"İran, sadece nükleer bir tehdidin çok ötesinde, derin bir stratejik meydan okumadır. Onunla yüzleşme, Soğuk Savaş sırasında Batı'nın SSCB ile yüzleşmesine benziyor.”
Şam ve Tahran’ın bu kararı almak suretiyle Rusya’nın Suriye’deki Rus S-300 uçaksavar sistemlerinin İsrail karşısında kullanılmasına dönük vetosunu etkisiz kılmak istedikleri yorumu yapılıyor. Bu durum ayrıca İran’ın farklı cepheleri takviye ederek bölgede kapsamlı bir yüzleşmeye hazırlık yaptığı şeklinde de yorumlanıyor.
İran’ın geleneksel ibrik üretmekle sınırlı sanayisinden devasa bir üretim endüstrisine geçişi, 1979 yılı Şubat ayında doğan Devrim’in ilk adımlarından biriydi. Bu üretim, İran’ın dengeli ve öznel yeteneklerini artırdı ve insanlığa hizmet eden en önemli ülkeler arasına girmesini sağladı.
İran’ın 8 Ocak’ta gerçekleştirdiği Ayn el-Esed füze saldırısı, tıpkı Husilerin Suudi Aramco tesislerini vurduğunda olduğu gibi Amerikan Patriot savunma sisteminin balistik füzeler karşısındaki etkisizliğini gösterdi.
Bu nedenle Hizbullah büyük bir cesaret ve itminanla savaşmasına rağmen gelecekte ne olacak diye sormaya başlamıştı. İşte bu noktada durumu İslam Devrimi Önderliğine sordular ve Rehber’den “Endişelenmeyin, savaş sizin lehinize sonlanacak ve bu savaştan sonra büyük bir bölgesel oyuncuya dönüşeceksiniz” cevabını aldılar.
Siyonist rejime bağlı haber sitesi Walla’da yayınlanan bir rapora göre İsrailli askeri uzmanlar Hamas ve İslami Cihad’ın gelecek çatışmalarda günde 1000 füze ateşleyebileceği sonucuna vardılar. Başka analizlere göre Hizbullah önümüzdeki çatışmalarda İsrail’e günde 1200 füze fırlatabilecek. 12 yıl önce bu rakam günde 100 roketti.
Bunun cevabı Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah’ın 20 Kasım 2017’de yaptığı şu konuşmada gizli: “Kornet füzelerini Gazze’ye ulaştırmak şerefi bize aitti. Bununla gurur duyuyorum. Bizi bu nedenle kınamak isteyenler, kınanması gerekenler bu vazifeyi savsakladığınız için asıl sizlersiniz!”