Yeni İsrail savaşı… Lübnan ile mi yoksa Gazze ile mi olacak?

Yeni İsrail savaşı…  Lübnan ile mi yoksa Gazze ile mi olacak?
İsrail'in, Lübnan'a ya da Gazze şeridine karşı saldırı düzenlemesi an meselesi haline geldi. Başka bir deyişle gündemdeki soru, "Savaş patlak verecek mi?" değil, "Savaş ne zaman patlak verecek?" sorusu halini aldı.

 

 

 

Zuhayr Andraos

 

 

Ray el-Yevm

 

 

İsrail'in, Lübnan'a ya da Gazze şeridine karşı saldırı düzenlemesi an meselesi haline geldi. Başka bir deyişle gündemdeki soru, "Savaş patlak verecek mi?" değil, "Savaş ne zaman patlak verecek?" sorusu halini aldı. Bu bağlamda, Tel Aviv yetkililerinin son zamanda değişen açıklamalarına işaret etmekte fayda bulunuyor. Yahudi liderler konuşmalarında, saldırının sadece Hizbullah hedefleri ile yetinmeyeceğini, tüm Lübnan devletini kapsayacağını ve bu işin Gazze Şeridine kadar uzayacağını vurguluyor.

 

Tel Avivli liderlerin siyasi, güvenlik ve askeri düzeydeki açıklamalarının gösterdiği gibi İsrail, Lübnan'ın altyapısının ve güney banliyölerinin vurularak yok edilmesini planlıyor. İsrail, 2006 saldırısında yapmaya çalıştığı gibi, Lübnan devletinin genelini kapsayacak bir saldırı düzenlemek istiyor. Aynı zamanda psikolojik savaşın bir parçası olarak görülen bu açıklamaların Siyonist liderler tarafından tekrar tekrar vurgulanması, şunun altını çiziyor: İsrail, sedir ağaçlarının diyarı olan Lübnan'ı yok etmek ve yoğun ateş gücünü kullanmak istiyor.

 

İsrail'in Suriye'yi bölmek üzere oynadığı bahis, görüldüğü gibi fiyasko ile sonuçlandı. Direniş Ekseninin Arap milletinin düşmanlarına karşı elde ettiği taktiksel zaferle hayalleri suya düştü. Tüm bunlar, Tel Aviv yöneticilerini bir kriz uydurarak Lübnan'a ve belki de geçen hafta savaş uçakları ile saldırdığı Suriye'ye saldırmaya itecektir. Gelişmelerin ardından, Yahudi "Haaretz" gazetesi askeri işler analisti Amos Harel, İsrailli bir üst düzey güvenlik görevlisi tarafından yapılan stratejik açıklamayı aktardı. Açıklamada, Suriye cumhurbaşkanının oyunun kurallarını değiştirmeye karar verdiği ifadesi yer alıyordu.  

 

Bu arada, Körfez İşbirliği Konseyinin 20016 Mart tarihli kararını kısaca hatırlatmakta fayda var. Konseyin, Hizbullah'ın "terör örgütü" olduğuna dair aldığı karar, İsrail'e Lübnan ile savaşında Arap meşruiyeti veriyor.

 

Diğer yandan 2006 yılında İsrail'in Lübnan'a saldırdığı sırada Suudi Arabistan'ın yayınladığı bir bildiride ise, Hizbullah'ın Lübnan'ı sonu hesap edilmemiş bir maceraya sürüklediği öne sürülmüştü. Suudi bildirisinde, "Hizbullah'ın terörist ilan edilmesi ve İranlı Şiilerin yayılmacılığı meselelerinde İsrail ve Körfez ülkelerinin çıkarlarının örtüştüğü gerçeğinden yüz çevirmiyoruz” denmişti.

 

Bu mevzular, İsrail ve Körfez ülkeleri için güvenlik ve siyasi alanlarda en önemli gündem konusu haline gelmiştir. İsrail başbakanı Benyamin Netanyahu'nun Washington ziyaretinde ABD başkanı Trump ile görüşmesi sırasındaki açıklamaları, İsrail - Arap ortak çıkarlarına işaret etmiştir. Netanyahu konuşmasında, " İsrail'in tarihinde ilk kez Arap ülkeleri düşmanımız değil dostumuz oldu" sözlerini kullandı. Netanyahu'dan gelen tehlikeli açıklama hakkında Sünni Arap ülkeleri hiçbir yorumda bulunmadı. Netanyahu'nun sözleri ne yalanlandı ne de onaylandı. Bu durum, açıklamanın gerçek ve hatasız olduğunu ortaya koyuyor.

 

Buna ilaveten, Amerika savaşa yeşil ışık yaktı. Bu durumda Tel Aviv saldırmaya tereddüt bile etmeyecektir. Bildiğiniz üzere, Tel Avivli üst düzey askeri yetkililer, Hizbullah ve Arap ülkeleri arasındaki stratejik dengenin, siyasi karar alıcıları savaş kararı almaktan engellediğini ve son derece tehlikeli bir kumarın - maceranın iç içe girdiğini açıklamaktan çekinmiyor.

 

Hiç şüphe yok ki savaşın patlak vermesi durumunda bu, Ortadoğu'nun son savaşı olacaktır. Çünkü İsrail ve bölgedeki Arap vekilleri, Hizbullah ve Hamas'ın, İran ve Suriye'nin desteği ile oluşturduğu stratejik ve taktiksel tehditler ile başa çıkacak durumda değiller. İsrailli ve Arap liderler Hizbullah'ı kökünden sökerek ortadan kaldırmak için saldırıdan yararlanmaya çalışacaktır.

 

Buna karşın, birkaç gün önce İsrail'in askeri yetkililerinin Netanyahu'yu "İran'ın nükleer tesislerini bombalamamak" konusunda ikna ettiği ortaya çıktı. Çünkü Yahudi devleti, İran'ın herhangi bir cevabında ortaya çıkacak on binlerce ölü ve yaralıyı göze alamaz.

 

Aynı şekilde İsrail'in iç cephesi ve Tel Avivli üst düzey yetkililer, binlerce füze ile savaşmaya hazır olmadıklarını kabul ediyor. Tel Aviv liderlerinin açıklamaları, İsrail'in füze savunma sistemlerinin Yahudi devletinin hassas noktalarını korumak için henüz hazır halde olmadığına işaret ediyor. Askeri üsler, limanlar, Uluslararası Ben Gorion Havaalanı ve Lübnan direnişinin füzelerinin hedefinde olduğu herkes tarafından bilinen Dimona nükleer santrali bu hassas noktalar arasında yer alıyor.

 

Yakarıda zikrettiklerimize ilaveten Tel Aviv yetkilileri, en kötü durum senaryosunun, kuzey ve güney cephesinde aynı anda kapsamlı bir savaşın patlak vermesi ve Hizbullah füzeleri ile Filistin direnişinin füzelerinin İsrail'in tüm noktalarını hedef alması olduğunu vurguluyor.

 

İsrailli stratejik analist Joseph Alpher, "Gelecekteki büyük İsrail savaşı" başlığı altında yazdığı yazıda, İsrail'in gireceği büyük gelecek savaşın, Suriye ve Lübnan'ın kuzey sınırı boyunca Hizbullah, İran ve Suriye kuvvetlerine karşı olacağını öngördü. Analist, İsrail'in Gazze'de İslami Cihad ve Hamas ile başka bir savaşa girme olasılığını da uzak görmüyor. İsrailli analist ayrıca, yaklaşık 1.2 milyon nüfusu olan Kuzey İsrail'de meydana gelecek olan gelecek çatışmanın, Yahudi devletini 1973 yılından bu yana görülmemiş boyutta kapsamlı bir savaşa götüreceğini kaydetti.

 

 

Çeviri: Merve Soydaş

 

 

www.medyasafak.net