Ersel Tepeleri: Katillerin Kol Gezdiği Yer
- Medyasafak.net
- ANALİZ
- 24.08.2013

Babu Amr Şehitleri Tugayı kendilerine has tarzları olan bir paralı asker ve kaçakçı çetesidir. Suriye’deki krizin patlak vermesinden sonra kendilerini devrimci olarak adlandırdılar. El Ahbar, bu grubun Bir el-Abed’deki arabalı bombalamayla, Hermel’de yol kenarlarındaki bombalamalarla ve Refik Vadisi’ndeki çok sayıdaki cinayetle olan şüpheli bağlantısının izini sürdü.
Ersel tepeleri: Katillerin kol gezdiği yer
Rıdvan Murtaza
El Ahbar
Babu Amr Şehitleri Tugayı kendilerine has tarzları olan bir paralı asker ve kaçakçı çetesidir. Suriye'deki krizin patlak vermesinden sonra kendilerini devrimci olarak adlandırdılar. El Ahbar, bu grubun Bir el-Abed'deki arabalı bombalamayla, Hermel'de yol kenarlarındaki bombalamalarla ve Refik Vadisi'ndeki (Wadi Rafeq) çok sayıdaki cinayetle olan şüpheli bağlantısının izini sürdü.
Bir Lübnan yerleşimi olan Ersel öyle şimdilerde pek de kıskanılası bir durumda değil. “Terörün başkenti” gibi müessif bir şöhrete sahip Ersel'in sokaklarını ve çevresindeki, Lübnan'ın bu kısmında sık görülen, kel tepeleri yüzlerce, hatta belki binlerce militan istila etmiş durumda.
Bu militanlar etkin bir şekilde beldeyi ve sakinlerini gasp etmiş durumdalar ve bu insanlara zaman zaman saldırıyorlar. Öte yandan dini kendi şahsi menfaatleri için suistimal etmekten de geri durmuyorlar. Marifetlerinden bir kaçını saymak gerekirse, bunların içinde yasadışı bir şekilde koydukları hacizleri, fidye için kaçırdıkları insanları, silahlı soygunları sayabiliriz. Değişmeyen birlik çağrıları ise Sünnilerin uğradığı sözde baskı. Bu kanıksanmış çağrıyı militanlar Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad ve Hizbullah'a karşı silaha sarılmak için kullanıyorlar.
Militanların çoğunluğu Lübnan ve Suriye vatandaşlarından oluşuyor ve Lübnan ve Suriye arasındaki iyi korunmayan sınır bölgelerinde faaliyet gösteriyorlar. Bu bölgede bir “küçük devlet” oluşturmuş durumdalar ve gayrı resmi olarak sınır geçişlerini kontrol ediyorlar. Özgür Suriye Ordusu'nun bayrağı olan ve üzerine “Babu Amr Şehitleri Tugayı” yazılmış, çoğu çalıntı arazi araçlarından konvoylarla etrafta dolanıyorlar.
Her iki ayak bileklerine de silah takan ve tek tip üniformalar giyen bu tugayın üyelerinin Hollywood tarzı parlak bir dış görünüşleri var. Başlıca silahları Amerikan yapımı ve gayet pahalı bir tüfek olan M4'tür. Belki de bir çeşit Selefi Rambo gibi görünmek için kimisi bir işlevi olmadığı halde fişeklik veya değişik güneş gözlükleri takıyorlar.
Tugayın teatralliğe olan aşkı katı din algılayışının kat kat ötesine geçiyor. Zaten bu ikincisi de yalnızca dış görünüşlerinden farkedilebiliyor. Her şeye rağmen bu grup hala bölgedeki diğer muadillerine bakıldığında en büyük ve en amansız olanı olarak biliniyor.
Ersel'in içinde ve civarında, 25 yaşındaki Raed al-Jouri'yi duymayan çok az kişi vardır. Suriye krizi patlak vermeden önce Jouri ufak çaplı bir kaçakçıydı. Fakat kısa zamanda “Şeyh Raed” olarak tanınmaya başladı, ve böylece hayduttan “devrim vaizi” olmaya doğru giden dönüşümünü tamamlamış oldu.
Bir çoğu gibi, Jouri de Suriye ordusunun eline geçmeden önce Humus'un Babu Amr bölgesinde çatışmaya gitmişti. Daha sonra, silahlı bir çetenin lideri olarak Kusayr'a geçti. Orada da fazla kalamadı, zira yerel halk rastgele infazlar gibi bazı faaliyetlerinden dolayı onu bölgeden çıkardılar.
Jouri daha sonra Kalamun Dağlarının yakınlarındaki bir Suriye kasabası olan Kara yakınlarında bir dükkan açtı ve burada Babu Amr Şehitleri Tugayı'nı kurduğunu ilan etti. Bugün, Lübnan-Suriye sınır bölgesinde konuşlanmış durumda ve bu sınırdan onun müsaadesi olmadan ve bir geçiş ücreti ödemeden herhangi bir şeyin geçmesi mümkün değil.
“Din tüccarı” olarak şöhretlenmesine rağmen, Jouri Kalamun Dağlarında mevzilenmiş köktenci gruplarla güçlü bağlar kurdu. Mesela, Jouri'nin bölgedeki el Nusra cephesi komutanı olan Suud vatandaşı Ebu el Hüda el Cezrevi ve onun el Karrar olarak bilinen Kuveytli yardımcısı ile arası gayet iyi. Jouri herhangi bir çatışmadan kaçmak ve desteklerini kazanmak için onlara hem para hem de silah desteği yaptı.
Jouri'nin lideri olduğu savaşçıların çoğunluğu Ersel'de yaşayan, kaçakçıdan “devrimci”ye ve silah tüccarına dönüşen Lübnanlılar. İddialara bakılırsa Suriye'de “cihad” kisvesi altında düzinelerce soygun ve cinayete karışmış durumdalar. Kaçakçıdan bozma vaizin mangası fidye için insan kaçırma işinde de uzmanlaşmış durumda. En çok hedef seçtikleri kişiler ise yabancı muhabirler. 29 Nisan günü, Polaris Ajansı için fotomuhabirlik yapan Jonathan Alpeyrie'yi kaçıran manga, Alpeyrie'yi 450.000 dolar karşılığında 20 Temmuz'da serbest bıraktı.
Jouri'nin mangası Lübnanlı bir milletvekilinin ısrarlı talebi üzerine İtalyan muhabir Domenico Quirico'yu Nisan ayında Humus'ta kaçıran grupla da irtibata geçti. Planları 500.000 dolar fidye alıp daha sonra bunu kendi aralarında paylaşmaktı.
Jouri ve mangası patlayıcılarla da uğraşıyor. İki ay önce Ersel yakınlarındaki tepelerde büyük bir patlama duyuldu. El Ahbar verdiği bilgiye göre patlayıcılarla dolu bir petrol tankeri kazara infilak etmiş ve Jouri'nin mangasından ondan fazla militanın ölümüne yol açmış.
Jouri'nin Refik Vadisi'ndeki dört kişinin ölümünden sorumlu olduğunu alenen kabul ettiğini söyleyenler de var. Jouri'nin iddia ettiğine göre 16 Haziran günü gerçekleşen bu saldırının hedefi, ikisi Cafer kabilesinden, biri Emhaz kabilesinden ve sonuncusu da Oglo ailesinden olan dört kişilik bir “Hizbullah keşif birimi”ydi.
Şunu belirtmek gerekir ki, Temmuz ayında gerçekleşen Bir el-Abed bombalamaları, roket atışları, Savunma Bakanı'nın bir raporunda belirtilen şekliyle Bekaa'daki kontrol noktasında ordudan askerlerin öldürülmesinde de şüphelilerin çoğunluğu Jouri'nin birliğine mensuptur. El Ahbar'ın edindiği bilgiye göre paralı katiller olarak faaliyet gösteren Jouri'nin asıl gerekçesi dini ideoloji değil para ve şahsi menfaattir.
Bu duruma tipik bir örnek: Ahmed Hamid ordudan askerlerin öldürülmesi ve patlayıcı cihazlarla bağlantısından dolayı aranan bir şüphelidir. Ahmed, Şubat'ın ilk günlerinde Ersel'de ordu istihbaratı tarafından öldürülen Halid Hamid'in kuzenidir.
Konu hakkında bilgili bir kaynağın El Ahbar'a söylediğine göre Ahmed Hamid kuzenine uzaktan yakından benzememektedir. “Kuzeni çok samimi bir dindar iken, Ahmed dindar olmamakla, içki içmek ve esrar kullanmakla biliniyordu.” Haberi veren kaynağa göre, bu da Ahmed'i harekete geçiren sebebin din olması ihtimalini neredeyse sıfıra indiriyor. Aksine, bir ara idareciden aldığı emirleri yerine getiren Ahmed'in büyük ihtimalle şahsi menfaati için uğraştığını gösteriyor.
Bu militanların mevzilendiği yer konusuna gelince, aynı kaynağa göre burası Suriye'deki Kara ve Kalamun Dağları arasındadır. “Burada konuşlanan militanlar Suriye ordusu ve Hizbullah ile yakında başlayacak bir çatışma için hazırlık yapıyorlar, Kalamun ve Yebrud'da el yapımı patlayıcı düzenekler hazırlıyor ve baskınlar planlıyorlar.”
Alınan haberlere göre, bu militanların elinde gelişmiş roketler var ve Lübnan-Suriye sınırındaki Yusufiye köyünü geri almak için bir askeri harekatın hazırlıklarını yapıyorlar.
Kalamun dağları Ersel'i çevreleyen tepelerin bir uzantısıdır. Kalamun'a girmek için bu tepeleri geçmek şart. Dahası Kalamun muhalefeti destekleyen Suriye köyleriyle çevrelenmiş durumda.
Çev: Leyla Kader
medyasafak.com