"Sözde Cihadın Prensi Bender"

"Sözde Cihadın Prensi Bender"
Teorik olarak Suriye’deki muhalif savaşçıların şimdi sadece bir komutanı var: Suudi Prensi Bender bin Sultan. Beyrut’taki bir askeri macerada başarısız olan bu adam, şimdi Suriye’deki güç dengesini değiştirmek için mücadele içinde. Fakat karşıtları, onun bu sefer de kazanmasına izin vermeyeceklerini söylüyorlar.

“Cihad” prensi Bender: Suriye'de güç dengesinde değişim bekleyin

Hasan İlleik

El Ahbar

Suudi istihbarat şefi Bender bin Sultan, ailesinin yönettiği Suudi Arabistan krallığında sıradan bir politika yapıcı değildir. Geçmişini iyi bilen kaynaklara göre Bender, “ülkesinin diplomatik krizinde aynı anda hem çözüm hem de sorun”dur.

Şüphesiz, Washington'daki “efsanevi” büyükelçi, yönetici ailesinde önde gelen karar alıcıların yokluğunu telafi etti. Bu ailedeki kişiler – Kral Abdullah bin Abdülaziz'den Dışişleri Bakanı Suud el-Faysal'a, Veliaht Prens Selman bin Abdülaziz'den İkinci Başbakan Yardımcısı Mukrin bin Abdülaziz'e kadar – ya tabiatları itibariyle pasif ya da hastalıkları nedeniyle aciz kalmış durumdalar.

Bender gerçekten de, Washington'dan Moskova'ya, dünyanın önde gelen karar alma merkezlerine erişebilen, proaktif bir diplomatik yaklaşımı olan tek Suud Hanedanı üyesi.

Bender kısa süre önce, Rusya'nın arka bahçesi Kafkaslar ile Çeçenya ve Dağıstan'dan gelenler de dâhil olmak üzere Suriye'deki “Mücahitlerin Prensi” sıfatıyla müzakerede bulunmak üzere Moskova'yı ziyaret etti.

Bu Rusyalı savaşçılar ve onların Suriyeli yoldaşları, (teorik olarak) tek bir adamın komutası altındalar: Bender bin Sultan. Öncelikle, Suudi güvenliğinin en başındaki bu kişi onların başlıca finansörü, silah kaynağı ve de – doğrudan ya da temsilcisi, Suriye Ulusal Koalisyonu başkanı Ahmed el Carba aracılığıyla – onların siyasi sözcülüğünü yapan kişi.

Fakat bizzat Bender Suudiler için bir sorunu ifade ediyor. Riyad'ın izlediği – yüzeysel de olsa – serinkanlı diplomasinin aksine Bender, gerçekçilikten hayli uzak beklentilere sahip.

Bender'in askeri nitelikteki son deneyimi, 2006 sonrasında Lübnan'da gerçekleşmiş ve Suudi kralını Saad Hariri için bir milis gücünü finanse etmeye ikna etmişti. Bu deneyimi iyi bilen bazı gözlemciler, Mayıs 2008'de 20 saatten kısa bir çatışmada korkunç bir yenilgi alacak olan bu paramiliter kuvveti inşa etmek için 200 milyon dolardan fazla para harcadıklarını söylüyorlar.

Suriye'de Bender bin Sultan alışılagelmiş yaklaşımından sapmadı. Çok yüksek beklentiler oluşturdu ve son günlerde kendisiyle görüşen bazı kişilere göre, hiçbir meseleyi Suriye'den daha önemli görmüyor. Bender, İran'ı ve Doğu Akdeniz'de Hizbullah'ı yenilgiye uğratma bakış açısından olması müstesna olmak üzere, Yemen, Irak veya Lübnan'dan ender olarak bahsediyor.

Bender Suriye konusunda iyimser ve yakın zamanda kendisiyle görüşen kişilere, Suriye'de savaş alanında güç dengesini değiştirmek için sekiz aydır isyancıları silahlandırdığını ve konsolide ettiğini söyledi. Bender, bu güç dengesini keskin bir şekilde tersine çevirmek değil, yalnızca gelecekte yapılması muhtemel herhangi bir siyasi müzakere sürecinde Suriye rejiminin üstünlüğünü ortadan kaldıracak şekilde değiştirmek istediğini söyledi.

Bender önümüzdeki iki ayda, muhalefeti eğitme ve silahlandırma çabalarının meyve vermeye başlayacağını iddia etti. Ancak Suudi istihbarat şefi ziyaretçilerine aynı zamanda, savaşçıların yaşadığı parçalanma ve ayda 300'den fazla isyancıyı eğitmenin olanaksızlığı da dâhil olmak üzere, karşı karşıya olduğu zorluklardan da söz etti. Silahlarla ilgili olarak Bender, gönderdiği silahların çoğu zaman El Kaide savaşçılarının ve onların türevlerinin ellerine geçmesinden yakındı.

Bununla birlikte bu kaygılar, Bender'in önümüzdeki birkaç ay içinde savaşçılarının başarıları üzerine bahse girmesini engellemedi. Şu an için Suudi prensi, isyancıların Halep'ten başlayarak kuzeyde ve güneyde ilerlemeler gerçekleştirdiğini görmek istiyor ve güneydeki ilerlemeler için Ürdün rejimini, savaşçıların ve silahların Deraa'ya ve Golan'a girmesine izin vermesi için ikna etmeye çalışacak.

Bender bu tür ilerlemelerin Moskova'yı, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın oynayacak rolünün olmadığı bir siyasi çözümü kabul etmeye zorlayacağına inanıyor. Bununla birlikte kendisine atfedildiği kadarıyla Bender'in planları, diğer tarafın eli kolu bağlı oturmadığı gerçeğini ihmal ediyor gibi görünüyor.

Şam'da, Beyrut'un güney banliyölerinde, Tahran'da ve Moskova'da, Bender'in planlarını engellemek için aralıksız çalışanlar var. Bu amaç için silah, finansman, planlama, eğitim ve hatta personel de dâhil olmak üzere hiçbir çaba esirgenmedi.

Suriye rejiminin “orta bölgenin özgürleştirilmesinden sonraki” planları, tüm destekçilerinden tam destek alacaktır. Bender'in planları hakkında uyarılan bu destekçiler, tepkilerini “Şam'ın düşmanlarının son iki yıl içinde her düzeyde yaptıkları, Esad'ı devirmek için yeterli olmalıydı. Para, silah, savaşçı veya plan eksikleri yoktu. Sorun bu noktada değil, bizim direnmemizde ve onların istedikleri şeye ulaşmalarını nasıl önleyeceğimizi bilmemizdedir” diyerek ortaya koyuyorlar.

Rejim yanlısı kamp, Suriye çatışmasının bir sonraki aşamasının önceki turlar gibi olacağını iddia ediyor ve güç dengesinin değiştirilmesinin çok zor – hatta belki de imkansız – olacağını ve Bender Bin Sultan'ın tıpkı 2008'de Beyrut'tan defedildiği gibi Suriye'den de defedileceğini vurguluyor.

Kuseyr ve Humus için intikam

Suriye muhalefeti temel olarak dört alanda taarruz gerçekleştiriyor: Muhalefetin Meng askeri havaalanının kontrolünü şu veya bu düzeyde ele geçirdiği, Halep'in kuzey kırsalı; muhalefetin Ordu'nun 17. Tugayına ait bir üssü kuşatma altında tuttuğu el Rakka, muhalefetin bir dizi köye ve askeri noktaya saldırılar gerçekleştirdiği Lazkiye'nin kuzey kırsalı; ve Hama'nın doğusundaki Salmiye şehrinin doğu kırsalı.

Şam'daki üst düzey yetkililere göre muhalifler, Meng'de ve 17. Tümene karşı ilerleme kaydedebilir. Ancak bu yetkililer, muhaliflerin Lazkiye ve Salmiye'de kaydedebileceği tek ilerlemenin sivillere yönelik katliamlar olacağını, Suriye ordusunun da bunun sonrasında militanlara ağır kayıplar verdireceğini söylüyor.

Aynı Suriyeli kaynaklara göre bu dört taarruzun gerçek amacı ise “bir halkla ilişkiler zaferi elde etmek, muhalefetin Şam kırsalında, Kuseyr'de ve Humus'ta aldığı yenilgilerin intikamını aldığını ileri sürmek ve bunu Moskova ve Washington arasında hazırlanan siyasi müzakerelerde kullanmak.”

Çev: Selim Sezer

medyasafak.com