İsrail Şii Ekseninin Zayıflamasından Memnun

İsrail Şii Ekseninin Zayıflamasından Memnun
“Arap dünyasındaki ayaklanmaların yarattığı avantajlar neden oldukları riskleri geçmiş durumda. Şii ekseninin özellikle de Suriye iç savaşının sonucu olarak zayıflatılmış oluşu İsrail’in Ortadoğu’daki manevra imkânını artırmış ve Sünni eksen ile işbirliği fırsatımızı geliştirmiştir.”

 

 

Ali Haydar

 

uprootedpalestinians.wordpress.com

 

İsrail'in stratejik geleceği hakkında yakınlarda yayınlanan bir raporda, İsrail sınırlarında istikrarsızlık doğuracağı korkusu da dillendirilmekle birlikte Ortadoğu'da yaşanan Sünni-Şii gerginliği olumlu olarak değerlendirdi.

 

İsrailli Tümgeneral Amos Yadlin “İsrail için 2013-2014 Stratejik Araştırması” isimli bu raporunu şu cümlelerle bitiriyor:

 

“2013 yılında İsrail ulusal güvenlik dengesi genel anlamda olumluydu. Bunun aksine 2014 yılının ikinci yarısında karışık ve sorunlu süreçler bölgede bizi bekliyor. Bunlar arasında İran'ın nükleer programıyla uğraşmak, İsrail-Filistin çatışmasını çözme çabası, Arap dünyasındaki ayaklanma ve ABD'nin Ortadoğu'da ağırlığını azaltması gibi İsrail'in güvenliğine ciddi tehditler doğurabilecek konular yer almaktadır.”

 

İsrail Ulusal Güvenlik Enstitüsü tarafından basılan bu araştırmada, Suriye ordusunun iç savaşla meşgul olması gibi İsrail'in ulusal güvenlik dengesi açısından olumlu sayılan etkenler da sıralanmakta. Raporda “Bu çatışmanın neticesi olarak Suriye ordusu çok ciddi biçimde zayıflatıldı. Pek çok askerini ve malzemesini kaybetti ve kimyasal silahları da sökülme aşamasına girdi” deniliyor.

 

Araştırmada ayrıca “Hizbullah'ın Suriye'deki savaşla meşgul olmasına” işaret edilerek “İsrail tarafından Suriye'den Lübnan'a aktarılan gelişmiş silah yüklü konvoyların vurulmasının karşılıksız bırakılmasına” dikkat çekiliyor.

 

Rapora göre başka bir olumlu nokta da İran ekonomisinin yaptırımlarla ciddi zarar alması ve Mahmud Ahmedinejad yönetiminin sergilediği zayıf ekonomik idare. İran'ın ekonomik durumunun nükleer silah üretilmesi politikasına da engel olduğu iddia ediliyor.

 

Araştırma Mısır'daki Müslüman Kardeşler rejiminin askeri bir darbeyle devrilmesinden de olumlu bir hava ile bahsediyor ve bu durumun “Mısır ordusunu tekrar direksiyon başına getirdiği” kaydediliyor.

 

Yadlin ayrıca “ılımlı Sünni dünyası”na mensup Arap devletlerinin ve özellikle Körfez rejimlerinin İran, Suriye ve Mısır'daki gelişmeleri İsrail ile benzer bir şekilde algılamalarından kaynaklı olarak iki taraf arasında geniş bir çıkar uyuşmasının ortaya çıktığına da dikkat çekiyor.

 

İsrail lehine olan bu dengeye zarar veren olumsuz süreçler ise Yadlin'e göre Yahudi devletinin politik ve güvenlik seviyelerinde yüzleştiği dört temel mesele etrafında şekilleniyor: İran'ın nükleer programı, İsrail-Filistin siyasi süreci, ABD'nin Ortadoğu politikası ve Suriye, Mısır, Ürdün ve Lübnan'daki merkezi hükümetlerin zayıflamasının İsrail ulusal güvenliğine olan yansımaları.

 

 

İsrail'i Bekleyen Riskler

 

Raporda İran ve dünya güçleri arasında yapılacak bir anlaşmanın doğuracağı tehlikelere dikkat çekilerek bunun İran'a nükleer silah üretme fırsatı sağlayacağı iddia ediliyor ve ABD'nin Ortadoğu politikasının İsrail için bir meydan okuma doğurabileceği belirtiliyor. Amerikan politikalarında, Asya'ya daha fazla ilgi göstermek ve Ortadoğu'daki etkisinin zayıflaması şeklinde tezahür eden yeni bir değişimin olduğu iddia ediliyor ve bu durumun ABD'nin Suriye karşısında silah kullanmayıp bunun yerine diplomasiye ağırlık vermesiyle açığa çıktığı kaydediliyor.

 

 

Stratejik Faydalar

 

Araştırmanın kalbinde yer alan temel soru, sürmekte olan bu Arap ayaklanmasında, özellikle de Müslüman Kardeşler'in düşüşünden sonra geriye hangi alternatifin kalacağı ve hâkim olacağı.

 

Raporda askeri diktatörlüklerin geri dönüşünden -Mısır'da olduğu gibi- zayıflamış rejimlere ve El Kaide ve cihadçı selefilik gibi aşırılıkçı akımların güçlenmesine kadar farklılık gösteren bir dizi senaryoya yer veriliyor. Suriye'deki hadiselerin son iki ihtimali birleştirdiği ve bunun bölgesel güç dengesine etkide bulunmasının kesin olduğu belirtiliyor.

 

Rapor bu gelişmelerin İsrail için hem risk hem de fayda içerdiğini iddia ediyor. “Civar ülkelerdeki merkezi hükümetlerin zayıflamasının silahlı devlet dışı grupların sınır bölgelerine sızması ihtimalini arttıracağı ve bu durumun güvenlik problemini daha kronik hale getireceği” kaydediliyor.

 

Araştırmada “Terörist gruplarca İsrail sınırlarında gerçekleştirilecek eylemlerde artış gözlemlenmesinin henüz stratejik bir tehdit haline gelmediği” de vurgulanıyor ve şunların altı çiziliyor:

 

“Arap dünyasındaki ayaklanmaların yarattığı avantajlar neden oldukları riskleri geçmiş durumda. Şii ekseninin özellikle de Suriye iç savaşının sonucu olarak zayıflatılmış oluşu İsrail'in Ortadoğu'daki manevra imkânını artırmış ve Sünni eksen ile işbirliği fırsatımızı geliştirmiştir.”

 

 

Çev: Ozan Kemal Sarıalioğlu

 

medyasafak.com