"Putin’in dönüşüyle Rusya-Amerika İlişkileri Zorlu Döneme Girecek"

"Putin’in dönüşüyle Rusya-Amerika İlişkileri Zorlu Döneme Girecek"
Amerika Ulusal İstihbarat Dairesi Başkanı James R. Clapper, yeni küresel tehditleri değerlendirirken Putin’in Amerika’ya yaklaşımında ani ve köklü bir değişim yaşanmayacağını, fakat iki taraflı ilişkilerin gelişmesinin daha zorlu bir döneme gireceğini vurguluyor.


Putin’in dönüşüyle Rusya-Amerika İlişkileri Zorlu Döneme Girecek

 

Amerika Ulusal İstihbarat Dairesi Başkanı James R. Clapper, yeni küresel tehditleri değerlendirirken Putin’in Amerika’ya yaklaşımında ani ve köklü bir değişim yaşanmayacağını, fakat iki taraflı ilişkilerin gelişmesinin daha zorlu bir döneme gireceğini vurguluyor.

 

Amerikan istihbaratının küresel tehditlere ilişkin değerlendirmesi, Ulusal İstihbarat Dairesi Başkanı James R. Clapper tarafından 16 Şubat 2012 tarihinde Senato Silahlı Kuvvetler Komitesi’ne sunulmak üzere hazırlandı ve ayrıntılı olarak, tümü de Amerika’nın stratejik ve taktik bakış açısı üzerinde etkili olan resmi ve gayri resmi etkenlere, siyasi, iktisadi ve askeri gelişmelere ve ulus aşırı trendlere odaklandı.

 

Bu değerlendirmenin bir bölümü; Rusya, Vladimir Putin’in işbaşına gelmesi ve bundan sonraki gelişmelerin incelenmesine ayrılıyor.

 

Rusya ve Avrasya

 

Rusya

 

Putin’in bir dönem daha cumhurbaşkanlığı yapmasına ilişkin perspektif, Rusya’da bazı çevrelerin öfkesine ve gösterilerin patlak vermesine yol açtı. Putin’in iktidara dönmesi, içeride ve dışarıda önceki politikaların devamı anlamına geliyor.

 

Putin, Rusya’da mevcut politik ve ekonomik rejimi koruyacak, reformların ve ekonomiyi serbestleştirmenin müsebbibi olmayacaktır. Oysa şu anki iki etkenin, yani demokrasi ve kapitalizmin ebedi ilişkisinde görülen karmaşık sorunlar aynı hizada ilerleyecektir. Putin elitlerin ortak davranışını canlandırmanın, elitlerin sermayelerini desteklemenin ve zenginler için yeni fırsatlar sağlamanın peşinde koşacaktır. Aynı zamanda kitleler için yüzeysel refah temini ve değişim taleplerinin yönetilmesini birinci mesele yapacaktır. Rusya’nın düşük büyüme hızı düşünüldüğünde bu tabii ki oldukça güç bir iş.

 

Dış Politika

 

Putin’in geri dönüşü, Rusya’nın Amerika ile ilgili yaklaşımında ani ve köklü bir değişim meydana getirmez. Fakat ikili ilişkilerin gelişmesi daha büyük bir gerilim yaşayacaktır. Putin, Washington karşısında “baştan alma” politikasının Rusya için bazı yararları olacağına inanıyor ve işbirliğine dayalı ilişkilerin ilave değer taşıdığını kabul ediyor. Bununla birlikte öyle görünüyor ki Putin’in Amerika’nın amaçlarıyla ilgili güvensizliği ve Amerika ile ilişkiler konusunda alışverişe dayalı yaklaşımı onu dış politikayla ilgili ihtilaflarda Washington’la karşı karşıya getiriyor.

 

“Baştan alma” politikasından kaynaklanan fırsatların korunması da güç. Çünkü iki taraf daha önce Afganistan konusunda işbirliği ve girişim anlaşması yapmışlardı. Çünkü Rusya “baştan alma” politikasını Amerikan usulü sayıyor. Bu nedenle, ilişkileri geliştirmek amacıyla uzlaşmak için gerekli etkilenmeyi sergileme sorumluluğunu Amerika’nın omuzlarına yüklüyor. Moskova füze savunma programından kaygılı. Batı’dan ve NATO’dan bu sistemlerin hedefinin Rusya olmadığına güvence vermesini istiyor. Bu sorun, Rusya’nın nükleer silahları azaltmada isteksizlik göstermesine yol açıyor. Görünen o ki, Rusya İran ve Suriye ile ilgili konumunu değiştirmeyecek. Rusya, İran’a daha fazla yaptırım uygulanmasına karşı çıkıyor. Rusya’nın endişesi, Batı’nın İran’da rejim değişikliği peşinde koşması. Rusya yaptırımlar yerine İran’ın Ajans’la (Atom Enerjisi Ajansı) işbirliği yapmasını özendirecek uluslararası teşvik sistemi kurulması gerektiğine inanıyor. Suriye konusunda Rusya’nın kaygısı, Libya modelinin Suriye’de de uygulanmaya çalışılması. Rusya, Suriye’de rejim değişikliğinin bölgeyi istikrarsızlaştıracağını söylüyor.

 

Rus ordusunun değerlendirilmesi

 

Rusya’nın konvansiyonel ve standart dışı silahlı güçleri Moskova’nın jeopolitik derinliğini tahkim ediyor ve caydırıcı rol oynuyor. İnsan gücüne, eğitim ve kuvvete dayalı Rusya ordusunun tarihsel yaklaşımının aksine 2008’den beri Rus ordusu, daha küçük ama daha donanımlı, uzmanlaşmış, gelişmiş silahlar ve teçhizatla desteklenmiş biçimiyle yeni bir on yıllık döneme girdi. Hâlihazırda Savunma Bakanlığının yüzde 60 zırhlı ve piyade gücü ve 135 bin subay sayısında azalma var. Öyleyse Rusya silahların modernizasyonu ve askeri gücün uzmanlaşması yolunda ilerleyecektir ve bunun için 10 yıllık programı uygulamaya koymuştur. Lakin sınai, mali, idari ve kültürel güçlükler bu 10 yıllık programın başarısının engelleri arasında yer alıyor.

 

Bu program, Sovyetler Birliği sonrasında küçük komşulara karşı hızlı operasyonlar ve Rusya’nın askeri hegemonyasını korumak için uygun gözüküyor. Ama NATO güçlerine saldırıya ne güç yetirebilir, ne de bunu isteyebilir.

 

Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Rusya’nın konvansiyonel silahlarının geri kalması bu ülkeyi konvansiyonel silahlarını geliştirmeye yöneltti. Fakat bunu gerçekleştirene dek Rusya nükleer caydırıcılığına dayanacak ve Rusya’ya oranla daha fazla askeri gücü bulunan potansiyel düşmanlar karşısında bu caydırıcılıktan yararlanacaktır.

 

Latin Amerika ve Karaipler

 

Bölgedeki dinamizm

 

Latin Amerika, iki cephede gelişme yolundadır: Ekonomik büyüme ve demokrasinin yaygınlaşması. Küresel ekonomik durgunluğun etkilerine rağmen Şili, Peru, Brezilya, Kolombiya, Meksika, Panama yatırım çekmede hayli başarılı oldular.

 

Bölgenin çoğu ülkesi rekabetçi ve demokratik seçimler düzenliyor. Amerika bu bölgedeki uyuşturucu madde üretimi nedeniyle tehdit altında. Amerika’nın uyuşturucu madde tüketiminin ağırlıklı kısmı Meksika, Kolombiya, Kanada ve Amerika’da üretiliyor. Honduras, El Salvador ve Guatemala bu alanda işlenen cinayetlerin en şiddetlileriyle yüz yüze. Fakat kurumların güçsüzlüğü ve yozlaşmış makamlar, uyuşturucu madde ticareti yapan cinayet şebekeleri için uygun ortam yaratıyor. Bölgesel işbirliği belirsiz sonuçlarla yürüyor. Chavez ve Bolivya, Amerika ve Kanada olmaksızın birtakım gruplar oluşturdu. Güney Amerika Halkları Birliği de gerekli kapasiteyi yaratabilmiş değil.

 

Latin Amerika’nın Tahran’la ilişkileri

 

Latin Amerika, Amerika’nın nüfuzuna karşı koyabilmek amacıyla her gün yeni bir yabancı oyuncuyu oyuna katıyor. Bölgedeki kimi ülkelerin Tahran’la ilişkileri, Tahran konusunda bağımsız tavır geliştirmelerine ve bu sayede Tahran’ın dışlanmasına karşı koymalarına imkân sağlıyor. Aynı zamanda bu vesileyle, ekonomik ve toplumsal planlar için İran’ın mali yardımları ve yatırımlarını da çekmiş oluyorlar. Çin, Brezilya, Şili ve Peru’yu kapsayan bölgesel ilişkilerini önemli ölçüde geliştirmiş ve böylelikle bölgenin en büyük ekonomik ve ticari tarafı haline gelmiş durumda.

 

Meksika

 

Meksika, uyuşturucu çeteleriyle mücadeleye ve ülkede kanun hâkimiyetini sağlamaya bağlılık gösteriyor. Kaçakçılık çetelerinin liderlerinden çoğu tutuklandı. Fakat reformların hayata geçirilmesinde yavaşlık var ve federal ve yerel düzeyde yasamanın gerekli girişimlerde bulunmasına ihtiyaç var. Meksika’daki kartellerden çoğunun merkezi Birleşik Devletler’de. Ama Meksika’da cereyan eden şiddet olaylarının Birleşik Devletler sınırlarına sirayet ettiği görülüyor.

 

Venezüella

 

Venezüella’da siyaset 2012 Ekim seçimlerinde büyük rekabete ve kutuplaşmalara sahne olacak. Bu seçimler, Venezüella’nın, Chavez’in Amerika’ya muhalefet sürecinde geçirdiği 12 yıllık yolculuğunu sürdüreceğini ya da bunun değişeceğini gösteriyor. Chavez her ne kadar artık kanser olmadığını söylese de sağlığı tam olarak iyi değil. Eğer Chavez devam edemezse başka hiç kimsede ondaki karizma olamayacak. Yüzde 25 enflasyon, gıda maddelerinde ve enerjide düşüş, şiddet ve cinayetlerde artış seçimlerin tartışma konularını oluşturacak.

 

Küba

 

Raul Castro, adanın ekonomik canlanması için siyasi kontrolü kaybetmeden net ve ihtiyatlı reformlara başladı. Chavez’in zayıflamasıyla birlikte Küba daha çok sayıda yabancı yatırımcıyı çekmek için çaba gösteriyor. Ülke, bir milyon ücretliyle ilgili olarak ciddi güçlüklerle karşı karşıya. Küba liderleri ekonomik reformların siyasi beklentileri ve bireysel hak taleplerini arttıracağından kaygılı. Son zamanlardaki kısa süreli tutuklamalar ekonomik reformların siyasi değişimi beraberinde getirmeyeceğini gösteriyor. Castro parti kongresinde parti üyeliği yerine devlet bürokrasisinin uzmanlık ve yeteneğini vurgulayacak. Fakat liderlikte nesil değişimine olan ilgisi, komünist partinin iktidar tekelini azaltmayacak.

 

Haiti

 

Martellye 2011 Mayıs’ında cumhurbaşkanı oldu. Fakat Meclis ve Yürütme arasındaki ihtilaflar nedeniyle başbakan ataması hayli uzun zaman aldı. Bu dönem ekonomik faaliyetlerin 2011 yılında hız kesmesine neden oldu, fakat tamamen de durmadı. Martellye başlangıçta politikalarında bazı hatalar yaptı. Ama öğrenme sürecinde. 2012’de demokratik değerlerin hakimiyeti, kanun hakimiyeti ve altyapının yenilenmesi iyi yönde ilerliyor. Depremde çadırlarda yaşamak zorunda kalan bir buçuk milyon kişinin üçte ikisi transfer edildi ve on milyon metreküp enkazın yarısı kaldırıldı. 2012 yılında Haiti’den Amerika’ya göç tehdidi mevcut değil.

Fars News\'te yayınlanan bu analiz Kenan Çamurcu tarafından medyasafak.com için çevrildi.