamaktadır
Neoconlar ABD'nin çıkarlarını İsrail'in çıkarlarıyla birleştirerek George Washington’un “yabancı karışıklıklardan” kaçınma tavsiyesini görmezden geliyorlar. Filistin'deki Siyonist sömürgeciliğe karşı direnişin yok edilmesinin ancak Tahran'ı yenerek başarılabileceğini anladıkları için ABD'nin İran ile savaşa girmesini istiyorlar.
Böylece bu iddia sahibinin ‘‘hicrî üçüncü asra kadar Şia’da On İki İmam nazariyesine ilişkin bir izin görülmediği’’ şeklindeki iddiasının yanlış olduğu vuzuha kavuşuyor. Çünkü yazar ya Ali b. Bâbeveyh el-Kummî’nin kitabının önsözü ile İbrâhim b. Nevbaht’ın kitapları hakkında hakikaten gafil davranıp bunları gözden kaçırmış ya da hakikate vâkıf olduğu halde kendisini gafil göstermiştir.