Sözün özü, “bir şey hiç yoktan iyidir” diye bu kadar az şeyi kabul etmeye hazır olmamız, düşmanı bizden daha fazla taviz koparmaya teşvik ediyor. Bu Siyonist dünyada bırakın aptal bir zayıfı, sadece zayıfın bile gözünün yaşına bakılmaz. Zafer kazanmak isteyen uluslar önce yenilgici liderlerinden kurtulmalıdır.
İran İslam Devrimi'nin 45. yıl dönümü dolayısıyla sitemizdeki konuyla ilgili bazı analizleri sizler için derledik....
Immanuel Kant ve Georg Wilhelm Friedrich Hegel ile başlayıp Emmanuel Levinas ve Slavoj Zizek ile devam eden süreçte bizler, Oryantalistlerin deşifre etmekle görevlendirildiği tuhaflıklar, eşyalar ve bilgi nesneleriyiz sadece. Bu nedenle, on binlercemizin İsrail ya da ABD ve Avrupalı müttefikleri tarafından öldürülmesi, Avrupalı filozofların zihninde en ufak bir duraksamaya bile yol açmıyor.
Komite başkanı "Ön hatlardaki yerleşimciler hiç alarm sireni duymuyorlar; daha doğrusu önce patlamayı sonra alarm sirenlerini duyuyorlar" diyor ve ekliyor: "Hizbullah yaklaşık 8 kilometre uzaklıktaki Biranit kışlasını sürekli bombalıyor, bu nedenle üsse yapılan her saldırı bizi [kuzeydeki yerleşimcileri] çılgına çeviriyor."
İkinci Dünya Savaşı'nın bitiminden hemen sonra İsrail'in inşası tesadüfen gerçekleşmedi: Siyonist rejim, Batı'nın petrol üzerindeki, Fransa'nın Batı ve Kuzey Afrika'daki hâkimiyetini ve Hint Okyanusu ile geçiş yolları üzerindeki Anglo-Amerikan kontrolünü sağlamaya çalışmak için sahil şeridi işlevi görüyordu.
Mao onlara o dönemdeki Arapların nüfusunu soruyor, onlar da 200 ila 250 milyonluk bir nüfusa sahip olduklarını söylüyorlar. Mao bunun üzerine başını eğip biraz düşünüyor ve “Araplar savaşta beş milyon insan kaybetmeye razı olduklarında Filistin’in özgürleştirilebileceğini” söylüyor.
Netanyahu ayrıca "İran Hamas'ın arkasında duruyor. İran ile çatışma halindeyiz... İran ahtapotun başıdır ve Husilerden Hizbullah ve Hamas'a kadar her yerde ellerini görüyorsunuz" ifadelerini kullandı.