İran’daki birçok din âlimi Sünnî idi ve bunlar arasında Buhârî, Müslim, Tirmizî, Nesâî ve hatta Hanefî mezhebinin kurucusu Ebû Hanîfe gibi isimler de bulunmaktaydı. Bu listeye Gazzâli, Cüveynî, Fahr-i Râzî, Zemahşerî ve Mevlânâ’yı da eklediğimizde şu gerçeğe ulaşmamız gerekecektir: Eğer İranlılar mezhep adı altında Araplardan intikam almayı amaçlasaydı, bunun Şiîlik vasıtasıyla değil; bilakis kural gereği diğer mezhepler (Sünnî) yoluyla gerçekleştirilmesi gerekirdi. Tüm bunlara ilaveten, Şiîliğin İran’daki müessisleri ve mübelliğleri çoğunlukla Araplardı.
Aşağıdaki röportaj Engdahl'ın Almanca yayınlanan "Gizli dosyalı STK’lar" (Geheimakte NGOs) başlıklı kitabına odaklanıyor. Röportajı, Almanya’nın Bonn şehrinde yaşayan ve iki dilli http://betweenthelines-ludwigwatzal.com/ blogunu hazırlayan gazeteci ve editör Dr. Ludwig Watzal yaptı.
Trump yönetimi, saldırıları “tek seferlik” olarak tanımladı ve tırmandırma planının olmadığını savundu. Ancak bir tırmanış hızla geliyor. Rusya, ABD’nin bombalama konusunda önceden ikazda bulunmasına rağmen, ABD’yle yaptığı, Suriye hava sahasındaki çarpışmaları önleme anlaşmasını askıya aldı.
ABD, yaklaşan bir “Yeşil Devrim 2.0” provoke etmek için İran gençlerini etkilemeye ve yanlış yönlendirmeye çabalıyor; ki bu “devrim” bu kez ülkenin iç periferisinde asimetrik terörist savaşla güçlendirilecek ve ABD’nin Körfez müttefiklerinden dolaylı “perde arkası” destek alacaktır.
Pepe Escobar bağımsız bir jeopolitik analisttir. Russia Today, Sputnik ve TomDispatch için yazar ve ABD’den Doğu Asya’ya dek uzanan farklı web siteleri, radyo ve TV programlarının sıklıkla aranan bir katılımcısıdır. Pepe Escobar aşağıda okuyacağınız röportajı Ayetullah Hamaney’in resmi sitesi Khamenei.ir’in İngilizce sayfasına vermiştir.
Amerikan propaganda makinası fazla mesai yapıyor. Putin’in Ortadoğu’daki çarpıcı adımı, uluslararası politikalarda inisiyatiften yoksun, hareketsiz kalmış bir Rusya’ya alışmış, yaptırımların ve dünyadaki petrol fiyatlarının düşmesinin bu amaç doğrultusunda başarılı olan sessiz mekanizmalar olduğuna ikna olmuş olan Amerikalı ağızları sinirlendirmekten fazlasını yaptı
Rusya-Çin entegrasyonuna doğru giden bir ekonomik yönelimin, son 100 yılın en büyük stratejik manevrası olduğu söylenebilir. Xi'nin nihai master planı gayet açık: bir Rusya-Çin-Almanya ticaret ittifakı. Alman iş ve sanayi çevreleri bunu hararetle istiyor, ancak Alman politikacılar mesajı henüz almış değiller. Xi - ve Putin – Avrasya sahasında, hayati önemde siyasi, ekonomik ve stratejik sonuçlarla dolu yeni bir ekonomik gerçeklik inşa ediyor.