Müslümanların ilk kıblesi Siyonistlerin tehdidi altında… Ümmet nerede?

Müslümanların ilk kıblesi Siyonistlerin tehdidi altında… Ümmet nerede?
Siyonistlerin Filistin’i işgal etmesi ve 1948 Filistin Nakba’sı sürecinde BM Genel Kurulu, Filistin topraklarını bölen, kabul edilemez nitelikli 181 no’lu kararı yayınladı. O tarihten bu yana İsrailliler, bu kutsal topraklarda fesada yol açıyor.

 

Ali Matar

 

Alahednews.com

 

 

Siyonistlerin Filistin'i işgal etmesi ve 1948 Filistin Nakba'sı sürecinde BM Genel Kurulu, Filistin topraklarını bölen, kabul edilemez nitelikli 181 no'lu kararı yayınladı. O tarihten bu yana İsrailliler, bu kutsal topraklarda fesada yol açıyor.

 


İşgalciler Filistinlileri öldürdü ve ve haklarına el koydu. Arapların utanç verici sessizliklerinden de yararlanarak Kudüs'ü Yahudileştirmeye çalıştılar ve hâlâ da çalışıyorlar. İsrailli işgalci devamlı olarak, Mescid-i Aksa üzerinde kendi otoritesini kabul ettirmeye çalışıyor ve Knesset kararını açıklayarak Ürdün devletini çekilmeye zorluyor. Bu, topyekün Yahudileştirme için yolu döşeyen bir plan.

 


İşgalcinin, Beyt'ül Makdis ve Kudüslüler hakkındaki tüm kararlarını güç ve baskı yoluyla uygulayarak caminin ve avlularının kontrolünü etkin bir şekilde ele geçirdikten sonra, Mescid-i Aksa'yı bölme planlarını uygulamak istediğini bütün dünya açıkça görüyor.



Bu, işgalcinin işgal ettiği toprakların belirli noktalarını değiştirmesine ve kendi inançlarını ülke halkına dayatmasına izin vermeyen uluslararası hukukun askeri işgale ilişkin hükümlerine tamamen aykırıdır.



İsrail uluslararası hukuku iki kere ihlal etmiştir: önce, Filistin topraklarını işgal ederek, arkasından da Kudüs muhafızlarını Ürdün'deki Vakıflar, Kutsal Mabetler ve İslami İşler Bakanlığı'yla bağlantılı Vakıflar Bakanlığı'ndan çıkarmaya çalışarak. Oysa bu ilişki, Filistin ve Ürdün arasında imzalanan ve Ürdün'e Filistin'deki “Kutsal Mekanların ve Kudüs'ün savunulması” ve muhafızlığı hakkını veren anlaşma sonrasında meşru ve yasaldı.  Bu anlaşma, zarar verilemeyecek ve kutsallığına halel getirilemeyecek Müslüman ve Hristiyan kutsal mekanlarından biri olan Kudüs'ün kontrolünün işgalcilerin eline geçmesini engellemek için imzalanmıştı.



Yasal olarak, İsrail topluluğunun uluslararası hukuku ihlal etmemesi, Kudüs-i Şerif'in simgelerini değiştirmemesi ve Mescid-i Aksa'ya karşı ihlalde bulunmaması için aşağıdaki şartların uygulanması gerekir:



1) İsrail yetkilileri işgal yetkilileri olarak görülmelidir, çünkü uluslararası hukuka göre bir ordu, üzerinde egemenlik hakkına sahip olmadığı toprakların fiili kontrolünü ele aldığı zaman bu bir işgaldir. 1907 Lahey Düzenlemeleri işgali şu şekilde tanımlar: “Bir ülke toprağı, etkin bir şekilde düşman ordunun kontrolüne geçtiği zaman bu bir işgaldir.” 



2) Siyonist topluluk halen Dördüncü Cenevre Sözleşmesini uygulamayı reddediyor ve 1907 Lahey Sözleşmesi hükümlerini uygulamayı kabul ediyor. 181 nolu taksim kararı Filistin'in işgal edildiğini ve ve işgal ordusunun Filistin'de askeri bir yönetim kurmuş olan düşman ordu olduğunu teyit ettiğinden, işgal yetkilileri işgalle ilgili uluslararası kanunlara uymalı ve onları uygulamalıdır.

 

3) Kudüs'ün statüsü devletler hukukunun prensiplerine, kurallarına ve hükümlerine uygun bir şekilde, özel olarak da 1899 ve 1907 Lahey Sözleşmelerine, Ağustos 1949'da imzalanan Dördüncü Cenevre Sözleşmesine ve uluslararası savaş hukukuyla ilgili uluslararası anlaşmalara uygun bir şekilde belirlenmiştir. Bu sözleşmelerin hepsi Filistin topraklarının işgal edildiğini ve bu toprakların, egemenlikleri ve bağımsızlıkları İsrailli işgalciler tarafından ellerinden alınmış Filistin halkına ait olduğunu teyit eder.  Bu nedenle işgal ordusunun kendi yasalarını Filistin halkına, hele hele onları Yahudileştirmeyi amaçlayarak dayatmasına izin verilemez.

 

Yukarıda bahsedilenler, Siyonist topluluğun kendi iktidarını Filistinli otoriteler üzerinde güç kullanarak kabul ettirdiğini, bu nedenle de uluslararası hukuku ihlal ettiğini doğrulamaktadır – özellikle de insanlık bakımından ve dini inançların ve kutsal mekanların, bütün dini kurallara ve normlara saygı gösterecek ve onlara uyacak şekilde ele alınması gerekliliği bakımından.

 

İsrail işgali, Filistinlilere ve Mescid-i Aksa'ya karşı düşmanca politikalar uygulamaya devam ediyor ve insan haklarına, inanç özgürlüğüne, her tür ırk ayrımcılığının kaldırılmasına ilişkin uluslararası anlaşmaya ve Birleşmiş Milletlerin 1960 tarihli ve 1514 sayılı Genel Kurul kararına (sömürgeleştirilmiş ülkelere ve halklara bağımsızlık verilmesine ilişkin beyanname) aykırı olan, bölücü, ırkçı politikalarıyla uyumlu bir şekilde Kudüs'ü Yahudileştirmeye çalışmaya devam ediyor.

 

Aynı zamanda Birleşmiş Milletler'in, 22 Kasım 2013 tarihinde Genel Kurul ve Sosyal, Kültürel ve İnsani Haklar Komitesi'nin çoğunluğunun oylarıyla, Filistinlilere kendi kaderlerini tayin hakkı veren kararlarını da ihlal etmektedir. İsrail, aşağıdaki hükümler uyarınca, savaş hukukunu ihlal etmektedir:

 

1) Savaş hukukuna göre işgalci güç, işgal ettiği topraklar üzerinde egemenlik hakkına sahip değildir. Var olan kanunlara ve kurumlara mümkün olduğunca riayet etmesi gerekir. Bu açıdan işgalin geçici olduğu ve işgalci gücün, işgal ettiği toprakların önceki statüsünü sürdüreceği varsayılır.

 

2) Savaş hukuku, işgal güçlerinin bölgedeki yerel yönetimi koruyacağını belirtir; bu, El Aksa'nın yönetimini kendi eline almasının yasa ihlali olduğunu ortaya koymaktadır.

 

3) Lahey Sözleşmesi'nin 43. Maddesi, işgalcilere yasa ve sözleşmelere uymalarını emreder. Bu nedenle İsrail'e El Aksa'yı kontrol etme izni verilemez.

 

4) İsrailli işgalci, 1907 Lahey hükümlerinde (Madde 42-78) ve Dördüncü Cenevre Sözleşmesi'nde (Madde 27-34 ve 47-56) ana hatları çizilen yükümlülüklere uymak zorundadır.

 

Bu noktaların sunulmasından hareketle, İsrail'in bugün yaptığı şeyin uluslararası hukukun ihlali olduğunu belirtmek gerekir. İsrail ırkçılık, saldırganlık ve kötü niyetlerle hareket ediyor. Bu nedenle her düzeyde ve bütün mekanizmaların kullanılmasıyla eyleme geçilmelidir. Zira Kudüs'ün durumu tehlikeli hale gelmiştir ve Mescid-i Aksa, düşmanın Yahudileştirme girişimleri nedeniyle tehdit altındadır.

 

Çev: Selim Sezer

 

medyasafak.com