Immanuel Kant ve Georg Wilhelm Friedrich Hegel ile başlayıp Emmanuel Levinas ve Slavoj Zizek ile devam eden süreçte bizler, Oryantalistlerin deşifre etmekle görevlendirildiği tuhaflıklar, eşyalar ve bilgi nesneleriyiz sadece. Bu nedenle, on binlercemizin İsrail ya da ABD ve Avrupalı müttefikleri tarafından öldürülmesi, Avrupalı filozofların zihninde en ufak bir duraksamaya bile yol açmıyor.
Vardığımız genel sonuç, ABD'nin 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana dünyanın her yerine saçılmış savaş ve çatışmalarda 20 ila 30 milyon insanın ölümünden sorumlu olmasının oldukça muhtemel olduğudur. Yukarıda sorulan soru, “ABD 1945'ten bu yana başka ülkelerde kaç tane 11 Eylül’e sebep oldu?” idi. Yanıt, “muhtemelen 10 bin”dir.
Örgüt, çocuk parkları ve okullar, hastaneler ve klinikler, hatta süpermarketler inşa ediyor. Savaşçıları ve aile fertleri pek çok hizmetten büyük indirimlerle yararlanabiliyor. Hizbullah’ın kurduğu okullarda eğitim, kamu okullarından daha ucuzdur. Yoksullar burs alır. Elbette eğitim Arap diline, İslam’a ve Şii geleneklerine odaklanır. Fakat İngiliz dili ve fen bilimleri de öğretilir. Bu okullar, Ortadoğu standartlarına göre çok yüksek seviyede bir eğitim sunmaktadır.
ABD, (Ward Churchill’e göre) 241 yıllık katliam ve kargaşa yaratma tarihi boyunca dudak uçuklatan sayıda insanı öldürdü, sakat bıraktı, yerinden etti ve başka biçimlerde zarar verdi – buna 1945 yılından beri 37 ülkede öldürülen 20 milyondan fazla insan dahil.
Siyonist rejim başbakanı Benjamin Netanyahu, Pazartesi günü İsrail’in güvenlik teşkilatlarından birinin verilerine atıf yaparak “İsrail’in güvenlikle ilgili problemlerinin %80’den fazlasının sorumlusunun İran olduğunu” belirtti.
"Burada, ABD’de ve Batı Avrupa devletlerinde gelişmiş olan çelişkilerden dersler çıkarmalıyız. Sıkı bir anti-emperyalist ve ırkçılık karşıtı karaktere sahip olmayan her türlü sol hareket, nesnel olarak emperyalist sisteme yardım eden ulusal istisnacılığından kaynaklı olarak başarısızlığa mahkumdur."
Havza Haber Ajansı, uluslararası sahada faal olan Arjantinli din adamı Şeyh Abdülkerim Paz’la bir söyleşi yaptı. Aşağıda, bir Hıristiyan keşişin, Hz. Masume’nin (a.s.) türbesinin manevi atmosferinden nasıl etkilendiğini okuyacaksınız.