"Tel Aviv Üniversitesi İran Araştırmaları Merkezi tarafından yıllar önce yapılan ve sonuçları Haaretz tarafından yayınlanan bir ankete göre İsraillilerin yaklaşık dörtte biri, İran nükleer silah elde ettiğini açıklar açıklamaz Filistin’den kalıcı olarak göç etmeyi düşünüyor."
Dünya kapitalist krizinin daha önceki dönemlerinde hegemonik düzenin çöküşüne siyasi istikrarsızlık, yoğun sınıfsal ve toplumsal mücadeleler, savaşlar ve yerleşik uluslararası sistemdeki kırılmalar damgasını vurmuştu. İkinci Dünya Savaşı'nın başlangıcının 1936-39 İspanya İç Savaşı ve onun sonucu olan faşist diktatörlük olduğunu hatırlayalım. Filistin'de tehlikede olan küresel geleceğimizdir.
Siyonist rejimi vekil olarak kullanan ABD hükümeti, bölgedeki Direniş Ekseni'ni stratejik bir yenilgiye uğratacağı inancıyla Gazze nüfusunun tamamını ezmeye yönelik bir politika izlemektedir. Bu strateji, Washington'un Batı Asya üzerindeki Amerikan hâkimiyetini yeniden tesis etmek ve bölgedeki bağımsızlıkçı güçleri dağıtmak için son girişimi olabilir.
"Konuyu güncelleştirmek gerekirse, İşçi Partisi adında bir oluşum var - işçi sınıfının çıkarlarına yönelik geleneksel Sol kanat adanmışlığını çağrıştıran bir isim – ve Gazze'deki Filistin davasını bir şekilde yerel işçi sınıfı ihtiyaçlarıyla birleştirerek Rochdale'de bir ara seçim kazandı".
Üstelik Ukrayna Savaşı’nın gösterdiği gibi 21. yüzyıl savaşları, İkinci Dünya Savaşı ve sonrasındaki diğer 20. yüzyıl savaşlarındaki gibi uçak ve tank savaşları değildir. Bunlardan ziyade insansız hava araçlarının, hassas füzelerin ve kara piyadelerinin belirleyici olduğu savaşlara tanık olmaktayız. Bu, Ensarullah'ın 2019'da Aramco tesislerine yaptığı saldırıda da gözlendiği gibi, Direniş Ekseni'nin üstün olduğu ve sürdürmede uzmanlaştığı savaş türüdür.
"Filistin Direnişi, Arapların ve Müslümanların Afganistan, Irak, Lübnan ve Gazze'deki deneyimleriyle ustalaştıkları gerilla savaşı ya da hibrit savaş mantığına dayanan stratejileri izleyen oluşumlardan müteşekkildir. Bu savaş asla konvansiyonel savaş mantığına ve sabit noktalar ile sınırların savunulmasına dayanmaz; tam tersine düşmanı pusuya düşürürsünüz."
İran’da her seçim döneminde, İran Muhafız Konseyi’nin (Şurayı Nigehbani Kanuni Esasi) kendi çıkarlarına uygun adayları seçerek seçim sürecini manipüle ettiğini iddia eden bir anlatı ortaya çıkar. Bu iddiada bir geçerlilik payı var mı? Batı demokrasilerinde de benzer kurumlar mevcut mudur?