Gazze’deki roketleri üretenleri İran eğitti / Fikir İmad Muğniye’den geldi

Gazze’deki roketleri üretenleri İran eğitti / Fikir İmad Muğniye’den geldi
İranlılar bu roketleri Filistinlilerin beyinleri üzerinden Gazze’ye kaçırdılar ve roket yapım bilgisini savaş ve saldırılara rağmen dokunulmaz kıldılar. Bu, İranlıların nükleer programlarında da uyguladıkları ve “bilginin bombalanamayacağı” felsefesinin altında yatan stratejiyle aynıdır.

 

Ali Haşim

 

El Monitor

 

 

Tahran'daki her şey hâlihazırdaki üç savaşın İran'ın “ulusal güvenlik sınırları” olarak adlandırdığı çerçevede gerçekleşmediğini gösteriyor. El Monitor'a isminin gizli kalması şartıyla konuşan bir İranlı yetkili “Bloğumuz ateş altında. Bağdat'tan Gazze'ye uzanan tek bir savaş bu. Tüm bu olup bitenin birbiriyle ilişkili olduğuna inanıyoruz. Düşmanlarımız bizi zayıflatarak kendi şartlarını bize dayatmak istiyorlar, fakat bu gerçekleşmeyecek” dedi.

 

Gazze'deki savaş İran gündeminin hayli başında gözüküyor. Dini Lider Ayetullah Ali Hamaney üç gün içersinde iki kez Müslümanları birliğe davet etti. Ayetullah Hamaney “Gazze hadiseleri feci bir felaket ve Siyonist rejim hâlihazırdaki mezalimini İslam dünyasının gafletinden faydalanarak gerçekleştiriyor. Gazze halkının gasıp Siyonistler tarafından öldürülmesi İslam devletleri ve halklarını, aralarındaki meseleleri çözüp birleşmeye teşvik etmeli” şeklinde konuştu.

 

İsrail ve ABD İran'ı yıllardır Gazze'deki militan grupları, özellikle de Hamas ve İslami Cihad'ı silahlandırmakla suçluyor. İran hiçbir zaman bunu inkâr etmedi, fakat Hasan Ruhani'nin Haziran 2013'te cumhurbaşkanlığı ofisine taşınmasından bu yana İranlı yetkililer konu hakkında konuşurken daha fazla dikkat ediyorlar. 5 Mart'ta İsrail, Gazze'ye gelişmiş roketler taşıyan bir gemiyi ele geçirdiğini iddia etti. Tahran bu iddiayı inkâr ederken İsrail, geminin rotasının Gazze olduğunu ve roketler ve askeri teçhizatla yüklü olduğunu söyledi.

 

Tahran'daki yetkiliye göre İran Filistin davasına sonuna kadar bağlı: “Filistin ve Lübnan direnişiyle adım adım birlikte durmaya devam edeceğiz. Suriye'de bile, işgal edilmiş toprakları özgürlüğüne kavuşturmayı hedefleyen hangi grup olursa olsun onu destekleyecek, arkasında duracağız.” Yetkili devamında şöyle konuştu: “Bununla birlikte, silah göndermek her zaman en iyi yol değildir. Kardeşlerimizin ne kadar desteğe ihtiyaçları olduğunu biliyoruz. İsrail sürekli onlara silah gönderdiğimizi iddia ediyor. Burada söyleyebileceğim şey şu: İran güçlü ve kendi ayakları üstünde durabilen bir direniş görmek istiyor. Evet, biz silah ve askeri yardım gönderiyoruz, ama bilindik yollarla değil.”

 

İranlı yetkili neyi ima ediyordu?

 

El Monitor'un Tahran, Gazze ve Beyrut'taki kaynaklardan elde ettiğine göre Lübnan'daki Temmuz-Ağustos 2006 savaşından sonra askeri destek konusunda yeni bir strateji yürürlüğe sokuldu. Buradaki başlıca hedef savaşan grupları, sahada ihtiyaç duydukları roketleri kendileri üretebilir kılarak onları askeri bir kuşatma tehdidinden korumaktı.

 

El Monitor ile telefonla görüşen Filistinli bir yetkili olan Emin şu bilgileri verdi:

 

“Başlıca hedef adamlarımızın teknik bilgi elde etmesiydi ve sonrasındaki her şey zaten kolaydı. Bu, Hizbullah'ın askeri birim komutanı İmad Muğniye'nin fikriydi. Uzmanların beyinlerine füze yapımı bilgisinin nakli halinde, İsrail tüm roket yığınağını yok etse de bunun onlar için başarı sayılamayacağını düşünüyordu. Çünkü bu durum roket desteğini durdurmak anlamına gelmeyecekti.”

 

Mısır'ın sabık cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek zamanında Gazze'ye silah sokma işi çok zordu. Tüneller çok kullanışlı, fakat aynı zamanda da çok tehlikeliydi. Bu nedenle Gazze'ye daha fazla teknik bilgi aktarımına ihtiyaç duyuldu. 2007'de, Filistinli gruplar tarafından kullanılan başlıca silahlar olan el-Kassam ve el-Kuds'lar, İsrailli yetkililere göre tahripten çok psikolojik güce sahip olan ev yapımı roketlerdi.

 

Emin şöyle devam etti: “Pek çok kardeşimiz Tahran'a götürüldü ve orada komutanlar ve uzmanlarla görüştüler. Eğitim kursları gerçekleştirildi. İranlılar başlangıçta bizim başarılarımıza çok şaşırdılar. Eylemcilerimizin eğitim ve yol gösterilmeye ihtiyaçları olduğu doğru, fakat çabuk öğrenmelerine imkân sağlayacak kadar zekiydiler.”

 

Mübarek'in 25 Ocak Devrimi ile düşüşünden sonra Mısır ile Gazze arasındaki sınırlar güvenlik eksikliği ve ülkeye hakim olan kaos nedeniyle iyice gevşedi. Libya'da da devrim olmak üzereydi ve parasını verecek herkes için bir sürü roket hazır bekliyordu.

 

Filistinli yetkili ayrıca şunları kaydetti: “2011'den 2012'ye kadar Gazze'ye Grad füzeleri sokuldu. Daha büyük füzeler ise, özellikle İran ve Suriye'de tasarlananlar parça parça sokuldular ve Gazze'de bir araya getirildiler. İslami Cihad ve Hamas'taki Filistinli direniş uzmanlarının her biri tek başına bu füzeleri üretmek için çalıştılar ve hatta bazılarını sahanın gerektirdiği yeni özelliklerle bile teçhiz ettiler.”

 

İranlılar bu roketleri Filistinlilerin beyinleri üzerinden Gazze'ye kaçırdılar ve roket yapım bilgisini savaş ve saldırılara rağmen dokunulmaz kıldılar. Bu, İranlıların nükleer programlarında da uyguladıkları ve “bilginin bombalanamayacağı” felsefesinin altında yatan stratejiyle aynıdır.

 

 

Çev: Ozan Kemal Sarıalioğlu

 

medyasafak.com