Keza İmam Ali de (a.s.), ‘Ben hiçbir şey görmedim ki kendisinden önce, kendisinden sonra ve kendisiyle birlikte Allah’ı görmemiş olayım!’ buyurmuştur.
Bu ifadeyi ilk kez kullanıyorlar. Siyonist rejimin “varlık yokluk” problemi masaya geri döndü. “Biz (İsrailliler) Kurtuluş Savaşı zamanına geri döndük”, bunlar Ariel Şaron'un sözleri. “1947'de bulunduğumuz yere geri döndük. Sağ kalacak mıyız yoksa aksi mi olacak? İsrail baki mi kalacak yoksa yok mu olacak?”
Eğer bu perdeler kaldırılırsa o zaman hakikatler sizde zâhir olur. Yani “meâd” (son-dönüş yeri) aslında “mebde”ye (başlangıç) dönüşten başka bir şey değildir. ‘‘Son ne olacak’’ diye soruyorlar. Azizim son, başa dönmekten başka bir şey değildir. “İnna lillah ve inna ileyhi râciun.” (Allah’tanız ve yine O’na dönüyoruz.) Kıyamet, başlangıca dönüştür. Nereden geldiysen oraya geri döneceksin.
“Bağımsızlık Bildirgesi, Amerikan kapitalist ulus devletinin gelişmesi bağlamında siyahilerin köleleştirilmesini ve yerli halkın soykırıma uğratılmasını zımnen meşrulaştırmıştır."
Sahadaki bu bağlara değinen Hizbullah’a yakın kaynaklar, herhangi bir savaşın sadece Amerika ile İran arasında olmayacağı, ateşin otomatik olarak bölgeye yayılacağını vurguluyor. Bu nedenle Washington ve Tel Aviv, belki savaşı başlatabilir ancak sonrasında yaşanacakları asla kontrol altına alamayacak ve savaşı sonlandıramayacaktır.
Bu yaptıkları duvarın Kur’an-ı Kerim 1400 yıl önce haberini vermiştir: ‘Onlar müstahkem kaleler içinde veya duvarlar arkasında olmadan sizinle toplu hâlde savaşmazlar.’ (Haşr, 14) Onlar korkaktır ve duvarlar arasına saklanmışlardır ve biz inşallah bu duvarlar için de bir çare bulmuş durumdayız. (Sunucu: Bu nasıl olacak? Askeri planları vermeyin ama bu nasıl olacak?)
İbn Teymiyye, sonrasında da şu ilginç iddiada bulunur: Şiiler serdab başında İmam-ı Zaman’ın buradan çıktıktan sonra binmesi için bir katır ya da atı ve bir de kılıcı hazır bekletirler.