İbrahimî Dinânî: Nasîrüddîn Tûsî Söyleşileri (6): Tûsî’nin Düşüncesinde “Haz” ve “Acı”nın Tanımı

İbrahimî Dinânî: Nasîrüddîn Tûsî Söyleşileri (6): Tûsî’nin Düşüncesinde “Haz” ve “Acı”nın Tanımı

"Tüm algısal güçler (kuvve), beş duyu organı ve hatta bâtınî duyu organları – kısacası insandaki her şey – mutlak anlamda nefsin şuûnundan olup, onun kuvvelerindendir. Nefs-i nâtıka da huzûrun kendisidir. Biraz önce bahsettiğim epistemolojik problemin düğümü tam da burada çözülmektedir."

ÖZEL: Bir miti çürüten efsane: 2006 Temmuz Savaşı'ndan sahneler

ÖZEL: Bir miti çürüten efsane: 2006 Temmuz Savaşı'ndan sahneler

Ayta El-Şaab'daki savaşı özetlemek için kahramanlık kelimesini kullanmak yeterli değildir. BMMYK raporuna göre, köy ve çevresinde binlerce askerden oluşan yaklaşık 5 piyade tugayı bulunduran İsrailliler, kasabadaki binaların %90'ından fazlasını yok ettikten sonra, İsraillilerin kendilerinin de itiraf ettiği gibi, yaklaşık 80 direniş savaşçısından oluşan kuşatılmış bir birliği yenmeyi başaramamıştı.

İbrahimi Dinani: Fârâbî Dersleri (12): Doğa ve Tarih Problematiği (Nefs ve Beden)

İbrahimi Dinani: Fârâbî Dersleri (12): Doğa ve Tarih Problematiği (Nefs ve Beden)

Bizler, nefsi ve idrâkleri mücerred (soyut) kabul eden kimseleriz. Mücerred, zaman ve mekânın ötesinde olan şeydir. Siz tarihteki olaylara geri döndüğünüzde, zamana geri dönmüş olmuyorsunuz. Tarihe geri dönen, sadece akıldır. Eğer bir insan âkil olmazsa, zamanın geçmiş olduğunu kavrayabilir mi? Geçmişi anlayabilen tek şey, düşüncedir.

İbrahimi Dinani: Fârâbi Dersleri (9): Fârâbî’nin sosyal ve siyasal düşünceleri

İbrahimi Dinani: Fârâbi Dersleri (9): Fârâbî’nin sosyal ve siyasal düşünceleri

Hakk Tebârek ve Teâlâ ise, âlemin hem fâili hem de gâyesidir. Bu âlemin yaratılış amacı nedir? Allah, âlemi nereye doğru yol alması için yaratmıştır? Bu âlemin neticesi insandır ve onun tekrar Allah’a dönmesi gerekir. O halde Allah, fâil ve gâyedir. O hem fâil hem de gâye olduğundan hem başlangıç (ilk) hem de sondur.

Ahmed el-Kâtib'e reddiye (37): Hz. İsa'nın ahir zamanda Hz. Mehdî'ye tâbi olmasının Şia'nın velayet anlayışını ispatı

Ahmed el-Kâtib'e reddiye (37): Hz. İsa'nın ahir zamanda Hz. Mehdî'ye tâbi olmasının Şia'nın velayet anlayışını ispatı

Önceki nebevî tecrübeler de bu garipsemeyi ortadan kaldırmak veya uzak görülen bir şeyi ispat etmek için Kur’ân-ı Kerim’de geçmektedir. İmam Mehdî’nin (a.f.) uzun ömrünün garipsenmesi ve Hz. Peygamber’in uyardığı azabın inişinin uzaması bu türdendir. İşte burada Kur’ân’daki Hz. Nûh (a.s.) kıssası devreye girmektedir. Yine İmam Ali’nin (a.s.) Hz. Peygamber’e göre menzilesi, imametin O’na ve nesline tahsisi bu kabildendir. Hz. Hârûn’un Hz. Mûsâ’ya (a.s.) nazaran konumunun Kur’ân’da geçmesi ve imametin Hârûn ve zürriyetine has kılınması...

Ahmed el-Kâtib'e reddiye (36): Küçük Gaybet dönemindeki Şiî kelâmcıların İmam Mehdî’nin varlığına dair kanıtları

Ahmed el-Kâtib'e reddiye (36): Küçük Gaybet dönemindeki Şiî kelâmcıların İmam Mehdî’nin varlığına dair kanıtları

Şiî mütekellimler Küçük Gaybet döneminde İmam Mehdî’nin varlığını ispat etmek için şu iki metodu kullanmışlardır. Biz burada Şia’nın kadim bilginlerinden üçünün bu konuyu dair nasıl istidlalde bulunduklarına örnek vereceğiz. Bu açıklamaları Şeyh Sadûk’un İkmâlü’d-Dîn adlı eserinden naklediyoruz.