General Şevket İkinci Bomba Patlamadan Önce Birincisini Etkisiz Hale Getirmişti / Parmaklar Mossad’ı Gösteriyor

General Şevket İkinci Bomba Patlamadan Önce Birincisini Etkisiz Hale Getirmişti / Parmaklar Mossad’ı Gösteriyor
"Şehid lider İmad Mugniye’nin arkadaşları onunla General Şevket arasında özel bir ilişkinin varlığından bahsederler. Arkadaşları onun şehadetini büyük bir kayıp olarak görüyorlar."
General Şevket İkinci Bomba Patlamadan Önce Birincisini Etkisiz Hale Getirmişti / Parmaklar Mossad’ı Gösteriyor

İsra el-Fas

 

Al-Manar

 

 “Asıf Şevket ne büyük kayıp” cümlesi, Suriye’deki “Kriz Yönetim Birimi” generallerinin şehit olmasının ardından söylenebilecek en uygun ve en somut sözdür. Silah arkadaşı olan direnişçilerle onların genel sekreteri (Hasan Nasrallah) onu ebediyet yolculuğuna uğurlarken, onunla İsrailli düşmana karşı on yıllarca süren mücadele süreci boyunca silah arkadaşı olduklarını teyit etti ve aynı zamanda bazı dalgın insanlara Suriye’nin direniş hareketini kucaklayan ve onu destekleyen tek ülke olduğunu hatırlattı.

Şehit generaller arasında rejimin dayanak noktalarından biri olan ve son yıllarda gazetelerin en fazla atıfta bulunduğu çok meşhur bir isim vardı: Cumhurbaşkanı Beşşar Esed’in eniştesi Asıf Şevket bu dönemde kamera spotlarının dışında kalan bir isimdi. Yakın arkadaşları onu tam bir devlet adamı olarak nitelemekte, az konuşan çok dinleyen birisi olarak görmekteydiler.

General Şevket, rejimin gizli ilişkilerini koordine etmek için çok zaman harcardı. Askeri istihbarat bölümü başkanı gibi birçok önemli görevde yer alan Şevket, zırhlı tugaylardan sorumluydu. Sanki bu hareketin liderlerinden biriymiş gibi kendisi Başkan Esed’in direnişin desteklenmesi gerektiği yönündeki talimatına sonuna kadar sahip çıkmıştı. Ekim 2006 savaşında belirli silahların ve ağır teçhizatın direnişe aktarılması konusuyla bizzat ilgilenmiş ve bu savaşın kahramanlarından biri olmuştu.

Şehit lider İmad Mugniye’nin arkadaşları onunla General Şevket arasında özel bir ilişkinin varlığından bahsederler. Arkadaşları onun şehadetini büyük bir kayıp olarak görüyorlar. Lübnan’da yayınlanan el-Ahbar gazetesi, Şevket ile şehit lider İmad Muğniye arasında özel bir dostluk bulunduğunu, onun Seyyid Hasan Nasrallah’la el sıkışırken eğildiğini ve ayrıca gece geç vakitlere kadar Filistin’le ilgili haberler dinlediğini söylerler.

Gazete ayrıca onun hakkında şu ifadeleri de zikretmektedir:  “Şevket, hayatının son anına kadar Filistin ve Lübnan direnişlerine ihtiyaç duydukları teçhizatı sağlama konusunda destek vermeye çalışırdı. Onun görevi sırasında direniş birlikleri ve ona bağlı görevliler Suriye’de güven içerisinde bulunurlardı. Direnişçilerin nerede kalacakları, silah ve ekipmanı nakledecek araçlar, eğitim kampları ve direnişin alt yapısının hazırlanmasına özenle eğilir, Filistin direnişiyle ilgili her ayrıntıya yakından alaka gösterirdi. Bunun yanında Filistin direnişinde önemli rol oynayan kişilerin getirtilerek en üst düzeyde kritik eğitimlerin verilmesini sağlardı.

Suikast nasıl gerçekleştirildi?

Patlamanın uzaktan kumandayla yapılmadığını söyleyen Dünya Yurt Dışında Yaşayan Araplar Örgütü Başkanı Muhammed Dırar Cammu, sahip olduğu bilginin tamamını açıklama konusunda çekingen davranırken, General Asıf Şevket’in patlayıcının birinin bulunduğu yeri ortaya çıkardığı sırada ikincisinin patladığını ifade ediyor.

El Menar Televizyonu’nun internet sitesinin kendisiyle yaptığı mülakatta Cammu, medyada çıkan Özgür Suriye Ordusu’nun suikastı gerçekleştirdiği yönündeki bilgileri kesinlikle yalanlıyor. Ona göre bu, kesinlikle haydutların ya da yol kesicilerin yapacağı türden bir eylem değil. Ona göre bu tarz bir eylem, ordu ve güvenlik birimlerinin başında olan kişilerin hareketleriyle ilgili lojistik bilgi ve uydu fotoğrafları gerektirir. Dolayısıyla suçlamaların Mossad’ın veyahut Batılı ülkelerin istihbarat servislerine yöneltilmesi son derece doğal.

Katarlı bir grup özel kuvvetler mensubunun Suriye’de özel bir operasyon yapmak üzere ülkeye girdiği yönünde Fransız Le Figaro gazetesinde çıkan haberlerle ilgili olarak Suriyeli siyasetçi bunun mümkün olabileceğini, Katarlıların istihbarat zekâsına sahip olmamakla birlikte bu işi yapan Mossad’ı finanse etme konusunda bir görev almış olabileceklerini kaydediyor.

Suriye tuzağı: Kaçan pilot ve Türk uçağının düşürülmesi

Cammu, Suriye tarafından atılan ve İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak’ı hedef alan füzenin Suriye’deki Ulusal Güvenlik binasına yerleştirilen patlayıcıya bir misilleme olduğunu belirtirken karşılıklı yapılan bu eylemlerin bölgesel bir savaşa sebebiyet verme ihtimalinin düşük olduğuna ve Suriye’nin Golan’a yerleştirdiği füzelerin içerdiği siyasi mesaja da dikkat çekti.

Siyasi mesajlarla ilgili olarak Cammu, geçtiğimiz ay düşürülen Türk uçağının, Şam’ın planladığı ve Suriye Hava kuvvetleri istihbaratının uygulamaya koyduğu bir istihbarat operasyonu olduğunu kaydetti. Cammu ayrıca Mossad ajanlarının, Ürdünlü ve Türk ajanlarla koordinasyon içerisinde Şam, Halep ve Lazkiye arasında mekik dokuduklarına dair ellerinde veri bulunduğunu belirterek bu ajanları Suriye istihbaratının takibe aldığını, Suriye yönetiminin elinde Suriye uçaklarına ilişkin verilerle Amman’a kaçan pilotun yaptıklarına ilişkin önceden bilgi bulunduğunu söyledi.

Cammu, Türklerin Suriyeli pilotun Amman’daki askeri havalana inişinin hemen ardından veriyi çok kısa bir sürede alarak kendi sistemlerine kopyaladığını, buna göre bir plan hazırlandığını, Türk uçaklarının Suriye kodlarına sahip olması nedeniyle uçaklarının Suriye hava savunma sistemleri tarafından fark edilmeyeceklerini sandıklarını kaydetti. Hâlbuki Türklerin, Suriye’nin Türkiye’yi kendi topraklarına çekerek ilgililere siyasi bir mesaj vermek amacıyla kendilerini tuzağa düşürdüğünden haberleri yoktu.

Önümüzdeki on gün içerisinde fabrikasyon bilgiler ve videolar ortaya atılacak

Mülakatta Cammu, Suriye’ye karşı başlatılan psikolojik savaşa değinerek bazı Arap ve Batılı kanalların önümüzdeki on gün içerisinde Özgür Suriye Ordusu’nun gerçekleştirdiği askeri operasyonları hakkında daha önce hazırlanan tahrip ve korkutma amaçlı videolar yayınlayacağına, bu videolarda sanki Özgür Suriye Ordusu Başkan Esed’in sarayını ele geçirmiş gibi haberler verileceğine dikkat çekti.

Muhammed Dırar Cammu, Henri Kissinger’ın ABD’nin mezhepçiliği Suriye ordusuna intikal ettirmedeki başarısızlığına dair sözlerini hatırlatarak, Amerikalıların yenilgiyi kabul ettiklerini, ancak bunu kesinlikle açıkça kabule yanaşmayacaklarını, zira herhangi bir anlaşmayı kabul etmeden önce gelen bir tür statüko bulunduğunu, bunun da başkanlık seçimleri ve ekonomik kriz gibi büyük badirelerle karşı karşıya bulunan Amerikan yönetiminin gerçekleştirmekten aciz kaldığı meseleler olduğunu kaydetti.

Cammu, mülakatına son verirken savaşlardaki şansın son derece az olabileceğini ancak yine de savaşın her türlü ihtimale açık olduğunu belirtirken bunun en önemli göstergesinin BM Güvenlik Konseyi’nde ortaya çıkan yeni siyasi denge olduğunu, Konsey’in tarihinde ilk defa üç kez üst üste veto kullandığına işaret etti. 

medyaşafak