"Katar ve Suudi Arabistan Annan Planını Çarpıtıyor"

"Katar ve Suudi Arabistan Annan Planını Çarpıtıyor"
Önemli analistlerden biri Körfezdeki krallıklardan Suudi Arabistan ve Katar’ın bölgeyi kendi çıkarlarına uygun şekle getirmek için Kofi Annan’ın Suriye’ye sunduğu altı maddelik barış planını çarpıtmaya çalıştıklarına inanıyor
Katar ve Suudi Arabistan Annan Planını Kendi Çıkarları Doğrultusunda Çarpıtıyorlar

 

Önemli analistlerden biri Körfezdeki krallıklardan Suudi Arabistan ve Katar’ın bölgeyi kendi çıkarlarına uygun şekle getirmek için Kofi Annan’ın Suriye’ye sunduğu altı maddelik barış planını çarpıtmaya çalıştıklarına inanıyor.

Press TV daha geniş bilgiler elde etmek için Beyrut’tan siyasi yorumcu İbrahim Musevi ile bir söyleşi gerçekleştirdi. Aşağıda sizlere bu söyleşinin metnini sunuyoruz.

Suudi Arabistan ve Katar şimdi de zirve tarafından desteklenen Annan öncülüğüne mi karşı duruyorlar? Onlar Arap Birliği ya da dış müdahaleyi mi tercih ediyorlar çünkü zirvede Libya’dan Mustafa Abdulcelil’in Arap Birliği’nin diğer ülkelere müdahalesine karşı olduğunu dile getirdiğini ve Irak’tan Celal Talabani’nin de Suriye’ye dış müdahaleye karşı olduklarını söylediğini biliyoruz?

Bence bu ülkeler bugünlerde biraz üzgün çünkü Suriye krizini uluslararası alana taşımak için çok uğraştılar. Ellerinden gelenin en iyisini yaptılar. Uluslararası topluluklara gittiler, Washington’a gittiler ve lobi faaliyetlerinden bulundular, özellikle de Katar ve Suudi Arabistan.

Suriye krizinin uluslararası bir boyut kazanmasını arzu ettiler ve Batılı güçlerin müdahale etmesini, askeri müdahale istediler; muhalifleri silahlandırmayı dilediler ve bu yüzden onlar BM’nin, Kofi Annan’ın istediği şeyi istemek ve Suriye’deki farklı gruplar arasında diyalog ortamı yaratmak yerine bir tür şiddeti destekliyorlardı.

Bu yüzden, bence onlar biraz mutsuzlar ve Kofi Annan’ın vazifesi, getirdiği anlaşma ve başlattığı öncülüğü vurgulamaya çaba gösteriyorlar. Ancak aynı şekilde olayla uyuşmasa da, kendi çıkarları ve ağız tatlarına uygun şekilde Kofi Annan planının belli bölümlerini yorumlama yoluna gidiyorlar.

Şimdi kolaylıkla Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari’yi görebiliyoruz, görüyoruz ki, genel kanı ABD ya da Batının yüzsuyunu korumak için bir tür günah çıkarma veya bir çözüm bulmayı denemekte.

Şimdi herkes biliyor ki, Suriye başkanı devrilmek, gitmek ya da yetkilerini yardımcısına devretmek zorunda değil. Bugün bile vurgulamaya çalıştıkları şey bu.

Eğer Kofi Annan’a gider ve ne olup bittiğini görürsek, olayın bambaşka olduğunu anlarız. Bu şekilde, bence Suriyeliler birazcık “zafer” kazandılar. Bölgedeki yenilmiş ya da muzaffer insanlar hakkında konuşmak istemiyorum.

Ancak olaya uluslararası bir boyut kazandırmak isteyen cephe artık yok. Bence şimdi küstahça davranmak ve şartlarını Arap devletlerine dayatmak yerine biraz daha ılımlı olmayı öğrenecekler.

Bir de Arap Birliği Zirvesinde konuşulanlardan bahsedelim. Öncelik Suriye’ydi ve Bahreyn’deki kriz ve Yemen’deki durum hakkında hiçbir şey söylenmedi. Sizce liderler konuşmalarında bu konulardan hiçbirini gündeme getirmemek konusunda anlaşmışlar mıydı?

Evet kesinlikle. Ben onların bu gibi karşıtlık yaratacak meseleleri mümkün olduğunca gündeme getirmekten kaçındıkları kanısındayım. Iraklılar Arapların çoğunun Arap zirvesine katılmasını istiyorlardı.

Irak, stratejik konumunu tekrar elde ediyor ve bu çok önemliydi, ayrıca bence Iraklıların Arap Birliği zirvesine ev sahipliği edebilmeleri, bunu Irak topraklarına taşıyabilmeleri de bir başarıdır ancak bu kanımca çok uzun sürmeyecektir.

Ancak Bahreyn’e geldiğimizde, görüyoruz ki orada sadece yönetime karşı barışçıl gösteriler söz konusu ve gayet kanuni şeyler istiyorlar, kralı devirmeyi değil. Anayasal haklar olarak ne istiyorlarsa saygı duyulması ve onlara sağlanması gereken şeyler.

Sayın Musevi, Batı’da bazı kuruluşların, organizasyonların, insanların İsrail’in yasadışı hareketlerine karşıtlıklarını göstermek için ilk adım olarak İsrail ürünlerini boykot etmeyi dile getirdiğini görüyoruz, ancak Arap Birliği’nde böylesi bir çaba yok. Mahmud Abbas Filistin meselesinde Arap Birliğini Kudüs’ü iki devletli bir çözüme itmek istediklerini söylüyordu, en azından ona göre bu önceliklerden birisiydi. Ancak Arap Birliği’nde bu oldu mu?

Kesinlikle hayır. Oybirliğiyle Filistin meselesine destek verme kararı alındığını duymuş olsak da, görüyoruz ki, Batılılar ve bazı insanlar Filistin’de gerçekte ne olduğunun farkında, insanları İsrailli akademisyenleri ve İsrail ürünlerini boykota çağırıyorlar ancak Arap Dünyasında bir şey göremiyoruz.

Size çok basit bir şey söyleyeceğim; herkes yakın bir gelecekte alenen görecek ki, bölgedeki insanlar, işaretler ve tüm kılavuzlar İsrail’e doğru yöneleceklerdir. Çok zaman almayacaktır bu, çok eminim, bu derin ve sarsılmaz bir görüş, bir tür akın göreceğiz, insanlar, kitleler dünyanın bu bölümünde İsrail’e işgalci güç olarak bakacaktır.

Liderler, koltuklarında, tahtlarında, bulundukları pozisyonlarda kaldıkları sürece direniş güçlerine komplo kurmamaları, direniş eksenine karşı hile yapmamaları istenecektir onlardan ve kanımca bu konuda halkın yapabileceği çok şey var ve yapacaklar.

Yapacaklar çünkü istekleri bu yönde, çözüm orada ve Filistin’in gerçekten özgürleştiğini görmek için çok zaman beklemeyeceğiz.

 

Presstv.ir internet sitesinde yayınlanan bu röportaj Hüseyin Beheşti tarafından medyasafak.com için tercüme edilmiştir.