İsrail rejiminin bahsettiği “Hizbullah krizi”nin aslı nedir?

İsrail rejiminin bahsettiği “Hizbullah krizi”nin aslı nedir?
Seyyid Hasan Nasrallah'ın elinde şehit anneleri tarafından gönderilen yüzlerce mektup bulunmaktadır. Bu mektuplarda, şehit anneleri geri kalan oğullarını da Hizbullah saflarında savaşa göndermek için Seyyid Nasrallah'tan müsaade istemektedir. Ancak bu onaylanmıyor. Buna karşın, aksi yönde talepte bulunan tek bir mektup bile henüz gelmemiştir.

 

 

Alwaght

 

 

İsrail askeri sansürü, Siyonist rejim Genelkurmay Başkanı Gadi Eizenkot'un Kuzey Cephesi (Lübnan ve Suriye) hakkındaki öngörüleri üzerine yaptığı açıklamadan bazı kesitlerin yayınlanmasına izin verdi. Eizenkot'un sözleri ile yetinmeyen İsrailli yetkililer, İsrail Askeri İstihbarat (AMAN) Başkanı Herzl Halevi'nin dilinden de benzer cümleler yayınlamak suretiyle, hamlesine devam etti.

 

Peki nedir bu Hizbullah krizi? Doğruluk derecesi nedir? İsrail bu hamle ile neyi amaçlıyor?

 

 

Hizbullah krizi

 

Eizenkot, yaptığı açıklamada (kendisine göre) Hizbullah'ın içinde bulunduğu "manevi kriz" ve “ekonomik zorluklardan” söz etti.

 

İşgal rejimi genelkurmay başkanı tarafından kasıtlı olarak atılan bu adımı, Askeri İstihbarat başkanının adımları takip etti. Herzl Halevi, Eizenkot'un sözlerine şunları ekledi: "Hizbullah, askerlerinin maaşlarını ödemiyor. Bunun neticesi olarak Hizbullah saflarını terk eden askerler, Lübnan'ın dışına göç ediyorlar. Bu arada Suriye'ye müdahale yüzünden kendi çevresinde öfke toplayan Hizbullah'ın mevcut askerleri de ileri yaşlarından dolayı işe yaramıyor. Öyle ki bazılarının yaşı 60'ı buluyor. Çünkü genç askerler ya firar ediyor ya da ülkeyi terk ediyorlar."

 

 

"Kriz" söylentisinin aslı

 

Öncelikle, işgal rejimi yetkililerinin hedef yanıltan sözlerinin büyük bir kısmı gerçek dışıdır. Bunlara makalenin ilerleyen kısımlarında ayrıntılı olarak yer vereceğiz.  Şunu söylemek gerekiyor ki, biz Hizbullah'ın mali bir sıkıntı yaşadığını kabul ediyoruz. Ancak çok sayıda analistin de doğruladığı gibi bu sıkıntı asla kriz boyutuna ulaşmamıştır. Eizenkot'un konuşmasına bahsi geçen manevi krizin ise nerede olduğunu bile bilmiyoruz. İsrailli asker belki de "devlet gözetmenlerinin" raporundan sonra yönünü şaşırmıştır.

 

Halevi'nin saçmalığın ötesine geçemeyen sözlerine gelince, Seyyid Hasan Nasrallah'ın elinde şehit anneleri tarafından gönderilen yüzlerce mektup bulunmaktadır. Bu mektuplarda, şehit anneleri geri kalan oğullarını da Hizbullah saflarında savaşa göndermek için Seyyid Nasrallah'tan müsaade istemektedir. Ancak bu onaylanmıyor. Buna karşın, aksi yönde talepte bulunan tek bir mektup bile henüz gelmemiştir.

 

Maaşların dağıtılması konusunda ise şunu belirtmek yeterlidir, maaşlar sadece geçtiğimiz yılın son ayında 3 gün gecikmeli olarak ödenmiştir. Bunun sebebi ise, tüm büyük kurumların yıl sonunda yürüttüğü envanter çalışmalarıdır. Bunun dışında maaş ödemelerinde herhangi bir problem yaşanmadı. 

 

Lübnan'dan göç konusu ise tamamıyla gerçekten uzaktır. Bilakis son aylarda Afrika'da yaşayan yüzlerce Lübnanlı, mali krizden dolayı ülkesine geri döndü (Angola, Kongo).

 

Bahsi geçen en büyük yalan ise yaşlılık mevzusudur. Hizbullah'ın Suriye'de verdiği şehitlerin yaş ortalaması, zaten bu söylemin yalan olduğunu ifşa ediyor. Halevi, bu konuda Washington Yakın Doğu Siyasal Araştırmaları Enstitüsünün birkaç ay önce hazırladığı rapora atıf yapıyor. Ancak herkesin bildiği üzere Hizbullah'ın verdiği şehitleri takip eden bu enstitünün merkezi, İsrail'e olan yakınlığı ile tanınır. Evet, bu enstitünün bazı çalışmalarında İsrail rejiminin yalanları piyasaya sürülerek işgal yönetimine destek sağlanıyor.  

 

 

Hedefler

 

İddia edilen krizin hakikatini açıkladıktan sonra, İsrail'in bu iddialarla amaçladıkları hedefler üzerinde de kısa bir şekilde durmak gerekiyor.

 

Birincisi: Bu tür sözlerin büyük kısmı İsrail'in iç kamuoyuna yöneliktir. Özellikle İsrail içindeki siyasi rahatsızlıklar çerçevesinde değerlendirilmelidir. Başka bir deyişle, İsrail burada devletin mali işler raporunun yansımalarını azaltmaya çalışıyor. İsrailli yetkili konuşmasında bilhassa askeri istihbarat bölümü tarafından üstlenilen "istihbarat bilgilerinin" gerilemesi hakkında konuştu. İsrail'in stratejik başarısızlıkları ile ilgili raporlara muhalif olan bu çaba ile, aksi yönde veriler pazarlanıyor. Bu durum, İsrail Eğitim Bakanı ve Yahudi Evi Partisi lideri, aşırı sağcı siyasetçi Naftali Bennett tarafından onaylanıyor. Netanyahu'nun siyaseti ile savaş içinde olan bakan, mali işler raporundan en çok faydalanan isimler arasında yer alıyor.

 

İkincisi: Bu konuşma, Seyyid Hasan Nasrallah'ın gelecek savaşta nükleer tesisleri vurma tehdidinde bulunmasından çok kısa bir süre sonra geldi. Özellikle bu tehdit İsrail içinde daha önce görülmemiş kadar büyük bir yankı uyandırdı. İsrail yönetimi, psikolojik savaş yoluyla, gelebilecek olan sonuçları önlemeye çalışıyor. İsrail içinde motivasyonu yüksek tutmaya çalışan yeni açıklamalar, İsrail'in "güç gösterisi" raporları ile eş zamanlı geldi. Bu sayede Hizbullah'a karşı gelecek savaşta "zafer ve kararlılık" palavraları halka pazarlanıyor.

 

Üçüncüsü: Bu konuşma pek çok Körfez medya aracının pazarlamaları ve Lübnan için yapılan hesaplamalar ile büyük ölçüde örtüşüyor. Bu yayınlar özellikle, mücahit hazırlama projesi olan "İslami direnişe destek heyeti" bağlamında boş analizlerin tuzağına düşürüyor.

 

Özetle, İsrailli yetkililerin yeni açıklamalarının psikolojik savaşın bir parçası olduğu açıkça görülüyor. Kimse bir sıkıntının var olduğunu inkâr edemez, ancak Hizbullah özellikle savaşın gerektirdiği büyük masraflar bağlamında asla mali bir krizde değil. Yani tüm bunlar, medyanın köpük haberlerinden başka bir şey değildir.  

 

 

Çev: Merve Soydaş

 

www.medyasafak.net