"Önce rahmet gelir; gazap arızîdir. Önce tevhid gelir; şirk arızîdir. Aslolan şirk midir, tevhid midir? Tevhiddir. Bizler Hakk’ın rahmetinden mi geldik, gazabından mı? Rahmetten geldiğimize göre, yine rahmetine mi döneceğiz, yoksa gazabına mı? Geldiğimiz yere, yani rahmete döneceğiz."
İbn Hazm ‘‘Sahâbenin tümü kesinlikle cennet ehlidir. Onların tümünün cennete gireceği ve hiçbirinin cehennem ateşine girmeyeceği sabittir’’ der. Hz.Ali'yi, Ammâr’ı, Osmân b. Affân’ı öldürse de cennetliktir! Kerbelâ’da İmam Hüseyin’i (a.s.) öldürseler de yine cennetliktirler! Yani “Hasan ve Hüseyin (a.s.) cennet ehli gençlerin iki efendisidir” hadisine rağmen...
İbn Teymiyye'nin sahâbenin ve tâbiûnun Ebû Bekir ve Ömer’i sevdiği yönündeki cümlesine gelince ileride birçok sahâbî ve tâbiûnun Ebû Bekir ve Ömer’e eleştirilerde bulunduğuna dair nakiller sunacağız. İmam Ali (a.s.) ile ilgili cümleye baktınız mı? Sahâbe içinden pek çok kişinin İmam Ali’ye buğzettiği yönündeki cümleye dikkat ediniz lütfen.
Ümeyyeoğulları, Ebû Bekir ve Ömer döneminde valilikler elde ettiler. Benî Hâşim’den ise hiç kimse valilik makamına atanmadı. İşte bu ve benzeri davranışları Benî Ümeyye’nin azı dişlerini keskinleştirdi, onlara kapılar açtı, onların kâselerini doldurdu. Hatta öyle ki Ebû Süfyân b. Harb, Hz. Hamza’nın kabrinin başına gelip şöyle dedi: Senin kendisi için bizimle çarpıştığın şey en sonunda bizim elimize geçti!
Çünkü hadis “يضرب رقابكم على الدين / din üzere boyunlarınızı vuracak” şeklindedir. Sizler ise birinci, ikinci ve üçüncü halifenin her şeyi din için yaptıklarını söylüyorsunuz. Madem öyle Hz. Resûlullah (s.a.a.) neden bunu onaylamıyor da onların sorularına ‘‘hayır’’, ‘‘hayır’’, ‘‘hayır’’ cevabını veriyor?
Mizzî’nin (h. 742) Tehzîbü’l-Kemâl adlı eserine bakalım. Mizzî burada Ömer b. Sa’d’ın tercüme-i hâlinde şöyle der: "Ahmed b. Abdullah el-İcli şöyle derdi: Ömer b. Sa’d babasından hadisler rivayet ederdi. İnsanlar da ondan rivayette bulunurdu. Ömer b. Sa’d, Hüseyin’i öldürdü. Tabiî ve sikadır."
Esasında Muâviye Hz. Resûlullah’a (s.a.a.) lanet etmek istiyor, fakat açıktan yapamıyor. Muâviye’nin İmam Ali (a.s.) ve Ehl-i Beyt ile savaşı Allah Resûlü ile yapılan bir savaştır. O, Resûlullah (s.a.a.) ile savaşmaya gücü yetmediğinden Ali ile savaşmıştır.