Akıl ile kalbin ilişkisi, vahdet ilişkisidir. Kalp, aklın zuhurudur. Akıl kalbe indiğinde, kalp duygu, sevgi, akıl gibi tüm insanî kuvvelerin merkezi olur. Tüm bu algısal kuvvelerin başında akıl gelir. Diğer duyu organlarının tüm verilerini, akıl kontrol altına alır. Bunların hepsinin toplamı kalbi oluşturur.
Bu bölümde Ahmed el-Kâtib’in İmam Mehdî’nin (a.s.) varlığı hakkında oluşturmak istediği şüpheleri cevaplandırmaya çalışacağız. Onun bu bağlamdaki iddialarından biri de şudur: 'Hicrî üçüncü ve dördüncü asırlarda Şia -azınlık bir grup hariç- Muhammed b. Hasan el-Askerî’nin varlığına inanmıyordu. Nitekim bu durumu Nevbahtî, Eşarî, Kuleynî, Numânî, Sadûk, el-Müfîd ve Tûsî gibi Şiî müelliflerin tamamına yakını kaydetmiş ve bu döneme Asrü’l-Hayret (Şaşkınlık Çağı) adını vermişlerdir.'
"Auguste Comte’un dinin kaynağı hakkındaki teorisi, Freud ve William James’in tapınma olgusundaki farklı yorumları, Nikki R. Keddie ve Michel Foucault’un İran İslâm İnkılâbı hakkındaki görüşleri, Anthony Giddens’in yapılandırma kuramı; teorilerin felsefî temellerden ve inançlardan doğrudan etkilendiklerinin açık örnekleridirler."
Mesela, enerjiyle tedavi yapanlar bunun bir irfan olduğunu iddia ediyorlar. Ben enerji tedavisini inkâr etmiyorum, enerjiyle tedavi belki de yapılabiliyordur, ben bunu reddetmiyorum. Ama enerji maddidir. Neden maddidir, çünkü ölçülebilir bir şeydir. İrfan ise manevi meselelerle ilgilidir. Siz manayı maddi bir araçla ölçemezsiniz.
“İbrâhîm es-Sekafî, Muhammed b. Ebî Umeyr’den; o Übeyy’den; o Sâlih b. Ebi’l-Esved’den; o Ukbe b. Sinân’dan; o da Zührî’den şöyle rivayet etmektedir: Hz. Ali ancak altı ay sonra biat etti. Hz. Fâtıma’nın vefatına kadar kimse O'na karşı cüret gösteremiyordu.”
Son yirmi yılda Hizbullah üyelerinin uyuşturucu ticareti yapmalarına ve bunu düşmanlarını hedef almak için bir silah olarak kullanmalarına izin veren bir fetvanın varlığını iddia eden yüzlerce kitap, araştırma ve makale yayımlandı. Tüm bu yayınlarda fetvanın varlığına delil olarak gösterilen ana kaynak, seksenlerin başında Amerikan vatandaşlığı alan ve resmi Amerikan kurum ve departmanlarında çalışan İsrailli Yosef Bodansky'dir.
2014 yazındaki son suikast girişiminde ise, karısı Widad (27 yaşında) ve yedi aylık çocuğu Ali, kızı Sarah ile birlikte, Şeyh Rıdvan mahallesindeki bir evi hedef alan hava saldırısında öldürüldüler.