İslam Devrimi Batı’nın söylemsel hegemonyasını kırdı

İslam Devrimi Batı’nın söylemsel hegemonyasını kırdı

İslam Devrimi, "Batılılık" (Westernesse) olarak bilinen tüm söylemsel kompleksin hegemonyasının yıkılmasında çok önemli bir rol oynamıştır. İslam Cumhuriyeti'nin kuruluşunu tanımlamak için kullanılan "skandal" kategorisini anlamak için bu yıkımın farkında olmak önemlidir. Zira İslami devrimci siyasetin müdahalesiyle, "Platon'dan NATO'ya" olarak bilinen güya zorunlu tarihsel sekans kesintiye uğratılmış olmaktaydı.

Kuzeyli işgalciler: Önce Hizbullah roketlerinin patlama sesini sonra alarm sirenlerini duyuyoruz!

Kuzeyli işgalciler: Önce Hizbullah roketlerinin patlama sesini sonra alarm sirenlerini duyuyoruz!

Komite başkanı "Ön hatlardaki yerleşimciler hiç alarm sireni duymuyorlar; daha doğrusu önce patlamayı sonra alarm sirenlerini duyuyorlar" diyor ve ekliyor: "Hizbullah yaklaşık 8 kilometre uzaklıktaki Biranit kışlasını sürekli bombalıyor, bu nedenle üsse yapılan her saldırı bizi [kuzeydeki yerleşimcileri] çılgına çeviriyor."

Yeni Soğuk Savaş: Batı İttifakı Çin, Rusya ve İran karşısında

Yeni Soğuk Savaş: Batı İttifakı Çin, Rusya ve İran karşısında

İkinci Dünya Savaşı'nın bitiminden hemen sonra İsrail'in inşası tesadüfen gerçekleşmedi: Siyonist rejim, Batı'nın petrol üzerindeki, Fransa'nın Batı ve Kuzey Afrika'daki hâkimiyetini ve Hint Okyanusu ile geçiş yolları üzerindeki Anglo-Amerikan kontrolünü sağlamaya çalışmak için sahil şeridi işlevi görüyordu.

İbrahimî Dinânî: Feyz-i Kâşânî Söyleşileri (7): Cedel ve Münâzara Âdâbı, En Güzel Şekilde Mücadele Etmek (Cedel-i Ahsen)

İbrahimî Dinânî: Feyz-i Kâşânî Söyleşileri (7): Cedel ve Münâzara Âdâbı, En Güzel Şekilde Mücadele Etmek (Cedel-i Ahsen)

Örneğin göz, kulak münfail olurlar (etkilenirler). Ancak buradaki büyük dilemma şudur: İdrak, infial (etkilenme) değil, fiildir. Fiil olmadıkça, idrak de oluşmaz. İnfial esasında idrak değildir. İdrakin kendi zâtı, fiildir. Bu fiil de nefs-i natıkaya aittir. Nefs ile beden arasındaki fark, burada ortaya çıkmaktadır.

İbrahimî Dinânî: Feyz-i Kâşânî Söyleşileri (5): Feyz-i Kâşânî’de Ontoloji ve “Bilgi” Mekanizması

İbrahimî Dinânî: Feyz-i Kâşânî Söyleşileri (5): Feyz-i Kâşânî’de Ontoloji ve “Bilgi” Mekanizması

Yani gerçekte o, her şeyi ve her yeri o kadar kaplamıştır ki, bu onu görmenize bir engel teşkil eder. Peki, vücûdu görememem onun sadece gizlenmiş olmasından dolayı mıdır? Hayır. Burada da bazıları, onu gizli olduğu için göremediğimizi varsayar. Oysa durum bunun tam tersidir. O, bunca aşikâr olduğu için onu göremeyiz.

İbrahimî Dinânî: Feyz-i Kâşânî Söyleşileri (3): Allah'ın Zât'ının tasavvuru niçin mümkün değildir?

İbrahimî Dinânî: Feyz-i Kâşânî Söyleşileri (3): Allah'ın Zât'ının tasavvuru niçin mümkün değildir?

Esasında “Allahu Ekber” derken de O’nun neyden daha büyük olduğunu söylemiş oluyoruz? Dağlardan mı, yoksa galaksilerden mi daha büyük? Hayır, bunların hiçbiri kastedilmiyor. O, sizin tasavvurunuza gelen şeylerden daha büyük ve yücedir... Aksi takdirde, O’nun dağdan daha büyük olduğunu söylemek gülünç olurdu doğrusu. Bu ifadelerde hep tenzih vardır.