Mısır Baş Müftüsünün Kudüs Ziyareti Ne Anlama Geliyor?

Mısır Baş Müftüsünün Kudüs Ziyareti Ne Anlama Geliyor?
Kamuoyunun İsrail ile ilişkileri normalleştirme konusundaki muhalefetinin tamamen aksine Mısır Baş Müftüsü Ali Gomaa işgal altındaki Mescit-i Aksa’yı ziyaret ederek, şimşekleri üzerine çekti.
Mısır Baş Müftüsü Kudüs’e Gitti

Kamuoyunun İsrail ile ilişkileri normalleştirme konusundaki muhalefetinin tamamen aksine Mısır Baş Müftüsü Ali Gomaa işgal altındaki Mescit-i Aksa’yı ziyaret ederek, şimşekleri üzerine çekti.

“Tüm şeyhler kılıcınızın önüne de dikilseler uzlaşmayın… ve her yeri kırılmış adamlar… lapanın tadını ve köleler yönetmeyi sevenler… türbanları gözleri kapamış olanlar… ve yıllarca süren zaferleri unutmuş Arap kılıçları… uzlaşmayın.”

İsrail işgal yönetiminin elinde olan Kudüs’ü ziyaret eden Baş Müftü Ali Gomaa’ya cevaben Amal Donkol’un şiddetli bir şekilde şeyhleri eleştiren şiirinden mısralar vardı Mısırlıların dillerinde.

Bazı Mısırlılar ziyareti “yönetimin şeyhlerinin” İslami ilimler merkezi El-Ezher’in ve ona bağlı din adamlarının etkisini azaltmak için varlıklarının devam etmesi olarak yorumluyorlar.

Bu kişiler Müftünün ziyaretini son Ezher Şeyhi Muhammed Seyyid Tantavi’nin 2008’deki BM Dinler Arası İlişkiler Konferansında İsrail Başkanı Shimon Peres’in elini sıkmasıyla karşılaştırıyorlar.

Belirgin bir şekilde, utanç verici el sıkma olayı Gazze halkının insanlık dışı İsrail ablukası altında ezildiği sırada gerçekleşmişti. Bu olay Mısır’da siyasi ve kanuni arenada şeyhin görevden alınması çağrılarıyla şiddetli bir tartışmayı tetiklemişti.

Tantavi aynı şekilde birçok din adamının muhalefetine rağmen İsrailli haham başı Lau’yu El-Ezher’de kabul etmişti. Oysa bu eleştirilere “Düşmanım bana gelmişse, ister İsrailli olsun, ister olmasın, ben onunla bir araya gelirim” diyerek yanıt vermişti.

Al-Ahram Siyasi ve Stratejik Araştırmalar Merkezinde Kıdemli Araştırmacı olan Amr Hashem Rabih, El-Ezher Şeyhinin el sıkma olayının ya da Müftü’nün ziyaretinin en yüksek İslami enstitü olan Dar al-Ifta ya da El-Ezher’in stratejisini yansıtmadığını dile getirdi. Ancak bu hareketler Mısır yönetiminin olaya olan yaklaşımının dışında da değillerdi.

Ziyaret ayrıca Papa 3. Shenouda liderliğindeki Mısır Ortodoks Kilisesinin siyasetinin de hilafındaydı. Rabih’e göre kilise Kudüs’e hac ziyareti konusunda Mısır hükümetinin siyasetleriyle değişmeyecek sert bir siyasete sahip.

40 yıldan fazla bir süredir, kilise Kıptilere Kudüs ziyaretini yasakladı ve tüm boyutlarıyla normalleşmenin karşısında yer aldı.

Rabih, Al-Akhbar gazetesine verdiği demeçte 1980’de Büyük Şeyh Jad al-Haq Ali zamanında El-Ezher yüksek sesle İsrail’le ilişkilerin normalleşmesine ve Müslümanların Kudüs’ü ziyaretine karşı çıkıyordu diye belirtti.

Onun duruşu bazı din adamlarının Filistin yönetimiyle Siyonist hükümet arasındaki Oslo Anlaşmasının akabinde verdikleri ziyaret iznine karşı bir cevap hükmündeydi. Al-Haq aynı şekilde 1996 yılında Mısır’ı ziyaret eden İsrail Başkanı Ezer Weizman ile görüşmeyi de reddetti.

Önceki Baş Müftü Nasr Farid Wasil, Gomaa’nın Kudüs ziyaretini kınadı ve “Siyonist işgal altındayken Kudüs’ü ziyaret etmenin bir çeşit normalleşme olduğu” konusunda uyarılarda bulundu.

Eski Baş Müftü, “O sanki herkes tarafından ziyaret edilebilirmiş gibi ve artık bağımsızlığa ya da Siyonist rejime Kudüs’ten elini çekmesi yönünde çağrılar yapmaya ihtiyaç yokmuş der gibi bir anlamda sorunun çözüldüğünü iddia etmektedir” dedi.

Wasil, Kudüs ile dayanışmanın oranın halkını politik ve ekonomik olarak desteklemekle ifade edileceğini, bu yüzden de onların şehirdeki varlığının kurulması ve şehrin Yahudileştirilmesi planlarına engel olmalarının sağlanması gerektiğine dikkat çekerek, İsrail’le normalleşme konusunda uygulanan politik, kültürel ve ekonomik sansürün devam etmesi gerektiğine vurgu yaptı.

Tarihsel olarak El-Ezher’in normalleşme ve Mısır ile İsrail arasında yapılan Camp David anlaşması konusundaki tavrı ülkenin genel siyasetine ve o dönemdeki başkana göre dalgalanmalar gösterdi.

1952’de El-Ezher, Büyük Şeyhi atama yetkisini din adamları yerine devlet başkanına veren bir yasa çıkarıldı.

Bu İslam dünyasındaki en eski dini kurum olan el-Ezher’in din adamlarının politik tutumlarını etkiledi.

Her ne kadar Sedat’ın 1977’de İsrail’e yaptığı ziyaret Arap ve İslam âleminde öfke yaratsa da, dönemin El-Ezher Şeyhi Muhammed Al-Bisar ziyarete dini bir kılıf sağlamıştı.

Aynı zamanda Baş Müftü Abdulhalim Mahmud, El-Ezher’in, 1956’ya dayanan Filistin’i gasp etmesi ve insanlarını yerinden etmesi hasebiyle İsrail ile uzlaşmayı yasaklayan siyasetinin hilafında davranarak barış anlaşmasını kolaylaştıran bir fetva yayınladı.      

Din adamları komitesi “Gaspçı gaspında ısrar ediyor ve bu suçlunun iddiasında devam etmesini sağlayacak olsa da, Şeri olarak İsrail ile uzlaşı kabullenilemez” diyerek uzun soluklu bir siyaset geliştirdi.

Bugün Şeyh Ahmed al-Tayeb liderliğindeki El-Ezher’in normalleşme konusundaki duruşu belirsiz. O Müftü’nün Kudüs ziyaretini, bundan haberi olmadığını ve işgal altında olduğu sürece Kudüs’ü ziyaret etmeyeceğini söyleyerek yorumladı.

Tayeb, kendi temsil ettiği kurumun izni olmaksınız yapılan Gomaa’nın ziyareti hakkında resmi bir fikir beyan etmek konusunda isteksizdi. Şu anki duruş Mübarek döneminde Tantawi tarafından yönetilen ve normalleşmeyi destekleyen El-Ezher’in duruşundan farklı.

Tantawi İsrail başkanının elini kameralar önünde sıkarak tatmin olmadı, aynı şekilde gözlemciler tarafından garip olarak tanımlanan Mısır ile Gazze’nin arasını ayıracak duvarların dikilmesine izin veren bir dizi fetva da yayınladı. O bu duvarın Mısır’ı düşmanlarından koruyabileceğini söylüyordu.

El-Ezher Üniversitesinde İnanç ve Felsefe profesörü olan Amna Nasir, El-Ezher Büyük Şeyhinin resmi duruşuna aldırış edilmeksizin, birçok din adamı işgal altında olduğu sürece Kudüs’ü ziyaret etmemek konusunda uzun yıllardır uzlaşı sağlamıştır, dedi.

Amna, “Bu tutumun bazı Kıptilerin son zamanlarda Kudüs’ü ziyaret etmelerine aldırış etmeksizin Hıristiyanlara Yahudi işgalinden bağımsız oluncaya kadar kutsal beldeyi ziyaret etmeyi yasaklayan Mısır Kıpti Kilisesi tarafından da paylaşıldığını” dile getirdi.

Profesör Nasir sözlerinin devamında, “Müftünün Aksa ziyaretinin Arapların ve Müslümanların İsrail’e karşı olan kinini yok edeceğine dair” duyulan korkudan bahsetti. O bu ziyareti Aksa Camisine ziyaret bahanesiyle Siyonist düşmanla normalleşme çağrısı olarak tanımlıyor.

 

Al-Akhbar’da yayınlanan bu makale Hüseyin Beheşti tarafından medyasafak.com için tercüme edildi.