"16. yüzyılda Kur’an’ı neşretmek ve tercüme ederek onu ulaşılabilir kılmak, inançlı Hristiyanların kafasını karıştırmaya ya da yoldan çıkarmaya müsait tehlikeli bir girişimdi. En azından 1542’de Müslümanların kutsal kitabını Latince yayınlamak isteyen yerel bir matbaacıyı -kısa süreliğine de olsa- hapseden Basel’deki Protestan şehir konseyi üyelerine göre öyleydi."
Bu gerçekler, Kiev’deki darbenin nasıl örgütlenip hayata geçirildiği konusuna yeni bir ışık tuttu. ABD ve NATO’nun yönlendirmesi altında CIA ve diğer gizli servisler yıllardır neo-Nazi aktivistleri istihdam etti, finanse etti, eğitti ve silahlandırdı; bu kişiler hükümet binalarına saldırdı ve daha sonra “Ulusal Muhafız” haline getirildi.
Uluslararası yatırım fonu haydutu George Soros’un demokrasi manipülasyonu çabalarının, CIA taktisyeni Gene Sharp’ın bütün dünyada bir “Yeni Amerikan Yüzyılı” empoze etme şeklindeki neo-muhafazakâr amacın çekirdek stratejisini oluşturan yapay sokak devrimi taktikleriyle birleşmesinden bu yana Ukrayna, Amerika’nın müdahaleci dış politikasının ödülü işlevi gördü. Neo-con’lar hâlâ ayaktalar ve John Kerry’nin Dışişleri Bakanlığı’nın içinde bile aktifler.
İran halkının bağımsızlığına ve özgürlüğüne olan bağlılığı, liderliğinin kararlılığı ve yeteneği sayesinde İran, otuz yıldan uzun zamandır kendisine dayatılan emperyalist ablukanın üstesinden gelmeyi başardı. Hepsi bu da değil. Tahran, büyük güçler kulübüne girmesini sağlayacak şekilde, devasa ekonomik, teknik, bilimsel ve askeri kapasiteler elde etmeyi ve biriktirmeyi başardı.
"Haziran 2012’de gerçekleştirilen Cenevre Konferansı’nın Suriye’de barış için temelleri atmasına karşın, savaş bir buçuk yıl boyunca devam etti. 100 bin ölümün ardından, çatışmayı planlayan ve ateşleyen yabancı güçler, sonunda yenilgiyi kabul ettiler."
On yıldır Suriye’yi bilen ve iki yıl Şam’da yaşayan biri olarak, ülkenin nasıl değiştiğini anlayabiliyorum. On yıl önce herkes, herşeylerine ve herşeylerine burunlarını sokan muhaberat ile yaşadıkları sorunlardan kısık sesle bahsederdi. Bugün, çok sayıda yozlaşmış yetkili yurtdışına kaçtı ve muhaberat, yalnızca cihadçıların şikayet etmesi gereken esas misyonuna, yani yurtiçi savunma misyonuna geri döndü.
Thierry Meyssan'dan önemli bir analiz: "Bu nedenle Wall Street Journal’daki makale Erdoğan ve Fidan’a yapılan bir uyarı olarak okunmalıdır. Suriye’yi zamanında fethedemedikleri için, artık vazgeçmeleri -bunun iç politikadaki yansımaları ne olursa olsun- isteniyor kendilerinden."