Hakikatleri söyleyen lider konuştuğunda, İsrail dikkatle dinliyor

Alwaght.com

İşgal altındaki topraklardaki İsrailliler, sabah havasına korkuyla uyandılar. Hizbullah lideri Seyid Hasan Nasrallah Pazartesi gecesi, Komutan Semir Kuntar suikastının intikamını alma sözü veren bir konuşma yaptıktan sonra İsrailli analistler ve askeri uzmanlar muhtemel misilleme senaryoları üzerine çalıştıkları huzursuz bir gece geçirirken, İsrail İşgal Güçleri de sınırdaki teyakkuz halini arttırdı.  

Yoav Zitun, Ynet News sitesinde “Hizbullah nasıl intikam alabilir” başlığıyla yayınladığı bir makalede, Hizbullah'ın misillemede bulunmasının yalnızca zaman meselesi olduğunu yazdı. Makale, Hizbullah'ın şiddetli tepkisinden doğabilecek üç temel senaryoyu sıraladı:

Birinci olarak, Hizbullah'ın geçen yıl Givati kuvvetlerine düzenlediği ve İsrail işgal güçlerinin Lübnan sınırı üzerindeki çitler boyunca sekiz metre yüksekliğinde bir ayrım duvarı inşa etme programını hızlandırmasına yol açan saldırısına değinerek, sınır yakınlarındaki kasabalardaki tahkimat planından söz etti.

İkinci olarak, işgal altındaki toprakların karşısında yer alan mülteci kamplarını olası bir askeri tehdit olarak değerlendirdi. Kamplar, Şam'den ve Deraa'dan gelen 12 bin civarında Suriyeli mülteciye evsahipliği yapıyor.  

Son, fakat önemsiz olmayan bir nokta ise makalenin Hizbullah'ı bölüklere ayrılmış ve özgüven sahibi bir ordu olarak kabul etmesiydi:

“İsrail Ordusu'na bağlı piyade tugayları, 2006'da savaştıklarından daha farklı bir Hizbullah'la karşı karşıya gelmeye uyarlanmış bir eğitim aldı. Bu tugaylar şimdi, Suriye'de edinilmiş organize savaş doktrinleri ve deneyimi temelinde koordineli savaşın nasıl yürütüleceğini bilen, makineli silahlarla kuşatma ve imha ateşi açma kapasitesine, komuta ve kontrol tekniklerine, yanısıra da insansız uçak kullanımı gibi sofistike istihbarat toplama araçlarına sahip olan tugaylarla ve müfrezelerle karşı karşıya.”

Bu itiraf, Hizbullah'ın askeri kapasitelerini ve bu kapasitelerin Filistin'deki İsrail işgal rejimi açısından oluşturduğu tehlikeyi kabul ettiği gibi, aynı zamanda Siyonistler tarafından ileri sürülen, direnişin Suriye'ye müdahil olmasının onu güçten düşürdüğü şeklindeki iddiaları da çürütüyor. Açıktır ki Hizbullah Suriye çatışmasından, Tel Aviv'i tasalandıracak pek çok deneyim elde etmiştir.

İsraillilerin altta yatan düşüncelerini belki de daha iyi yansıtan bir yazı ise, Haaretz gazetesinin durum hakkındaki analizidir. Makalesine “Nasrallah intikam sözü verdiği zaman İsrail onu dinlese iyi yapar” başlığını veren Amos Harel, Hizbullah liderinin dürüstlüğüne dair önceki deneyimlerden, bilhassa Temmuz 2006 savaşı sonrasında yaşananlardan hayli ders çıkarmış görünüyor. Buna karşın Harel, Hizbullah'ın intikamının yeni bir savaşa yol açmasının muhtemel olmadığını düşünüyor.  

Makalede, “Hizbullah'ın Semir Kuntar'ın ölümü karşısındaki misillemesi muhtemelen yeni bir savaşın kıvılcımını çakacak ölçekte olmayacaktır, fakat geçmişteki deneyimler, grubun dengelerinde onur ve imaj meselelerini hayli ciddiye aldığını gösteriyor” ibareleri okunuyor. Ancak savaş olsun veya olmasın, İsrailliler korkularını gizleyemiyor.  

Filistin Halk Kurtuluş Cephesi'nin işgal altındaki toprakların kuzeyine fırlattığı roketler Shlomi yakınlarına düşüp Nahariye'de sirenler çalarken, Nahariye belediye başkanı ve  Shlomi Bölge Meclisi başkanı Pazar günü akşam saatlerinde kendi bölgelerindeki bomba sığınaklarının açılması talimatını verdi. Yanıtın hızı, yerleşimciler arasında korkunun baskın olduğunun göstergesiydi. Onlar her zaman tetiktedir.

Medya da bu endişeli atmosferi yansıttı. Bir diğer Siyonist medya kuruluşu olan Israel Today, Seyid Nasrallah'ın konuşmasının hemen arkasından “İsrailliler bu gece itibariyle yanıtı beklemelidir” yorumunu yaptı. Jerusalem Post ise kaygılar konusunda daha netti. Gazete, “Semir Kuntar suikastının ardından İsrail'i endişelendiren büyük soru, Hizbullah'ın yanıt verip vermeyeceği ve verecekse bunun nasıl ve hangi cephede olacağı sorusu idi” ifadelerini kullandı.

Tüm bu tepkiler, liderin sözlerinin İsrailliler tarafından ciddiye alınma düzeyinin kanıtıdır. Pazartesi günkü konuşmanın en çarpıcı anlarından biri Nasrallah'ın, direnişin İsrail'in kalleşliğine yanıt verme hakkını saklı tuttuğunu vurguladığı andı.

Lider, eski esiri övdükten sonra "Şehit Semir Kuntar bizden biriydi, direnişin bir lideriydi ve İsrail tarafından öldürüldü; bu yüzden bu suikasta, uygun gördüğümüz zamanda, yerde ve biçimde cevap vereceğiz” sözünü verdi. 

Hizbullah, İsrail ordusuna yönelik nokta atışı saldırıları yoluyla, İsrail'in kendi üyelerine yönelik saldırılarından bazılarına halihazırda yanıt verdi. Bir yıl önce  Hizbullah, Suriye'deki Golan Tepeleri'nde gerçekleşen ve aralarında Hizbullah'ın şehit komutanı İmad Muğniye'nin oğlu Cihad Muğniye'in de bulunduğu direniş savaşçılarını hedef alan bir suikasta Ghacar köyü yakınlarında Givati kuvvetlerini pusuya düşürerek yanıt vermiş ve çok sayıda İsrail askerini öldürmüştü.

Ancak bu, bu tür saldırıların nihai yanıt olduğu anlamına gelmiyor. Her ne kadar İsrailliler, yaklaşık 30 yılını İsrail hapishanelerinde geçirmiş Kuntar'ın öldürülmesiyle hesaplaşmanın gerçekleştiğini ileri sürse de, Seyid Nasrallah, bu çatışmada son sözü söyleyecek olanın Hizbullah olduğunu ve hesaplaşmanın ancak direniş grubu bunu ilan ettiği zaman gerçekleşmiş olacağını, tersinin olmadığını vurguladı.  

Aynı zamanda şunu da söylemek gerekir ki, zaman ve deneyim Seyid Nasrallah'ın sözünün eri olduğunu kanıtlamıştır ve bunu en iyi bilen de, Hizbullah lideri konuştuğu zaman kulak kesilmeyi öğrenmiş olan İsraillilerdir.

www.medyasafak.net