Hariri ve Sakr Suriye'de suçüstü yakalandı

Hariri ve Sakr Suriye'de suçüstü yakalandı
Gelecek Partisi (El Müstakbel) milletvekili Ukab Sakr’ın kahramanlıkları, Suriyeli muhalif savaşçılara silah temin etmekle sınırlı değil. El Ahbar’ın elde ettiği kayıtlar onun, Suriye’de askeri operasyonların yürütülmesini yakından izlemedeki, hatta Türkiye ve Lübnan çapına yayılan askeri operasyon odalarını kişisel olarak yönetmedeki merkezi rolüne de ışık tuttu.

Hariri ve Sakr suçüstü yakalandı

 

Rıdvan Murteza

 

El Ahbar

 

Gelecek Partisi (El Müstakbel) milletvekili Ukab Sakr'ın kahramanlıkları, Suriyeli muhalif savaşçılara silah temin etmekle sınırlı değil. El Ahbar'ın elde ettiği kayıtlar onun, Suriye'de askeri operasyonların yürütülmesini yakından izlemedeki, hatta Türkiye ve Lübnan çapına yayılan askeri operasyon odalarını kişisel olarak yönetmedeki merkezi rolüne de ışık tuttu.

 

El Ahbar'a, suçlarını ortaya koyan Hariri-Sakr telefon kayıtlarını sağlayan kaynak – Sakr'ın Türkiye'deki askeri merkezlerinden birinde çalışmış eski bir çalışma arkadaşı – kayıtların geri kalanının yayınlanması için tek bir şart öne sürdü: [elinizde olanı] daha fazlasını elde etmek için yayınlayın.”

 

Kayıtların ilk parçası, eski başbakan Saad Hariri ile Gelecek Partisi milletvekili Ukab Sakr'ın Suriye'de süregiden kanlı çatışmadaki rolünü ortaya koyacak yeterince kanıt içeriyordu. El Ahbar'ın bu hafta başında ortaya çıkardığı üzere, Sakr ve Hariri silahlı Suriye muhalefetine silah ve lojistik destek sağladığı gibi, askeri operasyonları da uzaktan yürütüyor ve Suriye'deki iç savaşı, yan hasarı çok az düşünerek veya hiç düşünmeden kendi çıkarlarının peşinden koşmak için kullandıkları düşünülüyor.

 

Kaynak, halen “baskıcı rejime karşı savaşan” Suriye muhalefeti tarafında kaldığını teyit etse de, hem rejime hem de muhalefete gönderme yaparak “Şimdi iki taraf da beni istemiyor” dedi.

 

Kaynak, Sakr'la bağlantısı olduğu iddiasını, El Ahbar'a Gelecek Partisi milletvekiliyle çeşitli yerlerde çekilmiş özel fotoğraflar sunarak destekledi ve Sakr'la Türkiye'deki sözde “devrimci operasyon odalarında” bir yıldan daha uzun bir süre boyunca çalışırken tanık olduğu olaylardan ayrıntılı bir şekilde bahsetti.

 

Kaynak, bu odaların niteliğini ve çoğu kez orada olan veya onları denetleyen insan tarzını açıklayarak, silahlı Suriye muhalefetinin liderlerinin bu odalarda Sakr'la ve Katar, Türkiye ve Suudi Arabistan'dan temsilcilerle periyodik olarak bir araya geldiğine işaret etti.

 

Kaynağa göre temsilciler sık sık girdiler, bazen de talimatlar ve genel rehberlik sağlıyor. Örneğin bir temsilci, özellikle bu alanda pek çok hata yapılması nedeniyle, belli bir yere uygun tipte cephanelik tedarik edilmesi ihtiyacı üzerine müdahale edebiliyor.

 

Örneğin bir vesileyle, elinde sadece Kalaşnikof tüfekleri olan savaşçılara Rus yapımı “Val” saldırı tüfekleri gönderilmiş. Bu nedenle sevkıyatlar, doğru kargonun doğru yere ulaşmasını ve gönderilen cephaneliğin önceden gönderilmiş olan silahlarla eşleşmesini sağlayacak şekilde çifte kontrolden geçiyor.

 

Daha sonra, yakalanmaları veya pusuya düşmeleri halinde infilak edebilecek patlayıcılara sahip silahları taşıyan tedarik kamyonlarının donatılmasına ilişkin talimatlar veriliyor. Uygulanan katı önlemlerin arasında, tek bir mermi veya kovanın kaybedilmesinden sorumlu olabilecek herkesin disipline edilmesi de var.

 

Kaynak daha sonra operasyon odalarının Lübnan'da da var olduğunu açığa çıkardı ve bunların “Suriye devrimine aktif bir şekilde müdahil olduğunu” ve doğrudan Türkiye'ye bağlı olduğunu söyledi. Kuzey Lübnan'da böyle bir odanın, altı Suriyeli ve birkaç Lübnanlı tarafından yönetildiğini ifade etti. 

 

Kaynağa göre Lübnan'a gelen Suriyeli liderler genellikle Fakra'da, Cebel-i Lübnan bölgesinde bulunan bir villada kabul ediliyor. Kaynak, başka gençlerle birlikte Lübnan'a yaptığı ziyaretlerden birinde, bahsi geçen villada kalmış. Kaynak, nakit para aldıklarını ve büyük meblağlar alınacağı zaman bir kişinin “Fakra'ya gittiğini veya Fakra'dan geldiğini” söylemenin yaygın olduğunu söyledi.

 

Bir dizi vesileyle Türkiye'yi ziyaret etmiş olan emekli bir Lübnanlı subayın, bu ofisin yönetilmesinden sorumlu olduğunu söyledi. Aynı subay, Suriye'deki belli bölgelere yapılan silah sevkıyatını incelemek üzere sık sık Türkiye'deki operasyon odasıyla temas kurmuş. Kaynak, milletvekili Sakr'ın kendilerine, subayın istediği herşeyi yapma “talimatı verdiğini” de söyledi.

 

Kaynak El Ahbar'a, milletvekili Sakr'ın para transferi için, işlemlerinin çoğunu yasadışı yoldan yapan ve bu yüzden izlenemeyen bir para transferi şirketi olan S.'yi kullandığını söyledi.

 

Kaynak, Sakr'ın, Libya'dan silah taşırken Kuzey Lübnan'da el konulan Lütfullah II gemisiyle bağlantısına ilişkin olarak, Suriye Ulusal Konseyi (SUK) üyelerinin Libyalı kişiler ve Albay Malik el-Kürdi ile anlaşmalı olarak silah kaçakçılığının içinde olduğunu söyledi.

 

Bunula birlikte Sakr'ın veya yukarıda sözü edilen emekli subayın işin içinde olduğunu reddetti ve Sakr'ın o gün “küplere bindiğini” ve SUK'a Suriye hükümetinin sızdığı suçlamasında bulunduğunu söyledi.

 

Kaynak ayrıca, Lübnan İç Güvenlik Kuvvetleri Enformasyon Bürosu'nun başında bulunan Vissam el-Hassan ile Sakr arasında, başka kişilere yaklaşımları bakımından ayrım yaptı.

 

Hassan'ın “devrime çok şey verdiğini” ve “çoğu kez silah kaçakçılığı nedeniyle tutuklanan kişilere yardım ederek serbest bırakılmalarını sağladığını” söyledi.

 

Kaynağa göre Hassan ayrıca Lübnan'a gönderilen Suriyelilerle bir araya geldi ve Humus'ta tutsak edilen Fransız gazetecilerin kaçırılmasında rol oynadı.

 

Kaynak Sakr'ın ise, etrafındaki kişilere kinci bir şekilde davrandığını söyledi.

 

Sakr'ın birine kızdığı zaman onu, en tehlikeli bölgelerden ikisi olan Humus veya Halep'ten birindeki cephe hatlarında savaşmaya gönderdiğini söyledi ve onunla birlikte çalışan üç gencin sonunda bu misyonlarda öldüğünü ekledi.

 

El Ahbar'a verdiği bir başka beyanat, Lazkiye'deki isyancılar için silah tedariği görevlisi işlevi gören genç bir adam olan, Ebu Fadıl diye de bilinen Hüsam Kaddur. Kaynak, Lübnan milletvekilinin muhtemelen Kaddur'u bazı roketleri test etmek için gönderdiğini söyledi, “fakat o bir sedye üzerinde geri geldi ve halen yoğun bakımda” dedi.

 

Kaynak bu durumu, Sakr'ın Ebu Fadıl'dan Haffa bölgesinde ateşlenmiş olan roketlerin görüntülerini getirmesini istemesiyle açıkladı ve ısrarla “Ukab, rejim askerlerinin bölgede radarlarının ve güdümlü füzelerinin olduğunu çok iyi biliyordu ve buraya anında roket atışıyla karşılık verdi” diyerek Sakr'ı “genç adamı ölüme göndermekle” suçladı.

 

Hatta kaynak, Sakr'ın “normalde yarım saat içinde gelen ambulanslarının olduğunu” öne sürdü ve o gün ambulansların “gelmesinin yarım saat sürdüğünü” söyledi.

 

El Ahbar bugün uçaksavar ve tanksavar silahlarının incelendiği, ilave olarak da makineli tüfekler, makineli tüfek mermileri ve RPG toplarının istendiği, tanımlanamayan bir kişiyle yapılan telefon görüşmelerinin bant çözümlemesini yayınladı.

 

Ses kayıt uzmanları, ikinci kişinin kimliğini teyit edemedi. Bir uzman bu kişinin Saad Hariri olduğunu ileri sürerken, diğerleri buna katılmadı.

 

İkinci kayıt: Gelişmiş silahlara ihtiyacımız var

 

Tanımlanamayan ses: Alo.

 

Ukab Sakr: Alo.

 

TS: Evet kardeşim.

 

US: Evet.

 

TS: Ne gerekli, neye ihtiyacınız var?

 

US: Halep, Halep kırsalı ve İdlib bölgesi için makineli tüfeklere, mermilere, PKC [makineli tüfek] mermilerine, RPG toplarına ve daha gelişkin silahlara ihtiyacımız var.

 

TS: Özel olarak hangi bölgeler?

 

US: Halep ve Halep kırsalı, [ve] Azez ve çevre bölgeler. İdlib'de kuşatma altında olan bölgeler var; bir çok bölge şu anda yoğun saldırı altında. Siparişin mümkün olan en kısa zaman içinde teslim edilmesi gerekiyor.

 

TS: Peki, fakat özel olarak hangi gelişmiş silahlar?

 

US: Bilmiyorum. Özel bir şey yok. Fakat sipariş genelde uçaksavar ve tanksavar [silahlarını], yanında da sıradan veya hafif-orta silahları içeriyor.

 

TS: Tamam, tamam.

 

Üçüncü kayıt: Sakr ve Mokdad operasyon odasında

 

Ebu Reşad (Hama ve civarında tedariklerden sorumlu kişi): Es-selamu aleykum.

 

Louai el-Mokdad (Özgür Suriye Ordusu Yüksek Konseyi sözcüsü): Aleyku es-selam canım, nasılsın?

 

ER: Bay Louai?

 

LM: Evet, nasıl gidiyor?

 

ER: Nasılsın?

 

LM: [İyiyim], Allah seni korusun, yeni bir şey var mı?

 

ER: Adamların nerede?

 

LM: Evet kardeşim, bir odadayız, ben, Bay Ukab ve bütün adamlar burada. Orada durumlar nasıl?

 

ER: Ukab'ın yakınlarında olması iyi, çünkü herşey kötü gidiyor. Çok çok acil, tahmin edebileceğinden daha acil. Çok sert çatışmalar oluyor ve bize yönelik saldırılar epey yoğunlaştı.

 

LM: Peki. Hepimiz seni odada duyabiliyoruz, Bay Ukab da burada, o da seni duyuyor.

 

US: Durumunuz daha mı kötüleşti? Dünden ve önceki günden daha mı kötü?

 

ER: Topçu ateşleri ve çatışmalar epey yoğunlaştı. Durum çok acil. Acil yardıma ihtiyacımız var.

 

US: Tamam, neredesiniz? Hama'da mı, İdlib'de mi?

 

ER: Hama'da ve İdlib'de.

 

US: Miktarları arttırmamıza mı ihtiyaç duyuyorsunuz? Gönderdiğimiz miktarların yeterli olmadığını mı kastediyorsun?

 

ER: Evet, evet, miktarları arttırın.

 

LM (odada US ile konuşarak): Siz ne düşünüyorsunuz? Miktarları arttırmalı mıyız?

 

US: Hayır, miktarları son kez arttıralım.

 

US (ER'ye): Ebu Reşad, ben içerideki bir sürü kişiden rapor aldım, hepsi de aynı şeyi söylüyor, durumun yoğunluğunu artacağını söylüyor. Şimdi adamlara, miktarı mümkün olduğunca arttırmaları talimatı vereceğim, çünkü içinde olduğunuz durumu biliyorum. Epey tehlikedesiniz.

 

LM: Hemen şimdi sizi listeye ekleyeceğim. Adamlar şimdi, hemen listeye ekleyecekler. Endişelenme.

 

Çev: Selim Sezer

 

medyasafak.com