İnsanımız artık şunu bir anlasın: Kalp, aklın özüdür. Âkil olmayan bir kalp, bizim hiçbir işimize yaramaz. Genel itibariyle de, akıl olmaksızın diğer şeyler ne gibi bir anlam ifade edebilir ki? Bu gibi yanlış kabuller asırlar boyunca toplumumuzda yer edindi. Bilgi ve bilinç olmaksızın, varlığın da bir anlamı yoktur. Feyz’in “O, dur durak bilmez” şeklindeki ifadesi, aklın hiçbir durağının olmadığı anlamına gelir.
Üçüncü karine ise; insanlık tarihinde harikulâde ve eşsiz bir hakikat olup, bir soyda birbiri ardınca ve muhaliflerinin dahi, kendilerinin ilim, ahlâk ve ibadetteki azametlerini kabul ettiği on iki yüce şahsiyetin zuhur etmiş olmasıdır. Bugüne dek istinad edilmemiş bu üçüncü karinenin varlığı, ilk iki müjdenin şahsa münhasır gerçek misdakının ortaya çıkmasını sağlamaktadır
İmam Mûsâ Kâzım’dan (a.s.) nakledilen bir hadis bu şiirdeki ifadeye uygundur. İmam Mûsâ Kâzım (a.s) her şeyin bir delili olduğunu ve aklın delilinin tefekkür, tefekkürün delilinin sükût, sükûtun delilinin de “Velâyet”leri olduğunu söylüyor. Yani siz bizim “emrimize” (Velâyetimize) sükût makamında ulaşabilirsiniz.
Mejharaljazeera, 23 Mayıs Pazar günü Dubai'deki Mandarin Oriental Jumeira otelinin önünde, 28 yaşında yiğit bir Mısırlı gençten aldığı 14 bıçak darbesiyle öldürülen İsrail Uzay Ajansı'nın 84 yaşındaki eski başkanı Avi Har Evin hadisesiyle ilgili belgeleri, Dubai polisi içindeki İslam mücahitlerinden elde etti.
Bu Müslümanlara şunu söylüyoruz. İslam Cumhuriyeti çökecek olursa (Allah korusun), Müslümanlar bir yüzyıl daha başlarını kaldıramazlar. Bu durum nerede olursa olsun herhangi bir Müslümanın faydasına olabilir mi?
İslam Devrimi Muhafızları Ordusu Kudüs Gücü Komutanı İsmail Kaani, General Kasım Süleymani’nin şehadet yıldönümü dolayısıyla bugün (1 Ocak 2021) düzenlenen törende yaptığı konuşmada “Emin olun ki Şehid Süleymani suikastı cinayetinin cevabını kendi eviniz içerisinde verecek birilerinin çıkması mümkün” uyarısında bulundu.
Bu diyalektik düşünce Mevlâna’da oldukça fazladır. Mevlâna’nın tüm eserleri, Mesnevi’nin tamamı ilahî diyalektik düşünceye dayalıdır. Hegel de bir yerde kendi diyalektik düşüncesini -ki felsefesi buna dayalıdır- Celâleddîn-i Rûmî’den aldığını itiraf etmiştir.