İkinci Dünya Savaşı'nın bitiminden hemen sonra İsrail'in inşası tesadüfen gerçekleşmedi: Siyonist rejim, Batı'nın petrol üzerindeki, Fransa'nın Batı ve Kuzey Afrika'daki hâkimiyetini ve Hint Okyanusu ile geçiş yolları üzerindeki Anglo-Amerikan kontrolünü sağlamaya çalışmak için sahil şeridi işlevi görüyordu.
Raporlar, Suudi Arabistan'ın Yemen'deki savaşına 300 milyar doların üzerinde para harcadığını gösteriyor. Altı yıl sonra, sadece Marib'in bu yolu kapatmasıyla, sağlam bir yenilginin eşiğinde. Marib, yakında bu savaşı sona erdiren şartları ve belki de bildiğimiz şekliyle Suudi güç projeksiyonunun sonunu dikte edecek şehir olacak.
Bu sonuçlar, siyaset biliminde Lenin'e atfedilen eski bir kuralı kanıtladı: “devrimci teori olmadan devrimci hareket olamaz”. ABD rejiminin “Arap Baharı”nda ve sonrasında istifade ettiği hareketler, hem laik hem de İslamcı akımlara sızabilmişti. Mısır'da laik gençlik, Mursi'nin askeri darbeyle devrilmesini kutlamak için askeri helikopterleri yeşil lazer ışıklarıyla aydınlattı.
Yıkılan kasaba ve şehirlerin dışında, Suriye'nin tarım sektörü de tahrip edildi. Bir zamanlar Roma İmparatorluğu’nun tahıl ambarı olan Suriye, 2011 başında buğday üretiminde kendi kendine yetiyordu. Savaş devam ederken tarımsal üretim düştü.
Dünyada kendisini alternatif olarak tanıtan tek bir ideolojik sistem kaldı. Batı küreselciliğinin, tüketim toplumunun ve teknokratik materyalizmin muhalifi olan İran'ın İslami toplum ve devlet modelinden bahsediyorum. Öte yandan tüm büyük halklar gibi, dünyanın en eski medeniyetlerinden birinin soyundan gelen İranlılar da Mesihçi düşünceden yoksun değiller.
"Şiîler diyorlar ki eğer yönetim Hz. Ali ve zürriyetinin elinde olsaydı kuşkusuz insanlar başlarının üstlerinden ve ayaklarının altlarından süt, bal, kudret helvası ve bıldırcın eti yerlerdi."
Ekonomileri yeniden yapılandırmak ve küresel totaliter bir süper devlet empoze etmek için -muhtemelen ortalama tehlikedeki- bir virüsten yararlanma planı, açılacak olan Yeni Karanlık Çağ'da itaat ve mahrumiyete öncülük edecek. Egemen elitler, bizi kölelerden hallice ve bedavadan yiyici takım olarak telakki ediyor.