Sünni hükümdarlar tarafından papağan gibi tekrarlanan bir eleştiriyi tekrar ederek, İran'ın "Filistin'de Arap Sünni hükümetlerinin egemenliğini baltalamak için iyi bir araç bulduğunu" ve "bu sayede Arap Sünni kitlelerin" desteğini kazandığını iddia ediyor. Bu değerlendirme, Devrim’den önce bile, İran'ın dini ve laik muhaliflerinin Filistin yanlısı olduğu ve halkın Şah'ın İsrail'e desteğine muhalefet ettiği gerçeğini göz ardı ediyor.
Rus milliyetçileri, Çinli komünistler, İslami devrimciler, Bolivarcılar, Baasçılar ve pek çok farklı güç daha, kendisini “dünya pazarı” olarak adlandıran yoksulluk imparatorluğunu geriletmek için yanyana geldi. Suriye’de bu güçler, tekfircilik tehdidini yenmek için silahlarını birleştirdi. Şimdi, küresel bir direniş ekseni doğuyor.
"Ensarullah insanlara, mezhepçi bölünmeleri ateşlemeyi hedefleyen yabancı komplolarına sürüklenmemelerini söyleyen bir açıklama yayınladı. Ben onların gerçekten de, kendi kaderini tayin ve egemen bir devlet olarak tanınma için müdadele eden milyonlarca Yemenliyi temsil ettiğini düşünüyorum."
Mahdi Darius Nazemroaya yazdı...
El-Ahmarlar, tıpkı Husiler gibi, geleneksel olarak Zeydi’dir. Meseleyi daha da karmaşıklaştıracak şekilde, El-Ahmar’lardan pek çok kişi, Islah Partisi’nin üyesidir. El-Ahmar aşiretinin manevi babası Şeyh Abdullah el-Ahmar, Islah Partisi’nin lideriydi. Islah Yemen’de yaygın olarak “Müslüman Kardeşler” partisi olarak biliniyor.
28 Eylül 2009 yılında ayandenews.com adlı İran web sitesi Yemen Husi hareketinin kurucusu Hüseyin Husi'nin öğrencilerinden İssam el İmad ile bir röportaj gerçekleştirmişti. Röportaj görece eski tarihli olmasına rağmen çokça merak edilen Husi hareketinin mahiyetine ışık tutma özelliğini koruyor.
Suud Hanedanı’nın en kötü kabusu gerçek oluyor. Yemen’deki Zeydi Husi isyanının baş döndürücü başarısı, İran’la bağlantıları olan bir Şii grubunu, Suudi Arabistan krallığının yumuşak karnına yerleştirdi ve Suudilerin Yemen’i istikrarlı hale getirip bir Suudi uydusu olarak tutmak için yıllardır yürüttüğü çabaları sildi.