Şaka Gibi: ABD, Suriye El Kaidesi’ni Savunmak için Ürdün’e Asker Yerleştiriyor

Şaka Gibi: ABD, Suriye El Kaidesi’ni Savunmak için Ürdün’e Asker Yerleştiriyor
"Batı, bu silahların “ılımlılara” gönderildiğini iddia ederken, bizzat ABD Dışişleri Bakanlığı El Kaide’nin Suriye’nin bütün büyük şehirlerinde faal olduğunu, yüzlerce terörist saldırı gerçekleştirdiğini ve çatışmada açık ara en örgütlü ve en fazla öne çıkan militan cephesi olduğunu kabul ediyor."

Tony Cartalucci


Press TV


Kitlesel büyüklükte ABD silahları/yardım teslimatları Suriye'de El Kaide'yi desteklerken, ABD birlikleri Ürdün'de, son on yılı savaşarak geçirdikleri teröristleri savunmak üzere hazırlık yapıyor.


CNN, 200 kadar ABD askerinin Suriye sınırı üzerinde konuşlandığını aktardı. Bununla eş zamanlı olarak, ABD'nin tedarik etmesiyle Suriye'ye sokulan devasa miktarlardaki unun, El Kaide'nin halkla ilişkiler stratejisinin temelini oluşturduğu ortaya çıktı. ABD'nin sağladığı devasa miktarlardaki silahlarla birlikte yardımlar, El Kaide'nin Suriye içindeki devam eden operasyonlarını ve barbarlıklarını besliyor. Suriye sınırına ABD birliklerinin eklenmesi, Suriye hükümetinin ülke çapında teröristlerin kökünü kazımada yakın zamanda elde ettiği belirgin kazanımlara bir yanıt gibi görünüyor. 

Suriyeli "isyancılar" ABD'nin on yıldır savaştığı teröristlerle aynı kişiler 

Ekim 2012'de aktarıldığı üzere, ABD işgali sırasında Irak'a silah ve El Kaide militanı yağdırmak için kullanılan ağlar, ABD Ordusu'nun West Point Terörizmle Mücadele Merkezi'nin (CTC) kapsamlı akademik çabaları tarafından net şekilde tanımlandı. 2007-2008 yılları arasında yayınlanan iki rapor, El Kaide'yle bağlantılı terör örgütlerinin küresel ağını ve onların Irak'a çok sayıda yabancı savaşçı göndermek üzere nasıl mobilize olduğunu ortaya çıkardı.  

"El Kaide'nin Irak'taki Yabancı Savaşçıları" başlıklı ilk raporundan Mart 2011'de kapsamlı alıntılar yapan tarihçi ve jeopolitik uzmanı Dr. Webster Tarpley, Libya'daki NATO destekli “demokrasi yanlısı” isyancıların gerçekte, ABD Dışişleri Bakanlığı, Birleşmiş Milletler ve İngiliz İçişleri Bakanlığı tarafından uluslararası terör örgütü olarak tanımlanan El Kaide bağlantılı Libya İslami Savaş Grubu (LIFG) olduğunu açığa çıkarmıştı.

Bu terörist grupların o tarihten itibaren, temel olarak NATO'nun işbirliğiyle Türkiye üzerinden Suriye'ye aktığı belgelenecekti. 

Kasım 2011 tarihinde The Telegraph gazetesi, "Önde gelen Libyalı İslamcı, muhalif Özgür Suriye Ordusu grubuyla buluştu" başlıklı makalede şunları yazacaktı: 

“Abdülhakim Bilhac'la çalışan bir askeri yetkili, Trablus Askeri Konseyi lideri ve Libya İslami Savaş Grubu'nun eski lideri Bilhac'ın İstanbul'da ve Türkiye sınırında Özgür Suriye Ordusu liderleriyle buluştuğunu söyledi. Kendisini oraya Mustafa Abdül Celil (geçici Libya devlet başkanı) gönderdi." 

Telegraph'ta çıkan "Libya'nın yeni yöneticileri Suriyeli isyancılara silah sağlıyor” başlıklı başka bir yazıda ise şunlar yazılmıştı:

The Daily Telegraph, Suriyeli isyancıların Başkan Beşar Esad rejimine karşı olan isyanları için silah ve para sağlamak için Cuma günü Libya'nın yeni otoriteleriyle gizli görüşmeler yaptığını öğrendi.  

İstanbul'da yapılan ve Türk yetkililerin de katıldığı toplantıda Suriyeliler Libyalı temsilcilerden ‘destek istedi' ve kendilerine silah, muhtemelen de gönüllüler sunuldu.

İsminin verilmemesi şartıyla konuşan bir Libyalı kaynak, ‘Suriye'ye silah ve hatta Libyalı savaşçılar göndermek üzere planlanan bir şeyler var. Bir askeri müdahale yolda. Birkaç hafta içinde göreceksiniz' dedi.”

O ayın sonlarında, operasyonlar yürütmek üzere 600 kadar Libyalı teröristin Suriye'ye girdiği aktarıldı ve o tarihten bu yana da ülkeye akıyorlar. 

2007'deki West Point araştırmasına göre Suriye'de Irak-Suriye sınırında, güneydoğudaki Deyrez-zor bölgesi, Türkiye-Suriye sınırındaki, kuzeybatıdaki İdlib bölgesi ve Ürdün-Suriye sınırı yakınlarında, güneydeki Deraa şehri, sınır üzerinden Irak'a geçen savaşçıların çoğunluğunu üretmişti.

ABD'nin CIA teşkilatı Suriye'de El Kaide'yi destekliyor 

Şimdi buralar şaşılacak bir şekilde, ABD'nin CIA teşkilatının binlerce ton silah ve yardım – neredeyse tamamıyla, El Kaide'nin Suriye kolu Nusra Cephesi'nin eline geçen yardım – akışını gördüğü alanların ta kendisi.   

The New York Times'ta yayınlanan “Suriyeli isyancılara hava yoluyla silah sevkiyatı CIA'in yardımıyla artıyor” başlıklı makale, şunları kabul ediyor:

“Hava trafik verileri, çeşitli ülkelerdeki yetkililerle görüşmelerde söylenenler ve isyancı komutanların yaptığı açıklamalara göre, CIA'in yardımıyla Arap hükümetleri ve Türkiye, son aylarda Suriye'deki muhalefet savaşçılarına yönelik askeri yardımını hızla arttırdı ve Başkan Beşar Esad'a karşı ayaklanmada kullanılmak üzere silah ve malzeme taşıyan gizli bir hava köprüsü genişletildi.


 

Verilerin gösterdiğine göre 2012 başlarında küçük bir ölçekte başlayan ve sonbahar boyunca aralıklarla devam eden hava sevkiyatı, geçen yılın sonlarında genişleyerek sabit ve çok daha yoğun bir akışa dönüştü. 160'tan fazla Ürdün, Suudi Arabistan ve Katar askeri kargo uçağının Ankara yakınlarındaki Esenboğa Havalimanı'na ve daha sınırlı bir düzeyde diğer Türkiye ve Ürdün havaalanlarına inmesini içerecek şekilde büyüdü.”

Batı, bu silahların “ılımlılara” gönderildiğini iddia ederken, bizzat ABD Dışişleri Bakanlığı El Kaide'nin Suriye'nin bütün büyük şehirlerinde faal olduğunu, yüzlerce terörist saldırı gerçekleştirdiğini ve çatışmada açık ara en örgütlü ve en fazla öne çıkan militan cephesi olduğunu kabul ediyor. Eğer Batı, Suudi Arabistan ve Katar aracılığıyla binlerce ton silahı “ılımlılara” gönderiyorsa, Nusra Cephesi'ne daha fazla silah gönderen kim?

Açık yanıt şu: ılımlılar diye bir şey yok ve Batı, en başından beri kasıtlı olarak El Kaide'yi silahlandırıyor. Aslında bu, ilk defa 2007 gibi erken bir tarihte Pulitzer ödüllü gazeteci Seymour Hersh'in New Yorker'da yayınlanan “Yeni Yönelim: Yönetim'in yeni politikası terörizmle savaşta düşmanlarımızdan mı yararlanıyor?” başlıklı makalede açığa çıkarılmış bir komploydu. Makale, özel olarak şunları belirtiyordu:

“Bush yönetimi, ağırlıklı olarak Şii İran'ı köşeye sıkıştırmak için Ortadoğu'daki önceliklerini yeniden belirlemeye karar verdi. Yönetim, Lübnan'da İran'ın desteklediği Şii Hizbullah'ı zayıflatmak için örtülü operasyonlarda Sünni Suudi Arabistan hükümetiyle işbirliği yapmaya başladı. ABD aynı zamanda İran ve Suriye'yi hedefleyen örtülü operasyonlarda da aktif olarak yer aldı. Bu faaliyetlerin yan ürünü, İslam'ın militan bir yorumunu benimseyen, ABD'ye muhalif, El Kaide'ye sempati besleyen aşırılıkçı Sünni grupları desteklemekti.

Şimdi, ABD'nin yardımlarının toplamının Suriye El Kaidesi'nin eline geçtiğine dair daha fazla kanıt, Washington Post'tan Liz Sly'ın makalesinden geliyor. Sly, “ABD Suriyelileri besliyor, ama gizli olarak” başlıklı makalesinde şunları yazıyor:   

“Suriye'nin kuzeyindeki Halep eyaletinin isyancıların kontrolündeki kısmının kalbinde, küçük bir grup cesur Batılı, büyük bir gizlilikle bir görev gerçekleştiriyor. Küçük bir kırsal topluluk içinde isimleri ortaya çıkarılmadan yaşayan bu kişiler, günlük olarak markasız arabalarda çalışıyor, ihtiyaç sahibi Suriyelilere gıda ve diğer yardımları ulaştırmak için hava saldırılarına, top atışlarına ve kaçırılma tehlikesine meydan okuyor – bu yardımların hepsi ABD hükümeti tarafından ödeniyor.” 

Sly daha sonra, Suriyelilerin yardım sağladığı için El Kaide'ye bağlı Nusra'ya değer verdiğini iddia ediyor: 

“50 yaşındaki Muhammed Fuad Veysi, Halep'te, her gün ekmek satın aldığı bir fırının yanındaki küçük bir bakkalda kelimeleri vurgulaya vurgulaya, ‘Amerika bizim için hiçbir şey yapmadı. Ama hiçbir şey' dedi. Fırına gelen unların hepsinin parası Amerika Birleşik Devletleri tarafından ödeniyor. Fakat Veysi, nereden geldiğinden emin olmadığını kabul etmesine rağmen, bölgeye un temin ettiği için Nusra Cephesi'ni – El Kaide'yle olan bağları nedeniyle Amerika Birleşik Devletleri'nin terör örgütü olarak tanımladığı isyancı grup – övdü.” 

Her ne kadar Sly hikâyeyi çarpıtıp sadece yardım alan Suriyelilerin yanlış yere yönelmiş öfkesi ve bilgisizliği olarak anlatmaya çalışsa da, teröristlerin elinde bulunan bölgelerdeki fırınların El Kaide'nin elinde olduğu kanıtlanmış bir durum. Gerçekte, Sly Amerika'nın yardım dağıtımı operasyonlarının kapalı yapılmasının “güvenlik kaygılarından” kaynaklı olduğunu iddia etse de, daha ziyade ABD insani yardım kullanımını sinsi bir şekilde, Batı'nın kasten ürettiği ve sürdürdüğü bir insani felaket içinde militan vekillerinin “kalpleri ve zihinleri” kazanmasına yardım etmek için kapalı yürütüyor gibi görünüyor. 

The London Telegraph, Şubat 2013 tarihli "Suriye: Cihadçı Nusra Cephesi Suriye devrimini nasıl devralıyor" başlıklı makalesinde, fırınları kontrol altına almanın, El Kaide'ye bağlı El Nusra Cephesi'nin halkı “kazanmasında” kullanılan temel bir strateji olduğunu açığa çıkarmıştı:

“Geçtiğimiz haftalarda – ÖSO'nun dışında bulunan – Nusra Cephesi, diğer isyancı grupları dükkanlardan kovdu ve isyancı bölgelerinde ekmek dağıtacak bir sistem kurdu.

Halep'in Miyese mahallesindeki bir fırına bağlı küçük bir dükkanda Ebu Yahya, duvara iğnelenmiş bir haritayı inceliyordu. Sokakların üzerine bir kurşun kalemle rakamlar yazılmıştı.

Bay Yahya, ‘Bölgenin ihtiyacını değerlendirmek için her sokağın nüfusunu saydık' diye izah etti. ‘Bu alan için iki günde 23,593 paket ekmek sağlıyoruz. Bu sadece bir mahallede. Diğer mahallelerin de nüfusunu hesaplıyoruz ve aynısını orada da yapıyoruz. 

‘Dükkanlarda bir paketin fiyatı 125 Suriye lirası (£1.12). Biz burada iki paketi 50 Suriye lirasına (45p) satıyoruz. Para ödeyemeyenler için bazen bedava veriyoruz.” 

Fırın sürekli çalışıyor. İçeride, hamur dolu el arabaları bir taşıma kayışıyla taşınıp hamur yuvarlak ve düz parçalara bölünüyor ve sonra dev bir fırına itiliyor. İşçiler sıcak düz ekmeği paketliyor. 

Fırının yöneticisi Ebu Fettah, ‘Ben Nusra Cephesi'ndenim. Bütün fırınların bütün yöneticileri de öyle' diyor, ‘bu, kimsenin hırsızlık yapamamasını sağlıyor.'”


Temel olarak El Kaide, ABD'nin sağladığı un dağları üzerinde, aşırı çalışan ve ABD'nin sağladığı silahlarla çarkları döndürülen fırınlarla mahalleleri kontrolü altına alıyor. 2007'de planlandığı gibi, ABD Suriye hükümetini “İslam'ın militan bir yorumunu benimsemiş, Amerika'ya muhalif ve El Kaide'ye sempati duyan aşırıcı gruplar” ile devirmeye çalışıyor. 

İnsani yardım, sahayı Batı'nın ağır silahlarla silahlandırdığı vekiller için şekillendirmek ve kendilerini El Kaide işgali altındaki bölgelerde bulan hüküm altına alınmış insanları işbirliğine mecbur bırakmak için kullanılan siyasi bir silah. 

ABD Ordusu, El Kaide'yi korumak için sınırda hazırlık yapacak

Pentagon şimdi, 200 kadar ABD askerinin Ürdün-Suriye sınırı üzerinde hâlihazırda var olan ABD askeri varlığını daha da arttırmak üzere yola çıktığını aktarıyor. CNN, “ABD ordusu Suriye'deki iç savaşın ışığında Ürdün'deki varlığını arttıracak” başlıklı makalede şunları yazdı: 

“İki Savunma Bakanlığı yetkilisi CNN'e, sayıları 200'e kadar çıkacak olan askerlerin Fort Bliss-Teksas'taki 1. Zırhlı Tümen karargâhlarından olduğunu söyledi. 

Bir yetkili, askerlerin yerleştirilmesinin var olan durumun ötesinde ‘ilave bir kapasite yarattığını' ve Amerika Birleşik Devletleri'ne ‘emir verilmesi halinde askeri operasyonlar için ortak bir görev gücü oluşturabilme' yeteneği vereceğini belirtti.” 

Asker yerleştirmenin gerçek operasyonel niyet ile psikolojik savaş arasında tam olarak nereye oturduğu henüz belli değil. Belli olan şeyi ABD'nin askeri varlıklarını Suriye içinde ve periferisinde militan çabaları cesaretlendirmek üzere yerleştirdiğidir. Hayret verici ironi ise, ABD birliklerinin “savunmayı” planladığı, Ürdün-Suriye sınırının her iki tarafında faaliyet yürüten teröristlerin, son on yıldır Irak ve Afganistan'da ABD askerlerini öldürenlerle aynı militanlar olabileceğidir.  

ABD dış politikası öyle bir çözülmüştür ki, dışarıda Amerika'nın tüm meşruiyetini ve anlamlılığını, içeride ise barışı ve refahı dağıtma riski bulunmaktadır.
 

Çev: Selim Sezer
 

medyasafak.com