"İran’ın Nükleer Müzakerelerinin Mekânı Niçin Önemli Oldu?"

"İran’ın Nükleer Müzakerelerinin Mekânı Niçin Önemli Oldu?"
Geçtiğimiz günler, İran’ın 5+1 grubuyla yapacağı müzakerelerin zamanı gelmeden bu görüşmelerin yapılacağı ülke hakkındaki tartışmalarla geçti
İran’ın Nükleer Müzakerelerinin Mekânı Niçin Önemli Oldu?


Tabnak.ir


Geçtiğimiz günler, İran’ın 5+1 grubuyla yapacağı müzakerelerin zamanı gelmeden bu görüşmelerin yapılacağı ülke hakkındaki tartışmalarla geçti. Peki, müzakerelerin yapılacağı yer neden bu kadar önemli? Bugün İran’ın resmi bir şekilde müzakerelerin Irak’ta yapılmasını istediği haberlerinden sonra bu konu yeni bir aşamaya girmiş oldu. Bu durumda karşımıza müzakerelerin yapılacağı yer neden bu kadar önemli, sorusu çıkmaktadır.

Tabnak Haber Ajansı’nın bildirdiğine göre üç gün önce Nizamın Maslahatını Belirleme Kurumu Genel Sekreteri Muhsin Rızai’nin İran ile 5+1 Grubu arasında yapılacak müzakerelerin İstanbul yerine Bağdat, Şam ya da Beyrut şehirlerinden birinde yapılması önerisinin ardından; Irak Dışişleri Bakanı müzakerelerin Irak’ta yapılması hususundaki İran’ın resmi önerisinin ellerine ulaştığı haberini verdi. Bugün dünya medyasında bu değişikliğin gayesi hakkında birçok tahminler öne sürülmektedir. Bu meselenin analizinde önemli üç noktanın vurgulanması gerekir.

Öncelikle bu önerinin ilk hedefi müzakerelerin İstanbul’dan başka bir şehirde yapılmasıdır. Bu da Türkiye’nin son aylarda doğrudan İran karşıtı ve dostane olmayan davranışından kaynaklanmaktadır. Türkiye bir taraftan dış politikasını Batılı çerçevede tanımlarken, bir yandan da İran’ın bölgedeki etkinliğini azaltmak için birçok girişimde bulunmaktadır. Aynı zamanda bölgesel dengeler alanında da arabulucu rolüne sahip olduğunu söylemektedir.

Bölgesel boyutta Türkiye’nin en önemli etkinliği; Suriye devletine yaptığı baskıları artırmasında ve Beşşar Esed hükümetini yıkmaya çalışmasında kendisini göstermiştir. Böylece İran’ı bölgedeki en önemli müttefikinden mahrum edecek ve İran’ın bölgedeki etkisini azaltacaktır. Buna ilave olarak Türkiye son zamanlarda durmadan Irak hükümetine baskılar yapmaktadır. Türkiyeli analistlerin beyanlarından anlaşılana göre Türkiye Irak’ta Şii-Sünni çatışması çıkarmak ve Irak-İran ilişkilerine darbe vurmak istemektedir. İlginç olan şey Türkiye Başbakanının Bahreyn’de olayların ve protestoların mevcudiyetine dahi inanmamasıdır.

Uluslararası boyutta da Türkiye’nin İran karşıtı çabaları, Batılıların İran’a karşı uyguladıkları ambargolarda onlarla birlikte hareket etmesinde kendisini göstermiştir. Bu bağlamda Erdoğan İran’a yaptığı ziyaretinde her ne kadar iki ülke arasındaki iyi ilişkilerden bahsettiyse de Türkiye’ye dönmesinin üzerinden daha iki gün geçmeden İran’dan aldığı petrolü % 20 azalttığını ilan etti.

Dolayısıyla Türkiye’nin bölgesel ve uluslararası alanda İran ile giriştiği şiddetli rekabet göz önünde bulundurulduğu zaman ülkemiz, nükleer müzakerelerin İstanbul’da yapılmasını kabul etmekle Türkiye’ye bölgede daha geniş alanda manevra yapma imkânı sağlayacaktır.

İkinci nokta da; İran bu önerisiyle birçok müttefik ve dostunun olduğunu ve bunların bir iki ülke ile sınırlı olmadığını göstermiş olacaktır. İran’ın Bağdat, Beyrut ve Şam’ı önermesi açıkça bölgedeki müttefiklerine vurgu yapmasıdır. Bu girişim Batıya; İran’ın münzevi olduğu algısının doğru olmadığı, bölgede yaslanabileceği birçok müttefikinin olduğu ve bölgedeki güç merkezlerinden birinin de İran, Irak, Lübnan ve Suriye olduğu hususunda üstü örtülü bir uyarı da olabilir.

Üçüncü nokta da doğrudan Suriye ile ilintilidir. Suriye’nin hâkimiyet sahibi bir devlet unvanıyla uluslararası müzakerelere ev sahipliği yapabilecek yeterlilikte olduğunun beyanı amacıyla dillendirilen seçeneklerden biri de Şam’dır. Bu, Batılılara ve “Suriye Dostları” adıyla yapılan toplantıya katılan ülkelere uyarı niteliği de taşıyabilir. Yani eğer Suriye’nin geleceği hakkında her hangi bir müzakere olacaksa bu, bütün tarafların katılımıyla Suriye’de yapılmalıdır.

Genel olarak müzakere mekânının değişmesi istemi ve bunun resmi bir öneri şeklinde beyanının iyi bir haber olduğunu söyleyebiliriz. Uluslararası alanda ülkemizin gerçek ağırlık ve konumunu ortaya koyacak ve İran İslam Cumhuriyeti’nin bölgede daha etkin roller üstlenmesini sağlayacak bu gibi girişimlerin devam etmesini ümit ediyoruz.


Bu makale Sedat Baran tarafından medyasafak.com için çevrildi.