Seyyid Hasan Nasrallah’ın Dahiye Konuşması / Tam Metin

Seyyid Hasan Nasrallah’ın Dahiye Konuşması / Tam Metin
Lübnan Hizbullah’ı Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah, İslam karşıtlarının Yüce İslam Peygamberi’ne (s.a.a) yönelik hakaretamiz saldırılarını kınamak amacıyla Beyrut’un Dahiye bölgesinde düzenlenen mitinge katıldı
Seyyid Hasan Nasrallah’ın Dahiye Konuşması / Tam Metin

Lübnan Hizbullah’ı Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah, İslam karşıtlarının Yüce İslam Peygamberi’ne (s.a.a) yönelik hakaretamiz saldırılarını kınamak amacıyla Beyrut’un Dahiye bölgesinde düzenlenen mitinge katıldı. Lübnan’ın farklı şehirlerinden yüz binlerce insanın katıldığı mitingde kısa bir konuşma yapan Seyyid Nasrallah, mitinge katılımın Allah Resulü’nün (s.a.a) davetine icabet anlamına geldiğini söyledi.

Seyyid Nasrallah, “Her birimiz bugün buraya Allah Resulü’ne ‘Canımız, anamız babamız sana feda olsun ey Resulallah! Ruhumuz, canımız, ailemiz ve çocuklarımız senin izzet ve onuruna feda olsun!’ demek için toplandık” diye konuştu.

Konuşması El Menar TV’den naklen yayınlanan Seyyid Hasan Nasrallah, “Herkes bilsin ki bu bizim Peygamberimize olan bağlılığımızın göstergesidir. Bu film aracılığıyla Hz. Peygamber’in ne denli büyük bir hakarete uğradığını henüz derk edemeyenler var. Film, İslam’a, İslam Peygamberi’ne, Kur’an’a ve Hz. Peygamber’in hayatına hakaret içeren görüntülerle doludur” dedi.

Lübnan Hizbullah’ı Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah’ın Dahiye konuşmasının tam metni:

Rahman Rahim Allah’ın adıyla

Efendimiz ve Nebimiz Hz. Muhammed’e ve masum Ehlibeytine, seçkin ashabına, bütün nebilere ve resullere salât ü selam olsun!

Kardeşlerim, bacılarım!

Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi fedakâr yüce milletin üzerine olsun.

Öncelikle bugün burada bulunduğunuz, çağrımıza bu kadar kısa sürede cevap verip geniş bir katılım sağladığınız, Hz. Peygamber’in (s.a.a) davetin icabet ettiğiniz için teşekkür ediyorum. Bir saat önceki haykırışlarınız yükselerek devam etmelidir: “Lebbeyk ya Resulallah!”

Hepinize, bilhassa Şii ve Sünni ulemaya, Hıristiyan ruhani liderlere, ulusal parti temsilcilerine ve ayrıca bu mitinge katılım çağrısında bulunan Emel’deki kardeşlerimize teşekkür ediyorum.

Kardeşlerim, bacılarım!
Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurur: “Ebu Leheb’in iki eli kurusun! Kurudu da!” Hz. Peygamber’i üzenlerin cezası ve azabı ilahî ceza ve azaptır. “Malı ve kazandıkları kendisine bir yarar sağlamadı. O, alevli bir ateşte yanacak. Odun taşıyıcısı olarak karısı da. Boynunda hurma lifinden bükülmüş bir ip olduğu halde.”

Bugün buraya şunu haykırmak için geldik: Ey Allah’ın Peygamberi, canım, kanım, anam ve babam, ailem, çocuklarım, malım ve Allah’ın bana nasip ettiği her ne varsa hepsi senin onurun, vakarın, mutluluğun, şerefin ve haysiyetin uğruna feda olsun!

Bütün dünyanın bu haykırışı benim ve sizin ağzınızdan duymasını istiyorum. Öyleyse benden sonra tekrar edin:

“Ey Allah’ın Peygamberi, canım, kanım, anam ve babam, ailem, çocuklarım, malım ve Allah’ın bana nasip ettiği her ne varsa hepsi senin onurun, vakarın, mutluluğun, şerefin ve haysiyetin uğruna feda olsun!”

Kardeşlerim, bacılarım!

Herkes bu yolla bizimle Peygamberimiz, Allah’ın Peygamberi (s.a.a) arasındaki bağın hakikatini anlasın. Hâlâ sadece bu filmin birkaç sahnesi aracılığıyla Hz. Peygamber’e ne denli hakaret edildiğinin farkında olmayanlar var. Onun helalzadeliğine, imanına, ahlakına, Kur’an’a, eşlerine, hayat tarzına ve İslam’a darbe indirilmiştir. Bütün bunlar on iki dakikada yapılmıştır. Peki ya iki saatlik bir film yayınlanırsa ne olur?

Evet, Allah katında müminin onuru Kâbe’den daha üstündür; bir de siz bu müminin Muhammed b. Abdullah (s.a.a) olduğunu düşünün!

Bizler buraya bunu asla kabullenmeyeceğimizi bildirmek için toplandık. Belli amaçlara ulaşmak için idame ettirilmesi gereken bir hareketi başlatmak için buradayız. Taleplerimizi asgarisinden başlayarak sıralayacağım:

1-   İnternet sitelerinden filmin fragmanının kaldırılması ve yapımcılarının yargılanması.

2-   Amerikalıların filmin tamamını yayınlamalarının engellenmesi.

3-   Allah Resulü’ne, Peygamberimize, Kur’an’a ve mukaddesatımıza yönelik saldırıların daimî surette engellenmesi.

Bu amaçla, bu mesele bütün Müslümanların ve bütün ülkelerin meselesi olduğundan, herkesten komisyonlar oluşturmalarını ve bu üç amacın gerçekleşmesi için plan yapıp üzerinde düşünmelerini istiyoruz.

Dünkü sözlerimi tekrarlamak istemiyorum. Birinci amacın gerçekleştirilebilmesi için bir örnek vermekle yetineceğim: Bütün devletler ve hükümetler bu hakaretamiz fragmanın yer aldığı internet sitelerini engellesinler. Bütün halk, özellikle Müslümanlar bu fragmanı yayınlamakta ısrarcı olan siteleri yasaklasınlar.

İkinci amaca gelince; “İfade özgürlüğü”nden güç alıp, onun sayesinde aldatmacalarına devam eden ABD, filmin tamamının yayınlanmasının dünya genelinde çok çok çok tehlikeli sonuçları beraberinde getireceğini anlamalıdır.

Üçüncü amaca gelince; bütün halklar ve devletler, uluslararası platformda, semavî dinlere ve Allah’ın yüce peygamberlerine -Hz. İbrahim, Hz. Musa, Hz. İsa, Hz. Muhammed- hakaretin suç sayılması için uluslararası ve ulusal kanunlar çıkarılması için çabalasınlar.

Kuşkusuz İslam ümmetinin ve İslam dünyasındaki yöneticilerin bu görevi yerine getirme amacıyla harekete geçmemeleri Hz. Peygamber’in hakkında işlenmiş büyük bir kusurdur ve başka filmlerin, başka saldırıların önünü açmaktır.

Kardeşlerim, bacılarım!

Bugün sıktığımız yumruklar çabucak açılacak değil; bizler burada öfkemizi boşaltmıyoruz. Aksine bu ciddi bir hareketin başlangıcıdır ve bu hareket ümmet geneline yayılmalı ve Hz. Peygamber’i (s.a.a) savunmak için idame ettirilmelidir. Son günlerde yaşananlar, her ne kadar şurada burada yaşananlar aralarını açmış olsa da, Müslümanları müşterek hedefler uğruna işbirliğine, birlikteliğe ve vahdete sevk etmeli, bu noktada bir uyarıcı vazifesi görmelidir. Ve yine bu günlerde yaşananlar Müslümanlar ve Hıristiyanlar açısından bilinçlenme yönünde bir zemin olmalı ve bu, onların barış içerisinde birlikte yaşama ısrarlarını güçlendirmelidir. Düşmanı tanımalı ve öfkenin hedefine gerçek düşmanı koyma noktasında bir uyarıcı olmalıdır. Ve hiçbir surette hiçbirimiz fitne tehlikesine düşmemeliyiz. Kimse hiçbir surette bizi fitne ortamına sürükleyememelidir. Bu hepimizin görevidir.

Ben bugün bu kadarla yetineceğim. Sizlere Allah katındaki sevabınızın ve ecrinizin çok büyük olduğunu, bugün Hz. Peygamber katındaki konumunuzun çok yüce olduğunu söylemek istiyorum.  Sizler vefalısınız. Eba Abdullah İmam Hüseyin’in (a.s) dostlarısınız sizler.

Bütün dünya bilsin ki, Aşura gününde gördüğünüz bizim halkımızın oluşturduğu o büyük kalabalığın sabrı, Hz. Peygamber’in torununu savunmak içindir. Bizler Aşura günü toplandığımızda hep bir ağızdan “Lebbeyk ya Hüseyin” diye haykırıyoruz.

Aşura gününde bir araya geliyor ve bütün dünyaya şöyle haykırıyoruz: “Soysuz oğlu soysuz beni iki yol arasındaki bıraktı; kılıcın keskinliği ve zilletin alçaklığı…”

Bugün buradan bütün dünyaya sesleniyorum: Bu büyük imam, Allah Resulü’nün torunudur ve bu, Allah Resulü’nün dinidir. Hüseyin, Kerbela, Ehlibeyt, sahabe, ümmet her neye sahipse bu yüce peygamber sayesinde, Hz. Muhammed (s.a.a) sayesinde sahiptir. Öyleyse kimse bu konuda hoşgörünün ya da affın mümkün olabileceğini hayal etmesin!

Hep birlikte başladığımız gibi bitirelim:

“Ey Allah’ın Peygamberi, canım, kanım, anam ve babam, ailem, çocuklarım, malım ve Allah’ın bana nasip ettiği her ne varsa hepsi senin onurun, vakarın, mutluluğun, şerefin ve haysiyetin uğruna feda olsun! Kanlarımız, canlarımız, çocuklarımız, hayatlarımız Allah’ın Peygamberi’nin onurunun, haysiyetinin, şerefinin karşısında değersizdir. Allah söylediklerimize şahittir. Şehidlerimizin kanları, gazilerimizin yaraları ve viran olmuş evlerimiz şehadet eder ki kanımızın son damlasına kadar Hz. Peygamber’e yapılan saldırılara sessiz kalmayacak, daima gür bir sesle haykıracağız: Lebbeyk ya Resulallah!”

medyaşafak