Parıltılar (4): Kadim bir Sünnî kaynağın Şiî fıkhına tanıklığı

Parıltılar (4): Kadim bir Sünnî kaynağın Şiî fıkhına tanıklığı
İmam Zeynelâbidîn (a.s.), ezana “hayye alâ hayri’l-amel” cümlesini ekledi, kendisine bunun sebebi sorulduğunda “Ezan başta böyleydi!” (huve ezânu’l-evvel) buyurdu. (İbn Ebî Şeybe, el-Musannef, 1, 215)

 

 

İmam Zeynelâbidîn (a.s.), ezana “hayye alâ hayri'l-amel” cümlesini ekledi, kendisine bunun sebebi sorulduğunda “Ezan başta böyleydi!” (huve ezânu'l-evvel) buyurdu. (İbn Ebî Şeybe, el-Musannef, 1, 215)

 

Hicrî 235 tarihinde vefat eden Sünnî âlim Ebû Bekir b. Ebû Şeybe'nin bu eseri, Kütüb-i Sitte'nin yazılmasından çok önce kaleme alınmıştır. Buradaki mezkûr tanıklık, Şia fıkhındaki bu uygulamanın Ehl-i Beyt'ten tevarüs edildiğini ispat ediyor.

 

Dolayısıyla bazılarınca dillendirilen “İmâmiyye mezhebinin Ehl-i Beyt İmamlarına (a.s.) atfının doğru olmadığı ve Şiiler tarafından uydurulduğu” iddiası bu ve benzeri pek çok aktarım ile yalanlanmış oluyor.

 

İşte Ehl-i Sünnet kaynaklarında Ehl-i Beyt İmamlarına (a.s.) atfedilen ve günümüz Şia fıkhının da alamet-i fârikası konumunda olan diğer benzer hükümlerden bazıları: Abdeste ayakların yıkanmayıp mesh edilmesi, namazda besmelenin yüksek sesle okunması, bayram ve Cuma namazının yolcuya farz olmayışı, cenazenin önünden değil yanından veya arkasından yürünmesi, cenaze namazının dört değil beş tekbirle kılınması, bayram namazlarında hutbenin namazdan önce değil sonra okunması, muta nikahının cevazı…

 

Bu karinelerin toplamıyla Şia-İmâmiyye Mezhebinin Ehl-i Beyt İmamlarına (a.s.) nispetinin doğruluğu, yani mezhebin sahihliği (orijinalliğinde) noktasında kesin bilgi hâsıl oluyor.

 

 

Medya Şafak