Tevhid Tugayı... Hikâyenin Tamamı

Tevhid Tugayı... Hikâyenin Tamamı
"Hacı Andan ile cemaat liderlerinin arasındaki yakın ilişkilere dikkat çekilerek Tevhid Tugayının, Müslüman Kardeşlerin Suriye sahasındaki ilk askeri kolu olduğunu iddia ediliyor. Tugayın selefilerle koordinasyonunu, selefi şeyhlerle (Örnek verecek olursak, bunlardan biri Kuveyt parlamento üyesi Velid Tabatatabi) yakın ilişkilere sahip olan Hacı Mare sağlıyor."

Tevhid Tugayı... Hikâyenin Tamamı

 

Sahib Ancirini

 

Es-Sefir

 

Hızlı bir şekilde ilerleyen gelişmeler, Halep ve kırsalının en büyük silahlı grubundan biri olarak görülen Tevhid Tugayı ile Irak-Şam İslam Devleti (IŞID) arasında yakında çatışmaların başlayacağını gösteriyor.

 

Özel kaynaklar, neredeyse kesin olan bazı bilgileri Es-Sefir'e aktardı. Kaynaklara göre Tevhid Tugayının askeri lideri Abdulkadir Salih, bir hafta önce gizli bir şekilde başlayan ziyaretler kapsamında Amerika'da bulunuyor.

 

Tevhid lideri Salih en son ''Nusra Cephesini ve geri kalan silahlı fraksiyonlarla arasında olan yüksek derecedeki koordinasyonu'' öven ifadeler kullanarak ''askeri alanda Nusra ile aralarında ciddi koordinasyonların olduğuna'' dikkat çekmişti.

 

Bu açıklamaların, Tevhid ve Nusra arasındaki ilişki düzeyine bakılırsa, doğal olduğu söyleniyor. Sahadan gelen teyitli bilgilere göre ''Suriye Ulusal Koalisyonu'ndan devrimci meşruiyetlerini'' çeken ''1. Beyan'' bildirisine imza atan fraksiyonlardan biri olan Nusra'yı, bu listeye alan ''esas gücün'' Tevhid Tugayı olduğu görülüyor. Bununla birlikte Tevhid ve Nusra, eşzamanlı oluşturulurken daha önce Nusra militanları, Tevhid Tugayı bayrağı altında ''Radyo'' savaşlarına katılmıştı. Tevhid Tugayının hikâyesi nedir?

 

Tugayın Kuruluşu ve Halep'e Girişi

 

Tevhid Tugayı 18 Temmuz 2012'de, Türkiye sınırının açık olduğu kuzey Halep kırsalında, bazı silahlı grupların bir araya gelerek birleşmesi ile kuruldu. Kurulduktan kısa bir dönem sonra Abdulcabbar El-Ekidi liderliğindeki ''Halep ve Kırsalı-Askeri Devrim Konseyine'' katıldı. Bu konseyin sahada militanları yokken sadece düzenleme kurulu olarak görev görüyordu. Tevhid Tugayı; ''Halep Şeriat Konseyinin'' kurulmasında Nusra ve Ahrar Şam örgütleri ile ittifak halinde, esas rollerden birini üstlenmişti. Daha sonra Nusra bu konseyden ayrıldı.

 

Silahlı militanları Halep'e sokma kararı (20 Temmuz 2012'de Furkan savaşı adı ile ilan edilen karar) Tevhid Tugayının kuruluşu ile birinci dereceden alakalı. Bazı hassas bilgiler, bunun doğrudan Türk kararı olduğunu teyit etmekte. Bu bağlamda o dönemlerde Türk istihbaratının, askeri istihbarat şube başkanı Muhammed Muflih ile birlikte, Tevhid tugayının kentteki ilk örgütlü fraksiyon olması için, silahlıların geçişini kolaylaştırmak üzere koordinasyonu devraldığı söyleniyor.

 

Tugayın içinden kaynaklar El-Sefir'e Halep'e giriş hikâyesini şöyle anlatıyor: “Silahlı gruplar, Kuzey Halep'te Mare, İndan, Tel Rıfat ve diğer bölgelerde bir araya geldikten sonra, ahlaklı savaşçılardan seçkin birlikler oluşturuldu ve arka arkaya olmak üzere 200 kişilik gruplar, Eski Bab kenti yolu üzerinden Hamra'ya girip kontrol sağlamak üzere harekete geçti. Bu arada Zengi Müfrezesi Tevhid bayrağı altında Selaheddin mahallesine girdi.'' Kaynağa göre rejim bu hareketliliğe karşı tank konvoyunu yola çıkardıktan sonra çatışmalar başladı ve 3 tank imha edilirken bir tankı da muhaliflerin eline geçirilmişti.

 

Tevhid Tugayına bağlı silahlılar, rejime yakınlığı ile bilinen Berri aşireti ile çatıştıkları Bab mahallesine kadar yaklaşmıştılar. Tevhid, bölgedeki şebbihaların liderliğini yapmakla suçladığı Zeyno Berri'yi, esir aldıktan sonra işkence yaparak öldürdü. Bunun ardından Uluslararası Af Örgütü 2012 Ağustosu'nda bu hadiseyi kınayarak ''uluslararası insan haklarını tehlikeli bir şekilde ihlal edişi ve savaş suçunu temsil ettiğini'' belirtti.

 

Nusra Militanları, Tevhid Tugayı ile Yan Yana Savaşıyor

 

Nureddin Zengi Müfrezesi Tevhid Tugayı bayrağı altında, Selaheddin mahallesine giriş yaptı. Nusra militanları o zaman gizli bir şekilde Tevhid Tugayı altında ''Radyo'' savaşına katıldılar. Katılım gösteren militanların çoğu 2011 Haziranı'nda, genel af kapsamında Saydana cezaevinden serbest bırakılanlardı.

 

Militanlar, oldukça kısa bir süre içinde Halep mahallelerinden birçoğunu ele geçirdikten sonra Tevhid Tugayı, Selahaddin ile Sahur arasında uzanan mahallelerin, Tugayın 20 kayıp verdiği çatışmalardan sonra kurtarılmış olduğunu ilan etti.

 

Suriye ordusu kısa bir süre sonra Selahaddin'i almak üzere yaklaşık bir ay süren operasyon başlattı. Lakin operasyon başlangıcında ilan edildiği gibi bu savaş ne savaşların anası olabildi, ne de militanları Halep'te tamamen bitirebildi. Bunun ardından Nureddin Zengi müfrezesi Tevhid Tugayından ayrılıp batı kırsalına döndüğünü ilan etti.

 

Ardından Nusra açıkça ortaya çıktı ve militanları, Tevhid Tugayının yanında savaşarak Hanano kışlasına baskın düzenlendi. Suriye ordusu T-82 tankları ve hava topçu desteği ile kışlayı geri almayı başarırken, Nusra ve Tevhid birlikleri, kışladaki mühimmatları boşaltıp paylaştıktan sonra geri çekildi. Ardından, Tevhid'in yerleştiği bölge olan eski Halep savaşı başladı ve sorumlularıyla ilgili karşılıklı ithamların olduğu Halep'in eski tarihi çarşıları yakıldı.

 

Müslüman Kardeşler ve Selefilerle İlişkiler

 

Müslüman Kardeşler, Tevhid Tugayına, kuruluşundan itibaren tam destek verirken tugayın liderleri ''bu durum tugayın İhvan'a biat ettiği anlamına gelmez'' demekteydiler.

 

Bunun üzerine muhalefet içinden kaynaklar El-Sefir'e, tugay liderlerinin biat açıklamasının, medya düzeyinde yalanlamadan öte olmadığını, sahada cemaat ile Tevhid arasında tam koordinasyon olduğunu belirttiler. Bazı muhalif kaynaklar ise, bu konuda özellikle Hacı Andan ile cemaat liderlerinin arasındaki yakın ilişkilere dikkat çekerek Tevhid Tugayının, Müslüman Kardeşlerin Suriye sahasındaki ilk askeri kolu olduğunu iddia ediyor.

 

Tugayın, selefilerle de iyi ilişkiler içinde olduğunu söylemekte yarar var. Tugayın selefilerle koordinasyonunu, selefi şeyhlerle (Örnek verecek olursak, bunlardan biri Kuveyt parlamento üyesi Velid Tabatatabi) yakın ilişkilere sahip olan Hacı Mare sağlıyor.

 

Yine sahadan kaynaklar El-Sefir'e Tevhid Tugayının, içte ve dışta, ''birbiri ile çelişen siyasi yönelimlere sahip'' taraflarla da koordine sağlayabilecek yeteneğe sahip, silahlı gruplar arasında ''türünün eşsiz bir örneğini teşkil ettiğini'' belirtiyorlar.

 

Bu kaynaklar Tevhid Tugayının; Türkiye ve Katar tarafından desteklenen, Müslüman Kardeşler'in temsil ettiği siyasal İslam ile Kuveyt ve Arabistan tarafından destek gören Selefi İslam arasındaki yakınlaşmanın esas faktörü olduğunu belirtiyorlar.

 

Bu bağlamda Carnegie Enstitüsünden Araştırmacı Rafael Lefevres'in raporunda, silahlı gruplara finansman sağlamada müşterek, İhvancı olmayan bir aktivistten aktardığı şu sözlere dikkat çekelim: ''Müslüman Kardeşlerden yardım gördükleri sırada, Tevhid Tugayından bazı yetkililerle bir araya geldim. Lakin o sıralarda Selefilerden de diğerlerinden de yardım aldıklarına tanık oldum. Bu yardımlar ittifak kurmak amacıyla alınmıyordu. Verebilecek herkesten yardım alacaklarını söylüyorlardı.'' Tevhid Tugayı militanları bir dönem, üzerinde ''La İlahe İllallah, Muhammed Resullulah'' yazılı siyah saç bantlarını da taktı. Ardından bantları, üzerinde herhangi bir ibare bulunmayan beyaz renkte takmaya başladılar.

 

Tevhid Tugayı Şimdilerde...

 

Tevhid Tugayı bir ara, aktivistlerinin sadece askeri alanda değil, farklı alanlarda da iş göreceği bir kurum halini almak isteyip  ''Tevhid Tıp Kurumu (Vakfı)'' ve ''Tevhid Basın Kurumunu'' kurdu. Askeri alayları, toplamda 38 alaydan meydana geliyor ve yaklaşık 11 bin militanları var.

 

Tugay, militanlarına, sistematik olmayacak şekilde ikramiye vererek maaş ödüyor.

 

Sahadan kaynaklar, tugayın militanlarının eğitim eksikliği ile malul olup fazla nitelikli olmadıklarını belirtiyorlar. Son 6 ayda tugayın çatışmalardaki rolü, sembolik olmaktan öte değildi.

 

Tugayın, özel bir hapishanesi mevcut. Bunun yanında 2012 Ağustosu'nda kurdukları Şeriat Mahkemesi ve Devrim Güvenlik Ofisleri var. Ofisin kuruluşundan 2 ay sonra diğer fraksiyonlarla uzlaşıya gidildi ve Güvenlik Ofisi genişletildi.

 

Tugay, İslami hükmü uygularken azınlıkların vatandaş olarak başkaları ile eşit seviyede görülmesi gerektiğini söylüyor.

 

Çev: Hasan Sivri

 

medyasafak.com