"İsrail’in Kendi Hataları Onun Çöküşüne Yol Açacak"

"İsrail’in Kendi Hataları Onun Çöküşüne Yol Açacak"
"Mayıs başında İsrail’in Dolphin denizaltılarından birini kaybettiği ve Rusya’ya meydan okuması halinde daha fazlasını da kaybedebileceği düşünülüyor."

Prof. Rodney Shakespeare

 

Press TV  

 

Hiçbir şey değişiyor gibi görünmüyor. Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin ağzını açması, Siyonist İsraillilerin onun ağzına kelimeleri yerleştirmesi için yeterli. İsrailliler bunu eski cumhurbaşkanı Ahmedinecad'a da yapmıştı: her zaman, İran'ın bütün cumhurbaşkanları için aynısını yapacaklar.


Ya da, yapacaklar mı? Eski Yunanlılar parlak bir gruptu. Geometrinin ve nesnelerin dışında, insan psikolojisini de kavradılar. Nitekim, “çöküşten önce giden kibir” şeklinde çevrilebilecek olan “hubris” kavramını onlar icat ettiler. 

Aslında bundan daha da kötüsü. “Hubris”, aşırı gurur veya kibirdir. Tevazu yokluğuyla başlar. Arkasından kişi, kendi gücü ve kapasiteleri konusunda aşırı değerlendirmelere gider ve bunu, gerçeklikle olan temasın kaybı izler. En sonunda gelen çığlık çığlığa bunama şüphesiz başkaları için zararlı olabilir, ancak aynı zamanda, çöküşü getiren ölümcül bir hataya da yol açar.

Kulağa tanıdık geliyor mu? Öyle olmalı. İsrail, bunamanın başlangıcında ve ölümcül bir hata yapmanın yeni bir yolunu bulmak için çabalıyor. 

Örneğin, Suriye'ye karşı saldırılar gerçekleştiriyor. Şüphesi bu, Netanyahu'nun ahbaplarını sayıklama krizlerine sokuyor. Ancak Rusya kendisini Suriye'nin savunmasına adamış durumda ve yüzlerce Rus S-300 savunma füzesi yerleştirildi. Dahası, çok sayıda güçlü Rus yapımı gemisavar füzesi Suriye sahillerinde gizlendi ve şüphesiz kayda değer denizaltı vurma kapasitesi de bulunan Rus donanması Akdeniz'de.

Son nokta özellikle önemlidir çünkü İsrail Dolphin denizaltıları nükleer başlıklı füzelere sahiptir. Mayıs başında İsrail'in Dolphin denizaltılarından birini kaybettiği ve Rusya'ya meydan okuması halinde daha fazlasını da kaybedebileceği düşünülüyor.

Rusya'ya nükleer bir meydan okumaya gelince, bu, yapılması pek anlamlı bir şey değil. Eğer kibirli bir Netanyahu Rusya'yla durumları kızıştırırsa, sadece Dolphin denizaltılarının batırılmasını değil, İsrail devletinin varlığının sorgulanmasını da bekleyebiliriz. 

Şimdi, Netanyahu'nun (eski Yunanlılar onu ne kadar severdi!) İran'a karşı ani bir saldırı hayalini gerçekleştirmesi halinde neler olabileceğini tahayyül edin. Sonuç olarak, ABD'nin yeni yaptırımlar uygulaması ve Netanyahu'nun daha önce ne yaptıysa aynılarını yapabileceğini düşünmesi için İran'ın yeni bir cumhurbaşkanına sahip olması yeterlidir.

Ancak İran, güçsüz bir Gazze değildir ve askeri meselelerin dışında, İran'a yönelik bir saldırının, çok daha geniş askeri eylemlerle ve ABD'nin ve İsrail'in bölgesel müttefiklerinin çöküşü dahil siyasi değişimle sonuçlanması kuvvetle muhtemeldir. 

Duruma geniş bir bakış açısından bakan Cumhurbaşkanı Ahmadinecad, Batı'nın İsrail'i Ortadoğu'ya tahakküm kurmak için yarattığına işaret etmişti. Evet, fakat Batı'nın ekonomik gücü azalıyor; ABD'nin siyasi otoritesi konusunda ise İsrail, ABD'nin Ortadoğu çapında (tıpkı İsrail gibi) herkes tarafından nefret gördüğünü ve zamanı gelince bu nefretin açık ve etkili eyleme dönüşeceğini görse iyi olur

Dahası, İslami Uyanış için de aynısı olacak. Şu anda, örneğin Mısır'da, ileriye doğru bağımsız bir yol bulunamıyor, fakat gelecekteki bir anda Mısır, Filistin'in ve Kudüs'ün işgalini sonlandırmaya adanmış olanların arasında yerini alacaktır.

Diğer yandan Siyonist politika içinde derin çelişkiler de var. Netanyahu elbette, nihai amacı Filistinlileri ezmek olan sözde “görüşmelere” giriyor. Eğer bunu yapamazsa, elbette, vereceği en küçük taviz bir referandumla (İsrailli “yerleşimci”lerin çığlık atarak gaz odalarına gönderildiklerini söyleyeceği ve İsrailli seçmenleri paniğe sürükleyeceği bir referandumla) hükümsüz kılınacaktır.  

Her şey iyi gidiyor gibi görünebilir, fakat dünya, İsrail'in Filistinlilerin ağır çekim soykırıma uğratılması üzerine kurulu ırkçı bir devlet olduğu ve sunabileceği tek şeyin “Bantustanlaşma”, yani gettolar şeklinde tarif edilecek şekilde gelirleri, ekonomileri, sosyal meseleleri, uluslararası ve askeri ilişkileri İsrail tarafından kontrol edilecek komşular olduğu yönündeki kaçınılmaz gerçeğe uyanmaktadır. 

Dünya, beyazların kontrol ettiği Güney Afrika'ya hücum etmişti ve Siyonist İsrail için de aynı durumun olacağına dair çok güçlü işaretler var. Şu ana kadar ABD ve Avrupa, İsrail'e vahşet, savaş suçları ve ağır ağır ilerleyen soykırım için açık çek vermişti. Ancak bunun böyle gitmesi muhtemel değildir; dünyadaki hemen hemen bütün ülkelerin Filistin'in Birleşmiş Milletler'e kabul edilmesi yönünde oy kullandığını (ve verilen oyun ABD ve İsrail'in çıldırma çığlıkları atmasına neden olduğunu) hatırlayabiliriz. 

Hayatıyla kumar oynamak diye bir şey vardır ve İsrail ile ABD, bunu alışkanlık edinmiş gibi görünüyor. Henry Kissinger'ın bile İsrail'in on yıl sonra var olmayacağını söylediği varsayılıyor.  

Emin olun: bir gün, çok uzak olmayan bir gün, Siyonistler o ölümcül hatayı yapacak ve sonrasında Kudüs özgürleşecek.
 

Çev: Selim Sezer


medyasafak.com