Ancak bunların en ilginç olanı, ABD'de "358 füzesi " ve "İran’ın gökyüzünde bekleyen garip hava savunma sistemi" olarak adlandırılan son İran icadıydı. ABD ordusu "358 füzesini" ilk kez 2019'da ele geçirmiş olmasına rağmen, Batılı mühendisler hâlâ ne yapısını ne de tam olarak nerede kullanıldığını anlamış değiller.
Pek çok gözlemci, hâlihazırda bir veya daha fazla nükleer silaha sahip olduğuna ikna olmuş durumda. İbrahim Reisi cumhurbaşkanı olduğundan beri, İran'ın birkaç yıl içinde ortadan kaybolabilecek ve halefi yeniden masayı devirebilecek bir ABD başkanıyla anlaşma imzalama riskini almayacağı açıktı.
"İmam Hamanei'nin mükemmel hafızasına her zaman hayran olmuşumdur. O günlerin anılarını hatırlaması önemli. Onunla yaptığım görüşmelerde, Komutan Chavez'in Küba ve Komutan Fidel Castro ile ilgili kendisiyle paylaştığı bazı anılarını bana anlattı. Bir ara büyük bir kasırga doğrudan Küba'ya doğru geliyordu..."
Kesin olmayan öngörülerde bulunarak şüpheli spekülasyonlara dalmak gereksiz, ancak bu Haziran'ın gerçekten sıcak geçebileceği söylenebilir. Arap bölgesindeki son 75 yıl içerisinde birçok savaşın patlak vermesine tanık olan sayısız "Haziran"a benzer şekilde…
Sünni hükümdarlar tarafından papağan gibi tekrarlanan bir eleştiriyi tekrar ederek, İran'ın "Filistin'de Arap Sünni hükümetlerinin egemenliğini baltalamak için iyi bir araç bulduğunu" ve "bu sayede Arap Sünni kitlelerin" desteğini kazandığını iddia ediyor. Bu değerlendirme, Devrim’den önce bile, İran'ın dini ve laik muhaliflerinin Filistin yanlısı olduğu ve halkın Şah'ın İsrail'e desteğine muhalefet ettiği gerçeğini göz ardı ediyor.
Crocker, büyükelçiliğin ön duvarına doğru koşmadan önce sürücünün bir şeyler mırıldandığını fark etti, ardından yedi katlı binada büyük bir patlama meydana geldi. Crocker patlamadan kısa bir süre sonra ne olduğunu hatırlamıyordu. O sırada New York Times muhabiri olan Thomas Friedman, Crocker'ın karısıyla birlikte binadan sendeleyerek uzaklaştığını gördüğündeki durumunu şöyle anlatıyor: Crocker’un her yerinden kan damlıyordu!
Veda Haccı’nda Resûlullah (s.a.a.) ile birlikte yetmiş bin, yüz bin veya daha fazla sayıda sahâbî bulunmaktaydı. Bu yıl nübüvvetin son yılıydı. Sahâbe, temettu haccının durumunu Hz. Peygamber’den (s.a.a.) dinlemiş, sert ve uzun tartışmalardan sonra onunla amel etmişti. Bütün bunlara rağmen Halife Ömer onlara temettu umresini/haccını yapmayı yasaklayabilmiş, bu konuda emrine muhalefet edenleri cezalandırabilmiştir. İmam Ali (a.s.), Mikdâd, Ammâr gibi birkaç sahabî dışında bu durumun önünde durmaya kimse cüret edememiştir.