Bu ret, ilk bakışta, İsrailli “müttefikinin” Emirlik'teki mevkidaşına veya kendisini, bu sistemleri ve sırlarını koruma yeteneğine güvenmediği anlamına geliyor. Tel Aviv'in Abu Dabi'den sırlarını vermesini beklediği söylenemez; bu daha ziyade İsrail’in, kendi askeri sistemlerine el koyabilecek ve teknolojik sırlarını deşifre edebilecek bir üçüncü şahıs tarafından Emirlikler'in işgali olasılığını dışlamadığı anlamına geliyor.
Halep'in kuzey kısmındaki Beni Zeyd kasabası, Temmuz ayında, bizim Halep’e gelişimizden birkaç hafta önce Suriye Ordusu tarafından özgürleştirilmişti. Mahalle kurtarılmadan önce, Batı Halep’teki yerleşim alanlarına fırlatılan ölümcül “cehennem topu” füzeleri için bir fırlatma rampası işlevi görüyordu, bu yüzden de bu gelişme, Suriye halkı tarafından dev kutlamalarla karşılandı.
Batı Halep’teki hükümet kontrolündeki bölgelerde 1.5 milyonu aşkın sivil yaşıyor ve bunlara, 2012 yılında Doğu Halep’ten kaçmış olan 600 bin sivil de dahil. Halep Tıp Birliği’ne göre şehrin teröristlerin işgali altındaki doğu kısmında yaşayan 200 ila 220 bin kişiden yaklaşık 50 bininin veya daha fazlasının sözde “isyancı” grupların üyeleri ve onların aileleri olduğu tahmin ediliyor.
Elbette, videonun baştan sonra propagandacılar tarafından üretilmiş olması gayet mümkündür, ancak Suriye’de yaralanan ve ölen çocuk sayısı da pek az değildir. Dolayısıyla, bu görüntünün tamamen gerçek olup propagandacıların buna el koymuş olması ihtimali de gerçek ve inandırıcıdır...
Gerçekte, Mart 2011’de Deraa’da başlayan ayaklanmanın fitilini ateşleyen gençlerin duvar yazılamaları değildi ve çocuklarının serbest bırakılmasını isteyen şikayetçi aileler de yoktu. Bu, yetenekli CIA ajanlarının yazdığı Hollywood tarzı bir senaryoydu ve bu ajanlara bir görev verilmişti: rejim değişikliği amacıyla Suriye’yi yıkmak. Deraa yalnızca Perde 1, Sahne 1’di.
Geride kalan beş yıl içinde, Suriye Devlet Başkanı Esad ve Suriye Arap Ordusu aleyhtarı propaganda, senaryosu yazılmış (OTPOR tarafından teşvik edilmiş “devrimde”) “barışçıl protestoculara ateş açılıyor” retoriğinden, “iç savaş” ve “ılımlı isyancılar” gibi bir diğer aldatıcı kelime dağarcığına kadar değişiklik arz etti.
13 yaşındaki Filistinli Ahmed Manasre’nin Doğu Kudüs’teki bir mahallede kaldırımda kan kaybından ölümünü gösteren video, “şok edici”, “rahatsız edici” ve “izlemesi acı verici” olarak tanımlandı. Acı içinde can çekişen çocuğu izleyen İsraillilerin taş yürekli sözlü sataşmaları ve tacizleri, “kalpsiz” ve “zalimce” şeklinde betimlendi – ki gerçekten de öyle.