Belki 2017’de olduğu gibi sınırlı bir saldırı başlatacak (bu yazı dün gece gerçekleştirilen ABD’nin Şam saldırısından önce kaleme alındı; Medya Şafak). Ancak bu saldırıların ABD’nin Suriye’deki mutlak başarısızlığını değiştirmek için yapabileceği çok şey yok.
Ana akım medyada, insanlığın ortak tarihi mirasına karşı işlenen bunun gibi suçlar IŞİD barbarları tarafından yapılan bir takım akıldan izandan yoksun hareketler olarak tasvir ediliyor. Ancak, gerçekte bu Irak ve Suriye ulus devletlerini Balkanlaştırmak isteyen Amerikan planının bir parçası: Bu ülkelerin ulusal kimliklerinin temeline, onların tarihlerine saldırmak.
Cumhuriyetçi Senatör Rand Paul, 2014’de CNN’e verdiği röportajda kendi partisiyle zıt düşerek, “Biz [Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti], Suriye’de IŞİD ile müttefikiz,” dedi.
2008'de yazılmakla birlikte günümüzdeki hadiseleri anlamada hala çok faydalı olduğuna inandığımız önemli bir analiz daha...
Mahdi Darius Nazemroaya yazdı: Kaddafi’nin Afrika kıtasını Libya liderliği altında birleştirmeyi hedefleyen Pan-Afrikan tutkuları sebebiyle, Afrika’yı ele geçirme projesine paralel olarak Libya’nın nötralize edilmesi gerekiyordu. Libya ve onun kalkınması ve siyasi projeleri, Afrika kıtasının yeniden sömürgeleştirilmesinin önüne etkili bir bariyer örüyordu.
Filistin Yahudi Komisyonu’ndan Rabbi Fischmann’ın, 9 Temmuz 1947’de Birleşmiş Milletler Filistin Özel Komitesi’ne hitaben: “Vaddedilmiş topraklar Nil Nehri’nden Suriye ve Lübnan’ın bir kısmını da içine alarak yukarıya Fırat’a kadar uzanır.” dediğini yazar Michel Chossudovsky.
Pazar günü İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, farkında olmadan hakikati açığa çıkardı: Irak’taki trajedi (tıpkı Suriye, Libya, Sudan’daki benzer trajediler gibi) İsrail yapımıydı. Bu ülkelerin hepsi, İsrail’in Ortadoğu’yu Balkanlaştırmayı amaçlayan Oded Yinon planının parçası olarak istikrarsızlaştırıldı.