ABD, Avrupa’nın güvenliği ve ekonomisi için tehdit / İran teklifleri reddediyor, Çin ve Rusya’ya yaklaşıyor

ABD, Avrupa’nın güvenliği ve ekonomisi için tehdit / İran teklifleri reddediyor, Çin ve Rusya’ya yaklaşıyor
Esad bunu reddetti ve bunun sonucunda ülkesine savaş açıldı. Hizbullah’a da İsrail’e saldırmayı bırakması ve güney Lübnan’dan silahlarını çekmesi karşılığında milyarlarca dolar teklif edildi. Genel Sekreteri Nasrallah ısrarlı Japon ve Amerikan tekliflerini reddetti.

 

 

 

Elijah J. Magnier

 

 

Ejmagnier.com

 

 

22.05.2018

 

 

“İran, Avrupa Birliği ve ABD tarafından müzakere masasına dönmesi ve füze programını geliştirmeyi durdurması, Suriye'den çekilmesi ve müttefiklerine (Hizbullah, Hamas, Filistin İslami Cihadı ve Yemen'de Husiler) verdiği desteği kesmesi karşılığında nükleer anlaşmanın gözden geçirilmesi için yapılacak teklifleri reddedecek. Çünkü İran'ın ulusal güvenliği, anayasası ve doktrini tehlikede.” Bu cümleler nükleer program müzakerelerine katılmış üst düzey bir İranlı yetkiliye ait.

 

“Avrupa'nın nükleer anlaşmayı yeniden yapılandırıp modifiye etmesi için teklif edebileceğine inandığı milyarlar düşüncelerimizi ve hedeflerimizi değiştirmeyecek. İran'ın ilave yaptırımlardan etkileneceği kesin fakat masada ekonomik seçeneklerimiz var. Bu seçenekler onlarca yıl devam eden ambargo günlerinde bile mevcuttu. Bugün 2018'deki İran 1979 İran'ı değil. Tüm dünyada ortaklarımız ve müttefiklerimiz mevcut.”

 

Kaynağım çok sertti:

 

“İmam Ali Hamanei bize doğru söyledi: Eğer Amerikalılar bizden bir parmak isterler ve biz de bunu onlara verirsek bizden elimizi isteyecekler. Eli alsalar kolu ve ardından da bedeni isteyecekler. Hedefleri Tahran'ı Amerikan kontrolüne tabi kılmak ve İran'ı Rusya'dan uzaklaştırmak. İslam Devrimimizin zaferinden sonraki kırk yıl içinde teslim olmadık ve tabi bugün de bu olmayacak.”

 

Mesele İran'a boyun eğdirmek, kontrol etmek; yoksa bir nükleer bomba üretmesi değil. Mesele ABD'yi oyun sahasında (Ortadoğu) yenilgiye uğratan Rus müttefiklerini -Rusya'nın her zamankinden daha güçlü bir şekilde uluslararası sahaya dönmesini sağlayan müttefiklerini- vurmak. Bu çok iyi gizlenmemiş Amerikan hedefi, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'nun 12 imkânsız talebiyle gerçekte açık bir şekilde belli ediliyor. İran'ın teslimiyeti ve seçenek ve müttefiklerini ABD'nin belirlemesi için dayatılan ağır şartlar bunlar.

 

Başkan Donald Trump'ın ABD'nin nükleer anlaşmadan çekildiğini ilan ettiği gün Rusya Başkanı Amerikan duruşuyla ilgilenmediği vurgusu yapmıştı: “Moskova, İran ile yaptığı tüm anlaşmalara bağlıdır.”

 

İran, Obama'nın Tahran'ı memnun etmek ya da ödüllendirmek için nükleer anlaşma imzaladığına inanmıyor. Sabık Amerikan yönetimi İran'ın baş eğmeyeceğine ikna olmuştu. Bu nedenle Tahran'ın diğer meseleleri (Ortadoğu politikasını mesela) tartışacağını ve ABD yaptırımlarını telafi etmek için Amerika ve Avrupa'nın yerini almaya hazır Rusya ve Çin devlerinden kendisini uzaklaştıracağını umuyordu.

 

Gerçekte İran; Rusya, Çin ve pek çok başka ülkenin (Hindistan ve Türkiye gibi) ABD yaptırımlarına uymayacağına inanıyor. Avrupa'nın, İran'ın AB'ye verdiği 40 ila 60 gün içerisinde yeterli garanti verme teklifini kabul etmeyip nükleer anlaşmadan çekilmesi durumunda bile İran herhangi bir ABD teklifine uymayacak.

 

İran, 2015'te nükleer anlaşmayı imzalarken iki gruba ayrılmıştı: taraflardan biri Avrupa ile ekonomik ilişkiler kurma yönünde ilerlemek isterken diğer grup başta Çin ve Rusya ile kontaklar üzerinde yoğunlaşmayı hedefliyordu.

 

Bugün Avrupa anlaşmadan çekilir ya da İran'a yeterli garanti vermezse Rusya ve Çin gibi diğer partnerler harekete geçmeye hazır. Mesela Total, Pars Gaz Sahasından çekilirse Çin'in CNPC'si bunun yerini almaya hazır (Total pazarın %50.1'ine, CNPC %30'una, PetroPars da %19'una sahip). Eğer Airbus ve Boeing ABD yaptırımları yüzünden anlaşmayı iptal ederlerse 39 milyar dolar kaybedecekler yerlerini Rus firması alacak.

 

Bu durum İran'ın Avrupa'da gerçek partnerler kaybetmeyeceği anlamına gelmiyor, bununla birlikte zaten şimdiye kadar çok bir şey elde etmiş değil. İran, ABD'de dondurulan hesaplarındaki 150 milyar dolardan sadece 10 milyarını alabildi. Bu nedenle “büyük kayıp” gerçekleşmeyecek, zira ABD anlaşmaya uymayıp bunu sadece diğer tarafa yükledi, sonra da dosyayı Trump dönemine havale etti.

 

“Trump, kendi korsanlık politikasının ve bazı Ortadoğu ülkelerine davranış tarzının onlara verilmiş hediye ve bunları iktidarda tutan bir tür şantaj olduğunu anlamıyor. Trump İslam Cumhuriyeti'ne hâkim olmak ve tek kutuplu dünya hâkimiyetini sürdürmek istiyor. Obama bu iddiayı daha fazla sürdüremeyeceğini anlamıştı. Trump ise realist bir şekilde Rusya'nın geri döndüğünü kabul etmiyor ve güç paylaşımını reddediyor.”

 

Rusya'nın zayıf olduğu dönemde (1990'lardan 2011'e dek) İran karşısındaki Amerikan ambargolarına uyduğu doğru. Fakat Suriye savaşından bu yana vaziyet değişmiş durumda. Suriye savaşındaki Direniş Ekseninin Rusya ile birlikte (kendisi bu eksene ait olmamakla birlikte Levant'ta onu destekliyor) ABD'yi ve onun Avrupalı ve Ortadoğulu müttefiklerini yenilgiye uğratıp “rejim değişmesine” engel olmasıyla kuvvetler dengesinde değişiklikler oldu. Dolayısıyla İran ve müttefikleri, Amerikan pozisyonunun kendileri karşısında el yükseltmesi karşısında zayıf bir pozisyonda olduklarını düşünmüyorlar.

 

Başkan Beşar Esad'a uzun zaman önce Filistin davasına, Suriye'de ev sahipliği yaptığı örgütlere ve Lübnan Hizbullahı'na verdiği desteği kesmesi teklif edilmişti. O bunu reddetti ve bunun sonucunda ülkesine savaş açıldı. Hizbullah'a da İsrail'e saldırmayı bırakması ve güney Lübnan'dan silahlarını çekmesi karşılığında milyarlarca dolar teklif edildi. Genel Sekreteri Nasrallah ısrarlı Japon ve Amerikan tekliflerini reddetti. İran da Filistin ve Hizbullah'a desteğini durdurması karşılığında verilecek milyarları ve yaptırımların kaldırılması seçeneğini kabul etmedi. ABD, İsrail'in düşmanlarını ve kendi hükümranlık ekseni dışındakileri ezmek için askeri güç kullanımı ve rejim değiştirme projesinin Levant bölgesinde işe yaramadığını keşfedince, yüzünü ekonomik savaşa ve eski-yeni yaptırımlara döndürdü.

 

Bugün Avrupa Birliği Trump'un kabadayılığı karşısında Direniş Ekseni çizgisine katılıyor. İran karşısında uygulanacak ambargolardan en fazla eski Avrupa kıtası etkilenecek. Trump, sözde Avrupalı partnerlerine Arap ülkelerine davrandığı gibi davranıyor (özellikle Suudi Arabistan, Bahreyn ve Emirlikler karşısındaki havuç ve sopa politikası ile).

 

Dolayısıyla ABD sadece İran'ı ve Direniş Eksenini değil Avrupa güvenliği ve ekonomisini de tehdit ediyor. Bunların ikisi de uzun geçmişli tarihsel müttefikin tehdidi altında. Trump, geri dönülmesi mümkün olmayan şu gerçeği, tek kutupluluğun devrinin son bulduğunu kabul etmeyen politikalarıyla dünyayı militarizme ve ABD'den uzaklaşmaya itiyor.

 

 

Çeviri: Medya Şafak