Eğer siyaset biliminin ilerlediğini ve gelişme kat ettiğini iddia ediyorsak, bunun somut karşılığını önce insanlığın huzur ve refah seviyesinde aramamız gerekmez mi? Artık zulümler son buldu mu mesela? Günümüzde halen emperyalist siyasetçiler ve sistemler tarafından zulme uğramaya devam eden şahıslar, toplumlar ve ülkeler yok mu gerçekten? Süper güçler, emperyalist devletler daha zayıf gördükleri ülkeler üzerinde baskı kurmuyorlar mı?
Ümeyyeoğulları, Ebû Bekir ve Ömer döneminde valilikler elde ettiler. Benî Hâşim’den ise hiç kimse valilik makamına atanmadı. İşte bu ve benzeri davranışları Benî Ümeyye’nin azı dişlerini keskinleştirdi, onlara kapılar açtı, onların kâselerini doldurdu. Hatta öyle ki Ebû Süfyân b. Harb, Hz. Hamza’nın kabrinin başına gelip şöyle dedi: Senin kendisi için bizimle çarpıştığın şey en sonunda bizim elimize geçti!
Resûlullah’ın (s.a.a.) vasiyeti de onlara (Ehl-i Beyt’e) aittir. ‘‘Hak şimdi ehline döndü’’ ifadesi de Osman’dan sonraki döneme yöneliktir. Artık ne diyeceğimi bilemiyorum. Müminlerin Emiri daha ne desin?
İsrail, Amerika için son derece önemli olmakla birlikte, sadece bir ülke değildir. İran ise Batı Asya savaşlarının tamamında Amerika’ya meydan okuyan bir gulyabani haline geldi. Birçok ülkede ABD’ye karşı orduları ve silahlı güçleri destekliyor.
Gadir-i Hum, İslam tarihinin en kilit önemdeki ve kader belirleyici noktalarından biridir ve en azından Şiî itikadına göre Resûlullah (s.a.a.) bununla İslam tarihinin geleceğini tayin etmiş ve içinde gündeme getirilen konuda İslam ümmetinden biat ve bağlılık sözü almıştır. Gadir-i Hum’u, Hz. Peygamber’in risalet döneminin Şia’ya kaynaklık eden en bariz hadisesi saymak mümkündür.
İslam Devrimi Muhafızları Ordusu Genel Komutanı General Hüseyin Selami, Besic üyeleri karşısında yaptığı bir konuşmada (Perşembe), istikbar liderlerine ve bölgesel müttefiklerine ciddi uyarılarda bulundu.
Hz. Emîrü’l-Müminîn (a.s) Allah’ın kâmil bir velisidir, bir insan-ı kâmildir. O, tüm peygamberlerle sırlarında ve Hz. Hâtemü’l-Enbiyâ ile ise açıkta beraber olan bir kimsedir. Şu söz çok önemlidir: “Kuntu meal enbiyai sırren ve mea Muhammedin (s.a.a.) cehran.” (Ben (Hz. Ali) peygamberlerin sırrında idim, Muhammed (s.a.a.) ile açıkça zuhur ettim.)