Dr. İsam el-İmad: Selefiliğe 100 soru (7)

Dr. İsam el-İmad: Selefiliğe 100 soru (7)
Medya Şafak olarak, Nasr TV'de yayınlanmış olan "Selefiliğe 100 Soru" programlarının tam çevirisini sırayla sunuyoruz.

 

 

Nasrtv.com

 

 

1968'de Yemen'de dünyaya gelen İsam el-İmad, Suudi Arabistan üniversitelerinde tahsil görmüş ve Bin Baz gibi önde gelen Selefi ulemasından ders almış bir Vahhabi âlimi iken, Şia ile tanışmasının ardından bu mezhebe geçmişti. 1989 yılından beri Kum'da tahsilini sürdüren Dr. İsam el-İmad pek çok kitap kaleme almış önemli bir muhakkiktir.

 

Medya Şafak olarak, Nasr TV'de yayınlanmış olan "Selefiliğe 100 Soru" programlarının tam çevirisini sırayla sunuyoruz.

 

 

 

24. mesele: İslam tarihi ile niçin oynuyorsunuz?

 

 

Bismillahirrahmanirrahim. Salat ve Selam Allah'ın Rasulüne ve onun tertemiz Âl'ine olsun.

 

Dikkat çekmek istediğim bir mesele de, Şeyh Dımeşki tarafından kaleme alınan Fatıma Zehra (a.s.) hakkındaki bir makaledir. Hayretle okuduğum makalede, Hz. Fatıma'nın evine düzenlenen saldırının gerçekliği şüpheli gösterilerek Ebubekir'in suçsuz olduğu yönünde algı oluşturulmaya çalışılıyor.

 

Açıkça söylemek istiyorum ki, Vehhabi medreselerinin yetiştirdiği bir Selefi olarak ben ve arkadaşlarım, Ebubekir'in Hz. Fatıma'ya (a.s.) yaptıklarından dolayı böbürleniyor, hatta bununla ilgili kasideler ezberliyorduk. Öyle zannediyorum ki Dımeşki, dünyada hızla yayılan müstebsir (sonradan Şii olanlar) hareketini ve insanların ilk halifeyi Hz. Fatıma'ya karşı hatalı bulmaya başladıklarını görünce, saldırı hadisesini ört bas ederek algıları yönlendirmeye çalışıyor.

 

Ben de Şeyh Dımeşki'ye Allah'tan kork diyorum! İmam Buhari'yi mi sorguluyorsun? Buhari de "Fatıma (a.s.) öldüğünde Ebubekir ve Ömer'e kızgındı, namazını kıldırmalarına izin vermedi" diyor. Ben bugünden, 30 yıl öncesinden ya da İbn Teymiyye'nin yaşadığı dönemden bahsetmiyorum. Ben Seyyide Fatıma'nın zamanından bahsediyorum!

 

Dünyada bir hidayet hareketi baş gösterdi ve Hz. Fatıma Zehra'nın evine düzenlenen saldırı sebebiyle milyonlarca insan bugün Ehl-i Beyt mezhebine yönelmeye başladı. Çünkü insanlar, Hz. Muhammed'in kızının başına ne geldiğini soruşturmaya başladı. Buna karşın Dımeşki ne yaptı? Saldırının efsane olduğunu öne sürdü. Öyleyse sen Buhari, Müslim ve Kutub-i Sitte'den şüphe ediyorsun. Peki İbn Teymiyye'nin "Fatıma'nın evine baskın düzenlendi" sözüne ne diyeceksin? Bu demek oluyor ki siz İslam tarihi ile oynuyorsunuz. 

 

Saldırı hadisesi, insanlar üzerinde büyük etki uyandırmayan İbn Teymiyye döneminde kabul ediliyor, ne var ki insanlar akın akın gerçek yola gelmeye başladığında tarih sorgulanıyor ve reddediliyor. Bu apaçık bir şekilde  İslam tarihi ile oynamaktır. Bundan dolayı vereceğiniz hesap için Allah'tan korkun!

 

 

 

25. mesele: Hz. Muhammed'in (s.a.a.) evini niçin ateşe verdiler?

 

 

Dımeşki'nin meselesi ile devam edelim. Dımeşki ve Şeyh Aid el-Karani gibi bağımsız alimler, Hz. Zehra'nın evine düzenlenen saldırı olayının artık insanlar tarafından açığa çıkarıldığını, büyük kitleleri etkisi altında bırakmaya başladığını ve "Fatıma'nın ışığı ile hidayete kavuştum" başlıklı yazıların arttığını görmeye başladılar. Bu Ehl-i Beyt'e dönüş hareketinin akabinde, söz konusu alimler saldırı olayını esastan sorgulamaya başladılar. Allah'tan korkun! Siz kendi aranızda tartışarak hatada ısrar ediyorsunuz. Diyorlar ki, "Rafıziler (Allah onlara lanet etsin), Fatıma'nın kaburgaları kırıldı" diyorlar. Ben de diyorum ki, siz mugalata (demagoji, safsata) ediyorsunuz. Mugalata, hepinizin bildiği gibi şeytanın fikridir. İlk mugalata eden şeytandır.

 

Saldırıyı sorgulayan alimler, Ebubekir'in Hz. Fatıma'nın evini bastığını kabul ediyor, ancak O'nun kaburgalarının kırılmadığını öne sürüyorlar. Soruyorum size, saldırının kendisi kınamak için başlı başına yeterli bir kabahat değil midir? Askeri güçler evinize baskın düzenlese ve o sırada biri gelip camlar kırılmamış sorun yok dese, bu mugalata değil midir? Saldırının doğasında kırıp dökmek vardır. Bu ister ev eşyası ister insan vücudu olsun, saldırı hasara yol açar. Siz çıkıp saldırdı ama bir şey olmadı diyorsunuz. Dikkat edin de şeytan aklınızla oynamasın. Dönüp kendinize bir sorun bakalım, Fatıma'nın evine niçin saldırıldı ve yakılmakla tehdit edildi?

 

Rasulullah (s.a.a.) hayattayken oraya (Fatıma'nın evi) Muhammed bin Abdullah'ın evi demiştir. Buna karşın birinci halife ile ikinci halife bu eve saldırıyor. Peygamber kızının evine taziye için gitmek yerine, Fatıma'nın evini ateşe vermeye gittiler! Bu, kendimize sormamız gereken bir sorun değil midir? Bu soruyu sormak varken, Hz. Fatıma'nın kaburgalarının kırılıp kırılmadığı meselesi ile akıllarını meşgul ediyorlar.  Muhammed bin Abdullah'ın (s.a.a.) evinin niçin ateşe verildiğini sorun kendinize.

 

Bu iki halifenin taziye için Rasulullah'ın (s.a.a) kızının evine gitmesi gerekmiyor muydu? Babasını kaybeden bir insana taziyede bulunmak ve tesliyet arz etmek Peygamber sünneti değil midir? Onlar ise, teselli vermek yerine Hz. Fatıma'nın evine bir avuç ateş bırakmayı tercih ettiler.

 

 

 

26. mesele: Hz. Fatıma'nın evine saldırılması hadisesi niçin gizleniyor?

 

 

Fatıma'nın (a.s.) evine saldırı meselesi hakkında yöneltmek istediğimiz önemli bir soru var. Niçin bu konuda iki yüzlü davranılıyor? Bazı Vehhabi kardeşlerimiz (Allah onları affetsin) konu hakkında şöyle diyorlar: "Eğer Rafızileri kazanmak istiyorsak, Ebubekir'in Fatıma'nın (a.s.) evine saldırısını reddetmeliyiz. Kendi meclislerimizde bu konuyu halka açıklamak üzere özel sohbetler düzenleyip, Fatıma'nın (a.s.) (hâşâ) aklının ve dininin noksan olduğunu, halifeye haksızlık ettiğini (Allah'a sığınırım) söyleyebiliriz. Rafızi meclislerinde ise, Şii halkın hassasiyetlerine dokunmamamız gerekiyor. Bu yüzden bu anlatılanların uydurma olduğunu söylemeliyiz." 

 

Bu apaçık ikili oynamaktır. Şia ve Ehl-i Sünnet'in bölgelerinde, saldırı olayının efsane ve yalan olduğunu söylüyoruz. Diğer yandan kendi Vehhabi meclislerimizde ise, bu olayın İbn Teymiyye'nin kitaplarına göre de kanıtlanmış su götürmez bir gerçek olduğunu kabul ediyoruz. Çünkü biz Fatıma'nın (a.s.) evine düzenlenen saldırıyı sorgularsak, İbn Teymiyye'yi karalamış oluruz. Çünkü İbn Teymiyye, Fatıma'nın (a.s.) evine baskın düzenlendiğini söylüyor. Bu durumda yapmamız gereken, insanlara bunun uyduruk bir efsane olduğunu söylemektir. Dini korumak için İslam tarihinin gerçeklerini yalanlamalıyız!

 

Eğer insanlar birinci halifenin Hz. Fatıma'ya yaptıklarını öğrenirse, onu suçlayarak yolunu terk ederler. Vehhabiler elbette Ebubekir'in İslam'daki imajının zedelenmesini istemiyor. Bir düşünürün söylediği gibi, Fatıma'nın (a.s.) evine düzenlenen saldırının örtbas edilmesi, sultanı (Ebubekir) korumak için şerefin, malın ve dinin gasp edilmesidir. Bu ise, Allah'ın, Resulünün ve Âl-i Muhammed'in sultan için feda edilmek istenmesidir!

 

 

 

Devam edecek...

 

 

Çev: Merve Soydaş Gök

 

www.medyasafak.net