İran’da her seçim döneminde, İran Muhafız Konseyi’nin (Şurayı Nigehbani Kanuni Esasi) kendi çıkarlarına uygun adayları seçerek seçim sürecini manipüle ettiğini iddia eden bir anlatı ortaya çıkar. Bu iddiada bir geçerlilik payı var mı? Batı demokrasilerinde de benzer kurumlar mevcut mudur?
"Bu çabalar devam etti ve ardından mücahitlerimiz; bizi silahlandıran, birikmiş deneyim ve teknolojisini paylaşan ve İşgal Altındaki Filistin'in her yerine ulaşabilmeleri için roket geliştiren İran'dan önemli yardımlar aldılar..."
İran'ın siyasi sistemi Batı medyası ve onların sözde uzmanları tarafından genelde tamamen laik ve Batı merkezli bir çerçevede analiz edilir. Bir dereceye kadar, İslami sistemin bu yanlış okunması İran'ın lehine işler. NATO rejimlerinin 42 yıldan fazla bir süredir İran'daki İslami sistemi devirmeyi başaramamasının nedenlerinden biri de budur.
El Halebi, Gazze'deki her evde Kasım Süleymani'nin bir fotoğrafı olduğunu söyleyerek, "Bizi silah, para ve gıdayla destekleyenler onlardır" ifadelerini kullandı.
“Silahlar bize kara ve deniz yoluyla, yüzlerce ve binlerce kilometre öteden geldi. İran’dan Gazze’ye pek çok farklı tipte silah ulaştı. Gazze’deki direniş savaşçılarının bu silahlara acil ihtiyaçları vardı, mesela Kornet ve Fecr füzeleri ve savaş meydanında hâlâ çokça kullanılan diğer modern silahlar. Suriye ve Sudan gibi diğer ülkeler de direnişin silahlandırılmasında rol oynadılar.”
FOX News’in bildirdiğine göre üst düzey bir Pentagon yetkilisi kanala yaptığı açıklamada Aynü’l-Esed saldırısından önce “bir İran füze saldırısına fazla ihtimal vermediklerini” söyledi.
Kasım Süleymani Kassam Tugayları, Kudüs Tugayları ve Gazze’deki diğer direniş gruplarından mücahid ve savaşçıları, Devrim Muhafızları tarafından eğitilmeleri için İran’a götürmüştür. Bu gruplar İran’da büyük komutan Süleymani’nin gözetiminde eğitilmiştir. Sonra bu güçler el yapımı füze üretecek kapasiteyle geri döndüler.