Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin ve diğer İmamların bağlılarından olmakla iftihar etmekten önce Hz. Fâtıma’nın bağlısı olduğumuz için iftihar etmeliyiz! Zira onlar “Biz sizin üzerinizde hüccetiz. Hz. Fâtıma da bizim üzerimizde Allah’ın hüccetidir” demişlerdir.
Ortada garip bir durum var. İmam Ahmed’den, Sahihü’l-Buhari’den, Sünenü Ebi Davud’dan ve benzerlerinden hadis almakta sıkıntı yokken, Ehl-i Beyt kanalından hadis geldiğinde yüz çevirmemiz isteniyor. Bir şahıs Hz. Rasulullah (s.a.a.) ile altı ay birlikte yaşasa bile ondan hadis alabiliyoruz...
Eğer Ebu Davud henüz Muhammed bin Hasan el-Askeri (a.s.) doğmadan önce Mehdi'nin 12'inci İmam olduğunu yazabiliyorsa, Ebu Davud'un sözleri Mehdi (a.s) konusunu gözden geçirmemizi gerektirmiyor mu? Mehdi'nin (a.s.) 12'inci İmam oluşu hadisler ile sabitken ve Muhammed el-Askeri 12'inci İmam iken, hala çıkıp İmam Mehdi'nin var olmadığını savunmak taassup değil midir?
Tek kelimeyle cevaplandıracak olursak, Ümeyyeoğullarını korkutan şey bunları da korkutmaktadır. Bunlar, Hz. Ali ve Ehl-i Beyt-i Nübüvvet’e ait olan her hususu ortadan kaldırmaya çalışmışlardır. Aslında mesele sadece Ali (a.s.) ile de bağlantılı değildir. Bunların peygamberlikle ve peygamberlik mirasıyla sorunları vardır.
"İmam Zehebi'nin de dediği gibi, İbn Teymiyye eski zamanda yaşadı, onun zamanında Harran şehrinde cuma hutbelerinde Hz. Ali'ye lanet okunuyordu. Ancak biz şu an 21'inci yüzyılda yaşıyoruz. İbn Teymiyye'nin kusuru olabilir, ancak bizim elimizin altında yüzlerce uydu kanalı var."
Medya Şafak olarak, Nasr TV'de yayınlanmış olan "Selefiliğe 100 Soru" programlarının tam çevirisini sırayla sunuyoruz.
Medya Şafak olarak, Nasr TV'de yayınlanmış olan "Selefiliğe 100 Soru" programlarının tam çevirisini sırayla sunuyoruz.